Eğitim dediğin…

Sesli Dinle
A -
A +
İngilizlerin ‘üniversite şehri’ Oxford’a gittiğimizde şu cümleyle övündüklerini duymak ilginçti;
 
“Burası Avrupa’nın medrese eğitimi veren ilk üniversitesidir…”
 
12. yüzyılda Selçukludan kopyalamışlar.
 
Bütün şehre yayılmış, bire bir eğitimin esas alındığı bir üniversite.
 
Bizde “Medrese eğitimine dönelim” desek kıyamet kopar!..
 
Ama onlar bu sistemi devam ettirmekte ve dünyada parmakla gösterilmekte.
 
Türklerin Oxford’da çocuklarını okutma umudu ise sadece doğduklarında göbek bağlarını (ileride bu okulda okusunlar batıl inancıyla) Oxford şehrine gömmekten öteye gitmemekte!
***
Başkaları tarafından kopyalanan bir medeniyetin sahipleriyken, ne yazık ki eğitimden adalete, sağlıktan tarıma, imardan kültüre kadar hep başkalarını kopyalayan bir hâle düşmüşüz.
 
Bakın, eğitimin içinden çıkamıyoruz bir türlü!
 
2002’den bu tarafa kesintisiz devam eden AK Parti hükûmetlerinde bile sistem bir türlü dikiş tutmadı.
 
İmtihanlara isim koymaktan alfabede harf, öğrenci ve velilerde sürekli değişen sistemi takip etme yorgunluğundan mecal kalmadı.
 
Eğitim ve öğretim hayatına bir sistemle başlayıp, o sistemle bitirmek herhâlde henüz hiçbir gencimize nasip olmadı.
Şimdi yine bir sürü ‘yüzeysel’ değişiklik yapılıyor, sınıfta kalma gibi pek çok eski uygulamaya dönüş sağlanıyor, falan filan…
Peki, bu değişiklikler gençlerimizde gördüğümüz, geleceğimiz adına endişe duyduğumuz problemlere köklü çözüm getiriyor mu?
Geçenlerde buna temas eden güzel bir makale okudum.
Akademisyen Ahmet Yaşar Zengin, mahallî bir gazetede yer alan makalesinde eğitimin bam teline dokunmuş âdeta.
“Eğitim fakültelerinde adabımuaşeret” başlıklı yazıyla sizi baş başa bırakayım, gerisinin yorumunu kendiniz yaparsınız zaten.
***
“Eğitim, sadece günümüzün sorunu değildir. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sorunu çözülemeyen iki konu vardır; Biri demokrasi, diğeri eğitimdir.
Anaokulundan üniversiteye kadar;
  1. Okulların derslik sayıları artırıldı.
  2. Her ile üniversite yapıldı.
Fiziki ihtiyaçlar karşılandı ama, öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinde sıkıntı devam ettiği için öğretmenlerin yetiştirilmesinde de sıkıntı var.
Eğitim fakültelerinde, öğretmen adaylarına ne veriliyor?
  1. Lüzumlu veya lüzumsuz akademik bilgi veriliyor,
  2. Bilgisayara bilgi yüklendiği gibi öğretmen adaylarına bilgi yükleniyor,
  3. Öğretim görevlileri de öğretmen adaylarına bilgi yüklemekle övünüyor.
Eğitim fakültelerinde öğretmen adaylarına ne verilmiyor?
 
Bu sorunun cevabını bir anımla cevaplamak istiyorum:
***
Osmanlıdan kalan medrese kültürü, Trabzon’un Of ilçesinde de 90’lı yıllara kadar devam etti. Babam da Of ilçesinde medrese hocasıydı… Aynı zamanda Of Merkez Cami'nin fahri vaizliğini üstlenmişti…
 
Medresede yeni bir öğrenci grubu oluşmuştu. Beni de bu gruba dâhil etti. Eğitime başladık. 15 gün boyunca Kur’ân’dan, namazdan hiç bahsetmedi. Anlattığı konular:
1. Terbiye ile ilgili kurallar,
2. İnsan ve toplum ile iletişim adabı,
3. Büyüklerin yanında oturma adabı,
5. Dinleme adabı,
6. Konuşma adabı,
7. Helal ve haram ile ilgili bilgiler.
 
Kısacası adabımuaşeret kurallarını anlattı. 15 günün sonunda sınav yaptı. Sınavdan geçer not alanlar medresede öğrenci oldu. Sınavı geçemedim dolayısıyla öğrenciliğe kabul edilmedim.
 
İkinci 15 günlük adabımuaşeret sınavını geçtim medresede öğrenci olarak kabul edildim.
***
Ailenin verdiği eğitimi ve terbiyeyi devlet tamamlar.
 
Aileden adabımuaşeret kurallarını öğrenenler, medresenin adabımuaşeret sınavını geçerdi…
 
Liyakat sahibi olmanın, helal ve haramı bilmenin, becerikli olmanın temeli ailede başlar... Ailede öğretilen adabımuaşeret kurallarını okullar uygular veya takip eder.
 
Bu demektir ki; ahlaksız, liyakatsiz ve beceriksiz bir toplum yetişiyorsa aileler kadar, devlet de sorumludur.
***
Aradan yıllar geçti üniversitede hoca oldum. Osmanlı eğitimini araştırdım. İlimden önce Osmanlı eğitiminde:
1. Dinlemeyi öğrenmek ve öğretmek,
2. Okumayı öğrenmek ve öğretmek,
3. Konuşmayı öğrenmek ve öğretmek,
4. İletişimi öğrenmek ve öğretmek,
5. Helal ve haramı öğretmek,
6. Adabımuaşeret kurallarını öğrenmek ve öğretmek…
Osmanlı eğitim sisteminin disiplin anlayışı cumhuriyetin ilk yıllarında da uygulanıyordu. Neyse konumuza dönelim…
***
Osmanlı eğitiminde ilim sahibi olmak isteyenlere yukarıdaki altı maddeyi ihtiva eden bilgiler ısrarla öğretilirdi, sonra ilim tahsil ettirilirdi.
Yıllar sonra babama sordum:
 
- Medresede öğrenci olmak isteyenlere 15 gün boyunca niye adabımuaşeret kurallarını anlattın? Öğrenmek istemeyenleri, öğrenciliğe niye kabul etmedin?
 
- Adabımuaşeret kurallarını bilmeyenlerin kendisine, hocasına, büyüklerine, arkadaşlarına ilme, vatanına, dinine saygısı olmaz. Helal ile haramı bilmez. Bu nedenle adabımuaşeret kurallarını anlattım. İlim tahsil etmek istiyorsan adabımuaşeret kurallarını bileceksin ve uygulayacaksın. Terbiye olmadan ilmin kimseye faydası olmaz.
 
İmamlar, hocalar, öğretmenler, ilim adamları, adabımuaşeret kurallarını bilmezse;
  1. Liyakati öğretemez,
  2. Beceri kazandıramaz,  
  3. İrfan sahibi yapamaz,
  4. Helal ve haramı öğretemez,
Medresedeki eğitim sistemini babam uygulayarak öğretti.
Osmanlıdaki eğitim sistemini mesleğim gereği araştırdım. Günümüzdeki eğitim sisteminin eksiklerinden bazıları;
 
1. Öğretmen yetiştiren fakültelerde adabımuaşeret kuralları baraj ders olmalıdır.
2. Öğretmen yetiştiren fakültelerde öğretim elemanları, adabımuaşeret kurallarını öğretmen adaylarına benimsetmelidir.
3. Öğretmenler, adabımuaşeret kurallarını öğretmekte ısrar etmelidir.
İlköğretim okullarında ve liselerde öğretmenlerimizin; eğitim fakültelerinde öğretim görevlilerinin adabımuaşeret kurallarını anlatması, öğretmesi ve uygulaması zorunlu olmalıdır…
 
Sonuç:
 
İlköğretim, ortaöğretim ve eğitim fakültelerinde adabımuaşeret kuralları baraj ders olmalıdır.
Selam ve saygılarımla.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.