Bizi biz yapan

A -
A +
Yakın tarihte İslam ülkelerine uygulanan birbirinden acı saldırılara günümüzde de Filistin'e yapılanları ekleyince daha iyi anlıyoruz “devlet” olmanın ve “millet” olmanın değerini.
Eğer güçlü değilseniz maalesef düşmeye mahkûm bırakılıyorsunuz. Ve bu yüzden de bu dünyada hep güçlü kalmak zorundasınız. Hem bireysel olarak hem de devlet olarak. İşte tam da bu yüzden birlik olmaya ihtiyacımız var. Sultan Alparslan'ın 1071 Malazgirt Zaferinden bu yana, bu topraklarda gözü olanlar hain planlar içindeler. Ellerinde koz olsa Filistin'e yaptıklarının kat kat fazlasını bize yapmaya kalkışırlar. Kalkıştılar da.
Bu ülke kolay mı kazanıldı? Her karışında evlatlarının kanı var bu ülkenin. 18 Mart'ta düşmana karşı zaferleri, 15 Temmuz'da teröriste karşı destanları var bu ülkenin. Vatan için 15 yaşında cepheye koşanları “vatan sağ olsun” diyerek darbeyi önleyip şehit düşen Ömerleri var. Ecdadı var bu ülkenin; Fatih'i, Yavuz'u, Kanuni'si var. Bir de kâinatın incisi Peygamberine, Allah’ına olan inancı var bu ülkenin.
Şimdi de tarihinden aldığı güven ve ecdadına verdiği sözlerle din-i mübin-i İslam'ı ve Türkiye'yi tekrar cihana hâkim kılmaya kararlı bir gençliği var bu ülkenin. Bu ülkenin genç bir ferdi olarak söylemeliyim ki eğer biz bir olur, güzel dinimizi hayatımıza uygular, örf ve âdetlerimizi gelenek ve göreneklerimizi yaşatır devletimize ve milletimize güvenirsek cihana hükmetmiş Osmanlının bize bıraktığı emaneti daha da ileriye götürürüz evvel Allah. Yeter ki özümüzü, geçmişimizi unutmayalım. Yeter ki gelecekle ilgili hedeflerimizden hayallerimizden vazgeçmeyelim. Dinini bilen dilini bilen tarihini bilen gençlik olmaya gayret edelim. Bizden öncekilerin dile getirdiği “kökü mazide ati” dedikleri gibi geçmişimize bağlı, geleceğimize emin adımlarla ilerlemeye kararlı gençler olalım. Çünkü geçmişini unutan, geleceğine ışık tutamaz. Vesselam.
     Betül Burcu
 
ŞİİR
 
     İmtina
 
Bin fersahtan sevdim seni
Hicranı tatmak istedim.
Güzü bekleyen gül gibi
Anbean solmak istedim.
 
Saçtığın nuru cemâlden,
Yaydığın misk-i amberden,
Geçtiğin sahn-ı gülşenden,
İzini sürmek istedim.
 
Biçare asr-ı hüsranda
Yahbeste bahr-i ummânda
Pâre pâre rûh-i cânda
Nârınla yanmak istedim.
 
Sakladığın esrarını,
Eylediğin enzârını
Lâl ü ebkem efkârını
Muhale yormak istedim.
 
Bu aşk ki sırdan perdedir
Natamam kalan bestedir
Akıbet baştan bellidir
Derde dert katmak istedim.
 
     Süleyman Metehan
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
İMTİNA: 1. Çekinme, geri durma. 2. İmkânsızlık, olamayış.
FERSAH: 1. Yaklaşık 5 kilometrelik bir uzaklık ölçüsü. 2. Çok uzun mesafe, uzaklık.
HİCRAN: 1. Bir yerden veya bir kimseden ayrılma, ayrılık. 2. Ayrılığın sebep olduğu onulmaz acı.
ANBEAN: 1. Her an. 2. Ara sıra. 3. Gittikçe.
CEMAL: Yüz güzelliği.
AMBER: 1. Amber balığından çıkarılan güzel kokulu, kül renginde bir madde. 2. Güzel kokulu bazı maddelerin ortak adı.
SAHN-I GÜLŞEN: Gül avlusu, gül bahçesi.
BİÇARE: Çaresi olmayan, çaresiz.
ASR-I HÜSRAN: Hayal kırıklığı yaşanan yüzyıl.
YAHBESTE: Buz tutmuş, donmuş, buz bağlamış, buzlanmış.
BAHR-İ UMMÂN: Umman Denizi.
PÂRE: Parça.
NÂR: Ateş.
ESRAR: Sırlar, gizem.
ENZÂR: Nazar kelimesinin çoğulu. 1. Bakma, göz atma. 2. Düşünme. 3. Göz değme, 4. İltifat. 5. İtibar. 6. Yan bakış. 7. Güzel, dilber.
LÂL Ü EBKEM: Lal: dili tutulmuş. Ebkem: (hayvan gibi dilsiz, ağızsız) söz söylemeye imkânı olmayan.
EFKÂR: 1. Fikirler, düşünceler. 2. Herhangi üzücü bir olay sebebiyle hissedilen hüzün.
MUHAL: Olması, gerçekleşmesi imkânsız.
NÂ-TAMAM: Tamam olmayan, bitmemiş.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.