Kimsenin yanına kâr kalmıyor

A -
A +

“Kızım dedi ki sonunda demek ki babacığım kötülük kimsenin yanına kalmıyormuş!..”

 

 

 

Dedemden dinlediğim hatıramı bugün de anlatıyorum... Askerde kendisini tanıyan hemşehrisi olan çavuşun yönlendirmesiyle sürekli bir tenhada kıstırıp döven kişinin dedeme işi düşünce, dedem adama yardımcı oluyor sonra da diyor ki: “Beni niçin dövmüştünüz?” Çavuş da diyor ki: “Ben seni tanımam, bilmem. Senin memleketlin olan çavuş söylemişti bunda para vardır, dövelim bize para istetsin memleketten diye. Biliyorsun o da hastalandı terhis olup gitti...”

 

Bunun üzerine dedem o hemşehrisini bulup gidip ondan hesap sormak istiyor. Köyünü sorduğunda da kendisine bir delikanlı gösterilip “İşte şu delikanlı o köydendir” deniliyor. Hatıranın devamını dedem şöyle anlatıyordu:  

 

“Ben delikanlıya ve kendime bir kahve söyledim. Delikanlıya o devre arkadaşımı sordum. Delikanlı hem kahvesini içiyor hem de bana onu anlatmaya çalışıyordu. Tesadüfe bak ki bu delikanlı onun kardeşi çıkmıştı. Söze şöyle başladı:

 

-Abim Tokat’ta askerlik yaparken Bursalı bir hemşehrisini para alabilmek için çok dövdürtmüş. O askerde daha sonra orda onbaşı olmuş. Niçin dövdürüldüğünü askerlerden birine sormuş ve ağabeyimin adresini de o askerden almış. Ağabeyimin arkadaşlarından birisi de bu olaydan haberdar olup ağabeyime mektup yazıp durumu ona anlatmış. Çünkü ağabeyim Bursalı askerin mutlaka kendini bir gün bulup intikamını alacağını biliyordu. Bu korkuyla köyde barınamadı. Bayramlarda bile köye gelemezdi. Başka bir ilçede bir çiftlikte çobanlık yapıyordu. Kendisine kucak açan insanlara bile zarar vermeye kalktı. Çiftlik sahibinin ailesine göz koymuş. Bir cuma günü erkekler cumaya gidince ona sarkıntılık yapmak istemiş. Kadın, ağabeyimin hareketlerinden daha önceden şüphelendiği için yanında hep tabanca taşıyormuş. Tabancayla ağabeyimi vurmuş. Senin anlayacağın ağabey, dünya bir mikroptan kurtulmuş oldu. Ben de;

 

“İyi ki ölmüş. Hiç olmadı benim elimi kana bulamadı” dedim. Delikanlının elinden kahve fincanı düşüverdi. Ben onu rahatlatmak için;

 

-Korkma kardeşim. Sana benden zarar gelmez, dedim. Onu rahatlattım. Sonra da Balıkesir’den alacaklarımı alıp gönül rahatlığı içinde işime gücüme döndüm.

 

Dedemin hikâyesini dinleyen kızım;

 

“Demek ki babacığım yaptığı kötülük kimsenin yanına kâr kalmıyormuş” dedi.

 

     Ramazan Günhan-Bursa

 

 

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.