Çocuk yetiştirmek

A -
A +

Günümüzde çocuklar ekrana teslim edilmiş durumda. Ailenin çocuğunun ne izlediği ile ilgili bir endişesi yok. Çocuk telefonda neler izlemiş, neler yapmış anne, baba sorgulamıyor bile. Gün boyu ekranda nelere maruz kalmış, bunu kimse düşünmüyor… Ne kadar acı değil mi? Siz sokakta yürürken tanımadığınız biri çocuğunuzla konuşmak istese, onunla biraz vakit geçirmek istese. Veya size sormadan kolundan tutup götürse, saatlerce vakit geçirmek istese? Tabiİ ki o kişiyi asla çocuğunuza yanaştırmazsınız. Üstüne üstlük rahatsız ettiği için polisi bile ararsınız… Hâlbuki çocuğunuzun eline telefon vererek, ona her şeye bakma yetkisi vererek, sokakta selam vermeyeceğiniz kötü karakterdeki insanları evinizde saatlerce misafir ediyorsunuz… Bundan ise hiç rahatsızlık duymuyorsunuz… Hâlbuki çocuğunu yetiştirmek isteyen her ailenin çocuğunun neler izlediğini de bilmesi ve kontrol altına alması gerekir… Demişler ya: “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.”

 

Ben de şöyle diyorum: “Bana ne okuyup izlediğini söyle sana ne yolda olduğunu söyleyeyim.”

 

Sevmediğiniz tasvip etmediğiniz davranışların yüzlercesi ekran, internet ve kitaplar vasıtası ile çocuklarınıza aşılanıyor… Bu çocuk neden böyle? “Bu çocuk bunları nereden öğrendi?” demek yerine dönüp biraz kendinizi mi tahlil etsek? Anne baba olarak çocuğumu yetiştirme derdi ile dertleniyor muyum? Yoksa eline telefon verip “aman bana dokunmasın, şu işlerimi rahatça yapayım” derdinde misiniz?  Böyle yaparsanız, gelecekte sizinle iletişime geçmek istemediğinde de şaşırmayacaksınız. Çünkü sizinle paylaşacak hiçbir şeyi olmayacak… Çocuklarınızla mutlaka ve mutlaka iletişim hâlinde kalın. Onun evde sizinle birlikte oturmasına izin verin, kendine oyun kurma, hayal gücünü geliştirme becerilerini destekleyin. Bilesiniz ki ileride bu çocuklar mutsuz bir ergene amaçsız ve umutsuz yetişkinlere dönüşür…

 

     Amine Kübra Salar

 

 

ŞİİR

 

 

     Sen tavuksun!

 

 

 

Bir gün, avcının biri zirvelerde gezerken

 

Keskin bakışlarıyla, etrafını süzerken

 

Bir kartal yumurtası bakar ki, durur yerde

 

Düşünür ki; sâhibi haşmetli kartal nerde?

 

Vicdanıysa, elvermez onu koyup gitmeye

 

Dağdaki kurda, kuşa, bırakıp yem etmeye

 

Alıp getirir eve binip atın sırtına

 

Koyar yatmakta olan gurk tavuğun altına...

 

Vakti tamam olunca yumurtalar çatlıyor

 

Kabuğundan sıyrılan, ortalığa atlıyor

 

Sarı sarı civcivler, hep bir soyda, bir boyda

 

Anası sıfatlılar, pek farkları yok huyda...

 

Ama soyu başka ya, bizim kartal yavrusu

 

İşte o günden başlar yüreğinin ağrısı

 

Yemlenmeye başlar o, civcivlerle birlikte

 

Bir süre devam eder, bu düzen, bu dirlikte

 

Yine bir gün, yem yerken kasvet çöker özüne

 

Kaldırır başını o, masmavi gökyüzüne

 

Bakar ki asil bir kuş, ihtişamla süzülür

 

Bunu gören yavru kuş, yüreğinden üzülür...

 

O bir kartal yavrusu… Özünde uçmak var ya

 

“Tavukça” yaşadığı dünyadan kaçmak var ya

 

Çile çeşit çeşittir… Başa gelen çekilir

 

Ve lâkin uçmak varken, niçin yerde sekilir?

 

Bizim kartal yavrusu, öylece bakakalır

 

Fakat anne tavuktan ikazı çabuk alır

 

Seyrederken kartalı, kafasına gaga yer

 

Hışımla ana tavuk, bu yavruya şöyle der;

 

“-O gördüğün kuş var ya, gökyüzünün şâhıdır

 

Kartal derler adına, kuşlar padişahıdır

 

Sen ise bir tavuksun, göklerde uçamazsın

 

Onun gibi süzülüp kanadın açamazsın

 

O hayâli zihninden tez, hemen sileceksin

 

Sen tavuksun, o kartal!.. Hâddini bileceksin…"

 

Bizim yavru çaresiz, başını öne eğer

 

Ne zaman göğe baksa, kafasına gaga yer

 

Yavru, göğe baktıkça tavuk vurur gagayı

 

"-Sen tavuksun, sen tavuk..." duyar hep bu nidâyı...

 

Artık asla uçamaz, açsa da kanadını,

 

Kendini tavuk sanır, unutmuştur adını

 

Gökyüzüne hasreti, günden güne solarak

 

Yavru ömrü boyunca, büyür tavuk olarak

 

Verilen nefesini bu hâl üzere solur

 

Kafası kel olarak kartal yaşlanır, ölür...

 

.....

 

Yine birçok mesajla sona erdi kıssamız

 

Helâlinden dostlara, dağıtıldı hissemiz

 

Evet, dostlar aslında kartaldı bizim sabi

 

“Tavuksun” diye diye, tavuk oldu pek tabii

 

Gökte uçmak yerine iktifa etti yerde

 

İsteseydi uçardı, kartallık vardı serde...

 

Kafasının ortası, gagalardan kel oldu

 

Negatif telkinlerle, kartalken "tavuk" öldü

 

Siz de geçip aynaya kendinize bir bakın

 

Siz özde kartalsınız, tavuk ölmeyin sakın

 

Çırpın kanadınızı, uçun az bir gayretle

 

Cemiyet baksın size hem ibret hem hayretle...

 

     Kadir Çetin (Meftun)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.