Günümüzde çocuklar ekrana teslim edilmiş durumda. Ailenin çocuğunun ne izlediği ile ilgili bir endişesi yok. Çocuk telefonda neler izlemiş, neler yapmış anne, baba sorgulamıyor bile. Gün boyu ekranda nelere maruz kalmış, bunu kimse düşünmüyor… Ne kadar acı değil mi? Siz sokakta yürürken tanımadığınız biri çocuğunuzla konuşmak istese, onunla biraz vakit geçirmek istese. Veya size sormadan kolundan tutup götürse, saatlerce vakit geçirmek istese? Tabiİ ki o kişiyi asla çocuğunuza yanaştırmazsınız. Üstüne üstlük rahatsız ettiği için polisi bile ararsınız… Hâlbuki çocuğunuzun eline telefon vererek, ona her şeye bakma yetkisi vererek, sokakta selam vermeyeceğiniz kötü karakterdeki insanları evinizde saatlerce misafir ediyorsunuz… Bundan ise hiç rahatsızlık duymuyorsunuz… Hâlbuki çocuğunu yetiştirmek isteyen her ailenin çocuğunun neler izlediğini de bilmesi ve kontrol altına alması gerekir… Demişler ya: “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.”
Ben de şöyle diyorum: “Bana ne okuyup izlediğini söyle sana ne yolda olduğunu söyleyeyim.”
Sevmediğiniz tasvip etmediğiniz davranışların yüzlercesi ekran, internet ve kitaplar vasıtası ile çocuklarınıza aşılanıyor… Bu çocuk neden böyle? “Bu çocuk bunları nereden öğrendi?” demek yerine dönüp biraz kendinizi mi tahlil etsek? Anne baba olarak çocuğumu yetiştirme derdi ile dertleniyor muyum? Yoksa eline telefon verip “aman bana dokunmasın, şu işlerimi rahatça yapayım” derdinde misiniz? Böyle yaparsanız, gelecekte sizinle iletişime geçmek istemediğinde de şaşırmayacaksınız. Çünkü sizinle paylaşacak hiçbir şeyi olmayacak… Çocuklarınızla mutlaka ve mutlaka iletişim hâlinde kalın. Onun evde sizinle birlikte oturmasına izin verin, kendine oyun kurma, hayal gücünü geliştirme becerilerini destekleyin. Bilesiniz ki ileride bu çocuklar mutsuz bir ergene amaçsız ve umutsuz yetişkinlere dönüşür…
Amine Kübra Salar
Sen tavuksun!
Bir gün, avcının biri zirvelerde gezerken
Keskin bakışlarıyla, etrafını süzerken
Bir kartal yumurtası bakar ki, durur yerde
Düşünür ki; sâhibi haşmetli kartal nerde?
Vicdanıysa, elvermez onu koyup gitmeye
Dağdaki kurda, kuşa, bırakıp yem etmeye
Alıp getirir eve binip atın sırtına
Koyar yatmakta olan gurk tavuğun altına...
Vakti tamam olunca yumurtalar çatlıyor
Kabuğundan sıyrılan, ortalığa atlıyor
Sarı sarı civcivler, hep bir soyda, bir boyda
Anası sıfatlılar, pek farkları yok huyda...
Ama soyu başka ya, bizim kartal yavrusu
İşte o günden başlar yüreğinin ağrısı
Yemlenmeye başlar o, civcivlerle birlikte
Bir süre devam eder, bu düzen, bu dirlikte
Yine bir gün, yem yerken kasvet çöker özüne
Kaldırır başını o, masmavi gökyüzüne
Bakar ki asil bir kuş, ihtişamla süzülür
Bunu gören yavru kuş, yüreğinden üzülür...
O bir kartal yavrusu… Özünde uçmak var ya
“Tavukça” yaşadığı dünyadan kaçmak var ya
Çile çeşit çeşittir… Başa gelen çekilir
Ve lâkin uçmak varken, niçin yerde sekilir?
Bizim kartal yavrusu, öylece bakakalır
Fakat anne tavuktan ikazı çabuk alır
Seyrederken kartalı, kafasına gaga yer
Hışımla ana tavuk, bu yavruya şöyle der;
“-O gördüğün kuş var ya, gökyüzünün şâhıdır
Kartal derler adına, kuşlar padişahıdır
Sen ise bir tavuksun, göklerde uçamazsın
Onun gibi süzülüp kanadın açamazsın
O hayâli zihninden tez, hemen sileceksin
Sen tavuksun, o kartal!.. Hâddini bileceksin…"
Bizim yavru çaresiz, başını öne eğer
Ne zaman göğe baksa, kafasına gaga yer
Yavru, göğe baktıkça tavuk vurur gagayı
"-Sen tavuksun, sen tavuk..." duyar hep bu nidâyı...
Artık asla uçamaz, açsa da kanadını,
Kendini tavuk sanır, unutmuştur adını
Gökyüzüne hasreti, günden güne solarak
Yavru ömrü boyunca, büyür tavuk olarak
Verilen nefesini bu hâl üzere solur
Kafası kel olarak kartal yaşlanır, ölür...
.....
Yine birçok mesajla sona erdi kıssamız
Helâlinden dostlara, dağıtıldı hissemiz
Evet, dostlar aslında kartaldı bizim sabi
“Tavuksun” diye diye, tavuk oldu pek tabii
Gökte uçmak yerine iktifa etti yerde
İsteseydi uçardı, kartallık vardı serde...
Kafasının ortası, gagalardan kel oldu
Negatif telkinlerle, kartalken "tavuk" öldü
Siz de geçip aynaya kendinize bir bakın
Siz özde kartalsınız, tavuk ölmeyin sakın
Çırpın kanadınızı, uçun az bir gayretle
Cemiyet baksın size hem ibret hem hayretle...
Kadir Çetin (Meftun)