Fenerle ne yapıyorsun?

A -
A +

Artık bizim dilimizin olmuş iki önemli kavram: İtimat ve menfaat... İtimat, güven ve emniyet anlamlarına geliyor. Tanzimat döneminin önemli yazarlarından Ahmet Vefik Paşa’nın Lehçe-i Osmani isimli lügatinde itimat kelimesinin karşısında “birisine emniyet-i kaviye” ifadesi yazıyor. Yani itimat demek birisine kuvvetli emniyet, güven duymak anlamlarına geliyor. İtimat edilen olmak güvenilir olmak demek. Müslüman olmanın bir özelliği aslında. İki cihan serveri Sevgili Peygamberimiz “Müslüman dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kişidir” buyurdular...

 

Menfaat kelimesinin karşılığında ise “kâr, fayda, istifade, yarar, çıkar” anlamları yazıyor. Biz daha çok “çıkar” anlamında kullanıyoruz.

 

Arkadaşlarımıza, dostlarımıza, tanıdıklarımıza, bildiklerimize itimat ediyoruz, güven duyuyoruz ama gel gör ki en küçük bir menfaat işin içine karışınca her şey değişiyor. Güvendiğimiz o güzelim dağlara karlar yağıyor. Güven de emniyet de itimat da sözde kalıyor. Menfaat daha çok önem kazanıyor. Bu durumda ben çok şaşkınlık yaşıyorum. Sonra kendi kendime diyorum ki niye şaşırıyorum, ya ne bekliyordun. “Tabii ki menfaatini ön plana alacak” diyorum vicdanım kanaya kanaya. İnsanın inandığı değerler menfaatten çok sonra geliyor. Menfaat her şeyden önce geliyor. Menfaatperestlik almış başını gidiyor.

 

Bu duruma çok üzülüyorum. Rahatsızlık duyuyorum. Kendimi ancak böyle duygularımı yazarak ifade edebiliyorum. Hani millî, ahlaki, insani, manevî ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan ve geliştiren çocuklar yetiştirmek amacımızdı. Ancak menfaat, hepsinin önünde büyük bir hakikat olarak duruyor. Ve diğer kavramları, değerleri, hakikatleri gölgeliyor.

 

Diogenes, bir öğle vakti, elinde fenerle dolaşırken “ne yapıyorsun?” diyenlere “Bir adam arıyorum” diye cevap vermişti. Nokta.

 

     Cüneyt Aybey/Turgutlu-Manisa

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

Hastalıklı diziler

 

 

 

Her tarafı sarmışlar

 

Hastalıklı diziler

 

Hanemize dalmışlar

 

Hastalıklı diziler

 

 

 

Akşam üstü başlıyor

 

Çoğu şiddet saçıyor

 

Yaraları kaşıyor

 

Hastalıklı diziler

 

 

 

Kadınları döverler

 

Masumlara söverler

 

Katilleri överler

 

Hastalıklı diziler

 

 

 

Evden eve dolaşan

 

İnançlıyla uğraşan

 

İstemeden bulaşan

 

Hastalıklı diziler

 

 

 

Teşhirciler orada

 

Hortumcular orada

 

Arsız hırsız orada

 

Hastalıklı diziler

 

 

 

Aldatmayı öğreten

 

Aileyi çökerten

 

'Nöbetçi'yi delirten

 

Hastalıklı diziler

 

 

 

Nöbetçi Şair (Şahin Ertürk)

 

 

 

 

 

BİTKİLERİN DİLİ

 

 

 

HARNUP (KEÇİBOYNUZU): Temmuz-ağustos aylarında, yeşilimsi renkli, çok küçük çiçekler açan, 3-10 m boyunda ağaç veya ağaççıklar. Yaprakları 5-11 yaprakçıklı, derimsi, üst tarafları parlak, alt yüzleri donuk yeşil renklidir. Çiçekleri poligamdır. Yaşlı gövde ve dallardan çıkan çok sayıdaki yeşil çiçekleri salkım veya kedicik durumundadır. Çanak yaprakları küçük, taç yaprakları yoktur. Meyveleri 10-20 cm uzunlukta fasulye meyvesine benzer. Meyvelerinde sert, esmer renkli ve oval şekilli tohum taşır. Meyveler bir sene sonra olgunlaşır.

 

Kullanıldığı yerler: Meyvelerinde yağ, şekerler, selüloz ve azotlu bileşikler vardır. Olgun meyveleri gıda olarak kullanılır. Kuru meyvelerin temizlenmiş unu bilhassa süt çocuklarının mide ve barsak bozukluklarında kullanılır. Tohumları eskiden kuyumculukta ağırlık ölçüsü (kırat) olarak kullanılırdı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.