Aslında hayat, hepsi konuştuğumuz beş altı konudan ibarettir. Çocukluk yıllarında arkadaşlarıyla menfaatsiz riyasız saf ve temiz durgularla arkadaşlık yapar, oyunlar oynar. Çocukların sohbet konuşmaları oyun, okulla, anne babaya naz yapmak... Bu yaşta “biraz büyüyeyim, iyi günler önümde” der.
Delikanlı çağına varınca iyi giyinmeyi okul ve sanat çalışmaları, arkadaşlık kurmayı aşkı, meşki dilinden düşürmez. Tatlı hayaller kurar. Okul sanat askerlik derken “hele evleneyim işimi gücümü bir kurayım iyi günler önümde” der. Aradan zaman geçer, kazandım kayıp ettim ev aldım araba aldım, çocuk oldu okula kayıt yaptım kariyerim yükseldi filan, bir de şuraya müdür olursam değmeyin keyfime vb. der...
Zaman geçer “çoluk çocuğu evlendirip iş güç sahibi yapsam değmeyin keyfime” der. Aradan zaman geçer, emekliliğime az kaldı bir de emekli olsam gerisi Allah kerim diyerek tatlı hayaller kurar.
Emekli olur, dediklerinin hepsi olur, artık rahat bir nefes alayım derken, hastalıklar başlar. Arkadaşlarla sohbetin %90’ı hastane doktor ilaç; kaplıca kür merkezi hacamat, şifalı bitkiler olur. Artık bir ayağı aktarda bir ayağı hastanededir. Güncel sohbetler “şu ilaç iyi geldi, şu doktor çok iyi” gibi hastalık sohbetlerini oluşturur...
Bir döner geriye bakarsın ki hayalini kurduğun kimine kavuşup kimine hasret kaldığın iyi ve sağlıklı güzel günler hepsi geride kalmış. Derin derin düşüncelere dalarsın... Bir düşünürsün, önünde yaşlılık takatsizlik güçsüzlük; itibarsızlık hastalık ve sıkıntılı günler... Bir de berzah âlemine gıcırtılı tabutla son yolculuğun kalmış. Güzel rahat günler hepsi bir daha geri gelmemek üzere geride kalmış. Ah dost şu fâni dünyadaki hayatın sanki altı cümlelik bir sohbetten ibaret. İşte dünya dediğimiz ve maddiyata çok değer verdiğimiz koskoca hayatımız 6 cümlelik bir sohbet... Yavuz Sultan Selim’in dediği gibi: “Ne dem bâki ne gam bâki”
Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa
Din büyüklerimiz buyurdular ki: "İnsanlar kendilerinden vazgeçmedikçe, Hakka kavuşamaz. Hakkı bulmanın, Hakka kavuşmanın yolu, kendini tanımaktan geçer. Kendisini tanımayan insan, başkasını hiç tanıyamaz. Kendisini tanıması için de aynaya bakması lazımdır. Çünkü insan kendisini görür ama başkasını göremez. Ayna da; ahlâkı düzgün, dindarlığı tam, Ehl-i sünnet âlimlerinin hayatlarını okumak, onlarla hemhâl olmaktır. Nasihatlerini dinlemekte fayda vardır. Nefsimize ağır da gelse, sonuçta yine onların dediği olacaktır. Nereye kaçsak, sonunda yine orada, onlarla olacağız.”
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...