Dünya ısındı, sivrisinekler coştu!

A -
A +

İklim değişikliği denince herkesin aklına buzulların erimesi, kutup ayılarının evsiz kalması gelir. Peki ya sivrisinekler? Evet evet, yanlış duymadınız. Bu vız vız eden minik kan emiciler de iklim değişikliğinden nasibini aldı, hatta diyebiliriz ki en kârlı çıkanlardan biri oldular.

 

***

 

Dünya her geçen yıl biraz daha ısındıkça, sivrisinekler de “oh ne güzel, biz bu havaları bekliyorduk” diyerek yeni bölgelere göç etmeye başladılar. Eskiden tropik kuşakların sıkıntısı olan sıtma, dang humması, zika gibi hastalıklar artık pusulamızı kuzeye çevirdiğimizde bile kapımızı çalabilir hâle geldi. Eskiden "bizde olmaz öyle şeyler" dediğimiz virüsler, şimdilerde komşu kapısı gibi yakın. Dünya Sağlık Örgütü bile alarm zillerini çalmaya başladı. Çünkü sıcaklıklar arttıkça sivrisinekler için âdeta VIP bir yaşam alanı oluşuyor. Onlar da bu fırsatı kaçırır mı? Üstelik gelirken elleri boş da gelmiyorlar; türlü hastalıklar valizlerinde, hazır bekliyorlar.

 

***

 

İşin kötü yanı, bu sadece sağlıkla da sınırlı değil. Evet, sıtma kötü bir şey ama düşünün bir kere... Geceleri uyuyamıyorsunuz, çünkü kulağınızın dibinde “vızzzzz” diye biri sabaha kadar şarkı söylüyor. Yorgun uyanıyorsunuz, moraliniz bozuk, bir de üstüne ateşli hastalık cabası... Kısacası dünya ısınıyor, ama kanımız da ısınıyor!

 

***

 

Peki çözüm? Tabii ki "pencereyi kapat, sinekliği tak" demekle olmaz. Çünkü mesele sineğin içeri girmesinden önce dünyayı neden bu kadar sıcak yaptığımız. Fosil yakıt kullanımı, sera gazları, ormanların yok edilmesi... Tüm bunların sonucu sadece hava sıcaklığının artması değil, aynı zamanda sivrisineklerin bize daha kolay ulaşabilmesi. Kısaca doğayı hasta edince, sıra bize geliyor.

 

***

 

Bireysel tedbirler elbette önemli. Ama esas iş hükûmetlerde, organizasyonlarda. Emisyonları azaltacak adımlar atılmadan, karbon ayak izimiz küçülmeden, bu kan emicilerle baş etmek pek kolay görünmüyor. O yüzden mesele sadece sineği kovmak değil, sineğin neden bu kadar güçlendiğini anlamakta.

 

***

 

Sonuç olarak, iklim değişikliği meselesi bir yana, şu soru aklımızın bir köşesinde dursun: "Bir sineğin hayatımıza bu kadar müdahale etmesini istemiyorsak, neden dünyayı ona bu kadar elverişli hâle getiriyoruz?" Yoksa bir gün uyandığımızda, yalnızca sıcaktan değil, bir sineğin keyifli vızıltısından da terlemiş olacağız.

 

Mehmet Adil Ece

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

Güzel ve mola

 

Bir mola ver muhabbete varalım

 

Kimsin nesin hâl hatır soralım

 

Acıktıysan sana sofra kuralım

 

Kahveni içince girersin yola

 

 

 

Dilin yok mu senin konuşmuyorsun

 

Göz göze bakarak buluşmuyorsun

 

Alev alev yanıp tutuşmuyorsun

 

Yola geç mi kaldın uğurlar ola

 

 

 

Niye gitmiyorsun sebebi nedir

 

Demeye kalmadı sarıldı bana

 

Aradığım aşkı sende bulmuşum

 

Vereceğim uzun süreli mola

 

 

 

Güzel konuşunca şaşırdım kaldım

 

Sanki rüyadayım uykuya daldım

 

Rabbime şükürler mükâfat aldım

 

Haydi düğün için hazırlık ola

 

 

 

Kavli karar aldık evleneceğiz

 

Düğün dernek kurup eğleneceğiz

 

Balayına gidip şenleneceğiz

 

Mutluluk yoluna hazırlık ola

 

 

 

Damat gelin olup girdik kol kola

 

Yine yol göründü düştük biz yola

 

Ozan Süleyman'ın gönlü şen ola

 

Balayı günleri başlamış bile

 

Süleyman Usta- Espiye - Giresun

 

 

 

Yetenekli Kalemlerde önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.