İnsan ve başarı üzerine

A -
A +

Önce kendimizi tanıyacağız... Nerede olduğumuza ne olduğumuza ne olmak istediğimize şöyle bir bakacağız... Hayatımızın bize verdikleri, vermedikleri; bize yakın olanlar, bizden uzak olanlar... Gidebileceklerimiz gidemeyeceklerimiz... Kısaca artılarımızı ve eksilerimizi hesaplayacağız...

 

Sonra iki el bir baş içindir diyerek oturup bir hesap yapacağız. Arkadaş ben neyim ve nerdeyim? Nerede ve ne olmak istiyorum... Niçin?

 

Bu üç ana soruya üç gerçekçi cevap bulacağız... Sonrası harekete geçmek...

 

Tekrar hatırlatalım ki hedefini iyi belirlemek birinci şarttır... Yanlış hedefe seni navigasyon bile götüremez... O bile nereden başlayıp nereye gideceğini sorar önce...

 

Başarıda hedef çok önemlidir... Kimi geçici hedeflere heveslenir, gözü kamaşır hayallerinden... Kimi akılcı hedeflere yönelir... Akılcı olduğu için da kalıcı olur...

 

Başarı kimine göre “para”, kimine göre “mal mülk”, kimine göre “şan şöhret”; kimine göre de “amansız bir dertten kurtulmak”, kimine göre “dünyayı gezmek” olabilir... Kimi “sevdiğiyle evlenmeyi” başarı görür, kimi “arzuladığı üniversiteyi” kazanmayı, kimi sevdiği mesleğe başlamayı... Burada hedefler ve arzular sınırsızdır... 

 

Ama hayat bu işte... Herkese her istediği verilmemiştir... Kimi doğuştan şanslıdır, kimi kendini şanssız hisseder... Kimi hayatının kıymetini bilmez, kimi kendisinin kıymetini...

 

Şunu iyi bellemelisin ki herkesin başarısı kendinedir... Sen sen ol kendi kıymetini bil...

 

Farkında olabilmek en büyük farkındalıktır... Birisi sınava yetişmek için var gücüyle koşarken ayaklarını aklına bile getirmez ama bir başkası ayağa kalkıp da bir adım atabilmek için elinde olsa dünyaları verecektir...

 

Bir insan vardır milyonları peşinden koşturur... Bir insan vardır tarihler onu okutur... Ama nice insanlar var ki varlığıyla yokluğundan kimsenin haberi olmaz...

 

     Taha Uğur

 

 

ŞİİR

 

     Gece

 

 

Gece üstüme gelme zaten mahkûmum

 

Unuttuğum mutluluğu güzellikleri hatırlatma

 

Hepsini aldın kilitlediğin kırkıncı odaya

 

Ben mahzun, mahkûm, bitap ve yoksun...

 

 

 

Hatırlatma aşkı, sevgiyi yoksunuyum,

 

Çimen, mavi, yeşil ve kara gözleri,

 

Çünkü yok bende hiçbiri ve her biri,

 

Karanlığının en dibindeyim gece...

 

 

 

Nefessizim körüm sakatım yaşamaya

 

Uzaktan seyirciyim tüm güzelliklere

 

Parmaklıklar ardında çaresiz ben

 

Güneşi bekliyorum ümitli ümitsiz

 

Yaşamadığım hayatta

 

 

 

     Lütfü Yarar

 

 

DUYGU DAMLASI

 

​Kardeşlik...

 

 

Kardeşlik; aynı toprağa düşen iki damla yağmurun, yeryüzünde birbirini arama sevdasıdır. Sevgi, yürek tahtına kurulan bir sultandır; hükmü zamanla değil, insanlıkla ölçülür. Barış, suskunluğun değil, yürekli bir vicdanın yüksek sesle konuşmasıdır; öyle bir sestir ki savaş çığırtkanlarını susturur, umut tohumlarını yeşertir. Mertlik, rüzgâr nereye eserse oraya savrulan yaprak değil; fırtınaya karşı dimdik duran çınar olmaktır. Adalet, terazinin kefesine sadece hakikat koyabilenlerin işidir; gözleri bağlıdır ama vicdanı gökyüzü gibi açıktır. Hoşgörü, karanlık zihinlere bile ışık düşürebilen bir yürek işidir; başka renkten korkmayan bir gökkuşağının cesaretidir. İnsan hakları ise; doğuştan alınan bir taçtır ne saray lütfudur ne de yasa armağanı. O tacı taşımak, her insanın alnına yazılmış en asil yazgıdır. İnsanlık, işte tüm bu değerlerin ortak imzasıdır; yeryüzünün onuru, gökyüzünün duasıdır. Ve unutulmasın: İnsan, insanın yurdudur. Yurt yıkılırsa barınacak hayat alanı kalmaz.

 

Süleyman Akıllı-Kocaeli

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.