Casus belli!

A -
A +

Milyonlar kar esareti yaşarken, işini yapmak yerine İngiliz Büyükelçisi ile yemek yediği ortaya çıkan Ekrem İmamoğlu’nun “Büyükelçi ile görüşmem karla mücadeleden daha önemsiz değildi” cümlesini durduk yere hatırlatmıyorduk!

 

Nitekim, bugüne kadar daha çok yolsuzluk ve sahte diploma meselesi ön plana çıkan İmamoğlu’nun asıl büyük davasının, 16 milyon İstanbullunun kişisel verilerini Londra’ya açma amacı güttüğü için ‘casusluk’ anlamına gelen ‘kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme’ suçlaması olacağına da sıkça dikkat çekmiştik.

 

Bence bu, giden paralardan daha önemliydi, çünkü reklam ardına gizlenmiş yazılımla hepimizin adım adım takip edilebilmesi ve anlık verilerimizin İngiltere’ye servis edilmesi söz konusuydu.

 

Sızan ses kaydında, İstanbul’dan sonra Türkiye’nin tamamına ulaşılabileceği de açıkça ifade ediliyordu.

 

***

 

Taşları üst üste koydukça zihnimiz daha netleşti…

 

Özgür Özel’in İngiltere’ye “Bizi yalnız bıraktınız” sitemleri…

 

İngiliz dış istihbarat servisi MI6 Başkanlığı görevi sona eren Richard Moore’un, veda konuşması için İstanbul’u seçerek vermeye çalıştığı mesaj…

 

‘Artık daha açık oynuyoruz’ mealindeki sözleri…

 

Bu konuyu ele alırken devletlerin bazen birbirleriyle böyle konuştuklarına dikkat çekmiştim hatırlarsanız…

 

Bizim görmediğimiz, ucundan-kenarından yakalayarak anlamaya ve anlatmaya çalıştığım çok şeyin olduğu muhakkak.

 

Türkiye’de ilk defa bir mason locası başkanına dokunularak (!) tutuklanması gibi mesela…

 

Dışarıdan aldığı güçle kendini dokunulamaz zanneden Ekrem İmamoğlu da kendi devletini hafife almış olmalı ki, bu denli fütursuzca hareket etmiş.

 

Rüşvet ve irtikap dosyasına giren rakamlar, güvenlik kameralarının çektiği para kulelerinin çok çok ötesinde.

 

İmamoğlu’nun ikinci adamı Ertan Yıldız’ın anlattığına göre, Londra’ya sadece hafriyat döküm işlerinden giden para 200 milyon dolar.

 

Katakulli işlerde en çok İngiltere’yi tercih etmeleri ne tuhaf değil mi?

 

Önceki gün yeni gözaltılarla gündeme oturan casusluk soruşturması da öyle.

 

***

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada, 4 Temmuz’da casusluktan tutuklanan İmamoğlu’na en yakın isimlerden Hüseyin Gün’ün, İngiliz bağlantıları ortaya çıktı.

 

Dosyadaki bilgiye göre, Hüseyin Gün’ü Ü.D.A. isimli üvey çocuğu ihbar etmiş.

 

Ü.D.A., Gün’ün İsrail, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri lehine ajanlık faaliyetlerinde bulunduğunu, görüşmelerini gizliliğe riayet etmek amacıyla kriptolu telefonlar üzerinden gerçekleştirdiğini, farklı ülkelerde gerçekleşen iç karışıklıkları finanse ettiğini, Türkiye'de gerçekleştirilen seçimlerde hükûmet aleyhine propaganda gerçekleştirmeleri için kişi veya kişilerin finanse edilmesinde aktif rol aldığını söylemiş.

 

Hatta söylemekle kalmamış, şüpheli Gün'e ait dijital materyalleri, kriptolu telefon ve el yazısı dokümanları da incelenmek üzere savcılığa teslim etmiş.

 

Dijital materyaller ile HTS kayıtlarının incelenmesi sonucunda, sivil kişilerin ya da şirketlerin temin etmesinin mümkün olmayacağı askerî mühimmat ve silahlara ait fotoğraflara ve İsrail'de askerî ya da siyasi alanda faaliyet gösterdiği değerlendirilen İsrail vatandaşlarına ait pasaport fotoğraflarına rastlanmış.

 

Terör örgütleri FETÖ ve PKK’lılarla irtibatları bulunduğu anlaşılan Gün'ün, farklı ülkelerin konsolosluk görevlileriyle de çok sayıda iletişim irtibatı tespit edilmiş.

 

***

 

Soruşturma dosyasında, terör örgütü FETÖ’nün üst yönetim kadrosunda bulunan ve sözde İngiltere imamı olarak nitelendirilen Mustafa Özcan ile yüz yüze görüşme gerçekleştirdiği, bu kişiden öneriler aldığına dair notların bulunduğu tespitine yer verilen Gün’ün, Türkiye'de görüştüğü kişi veya kurumları günlük olarak not aldığı, İngiltere lehine faaliyet gösterdiği değerlendirilen istihbarat elemanları ya da İngiltere'de siyasi faaliyetlerde bulunan kişilere Türkiye geneli konularda bilgi aktarımında bulunduğu belirlenmiş.

 

Gün'ün Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ile Türkiye'yle ilgili konularda topladığı bilgileri, istihbari faaliyetlerde bulundukları değerlendirilen İngiltere'ye mensup kişilere aktardığı, başka ülke menfaatleri doğrultusunda Türkiye ve başka ülkelerde faaliyetlerde bulunduğu tespit edilmiş.

 

***

 

Dosya hayli geniş…

 

Telefonu incelenen şüpheli Hüseyin Gün'ün, iş adamı adı altında istihbarat servisi elemanı olarak faaliyetlerde bulunduğu…

 

Kriptolu haberleşme programı kullanarak "Jupiter1881" kullanıcı adıyla görüştüğü "Bluestar81" rumuzlu kişinin İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturması şüphelilerinden Necati Özkan olduğu tespiti yer aldı.

 

Soruşturmada, Gün ve Özkan'ın, 2019 yerel seçimlerinde, seçmenlere ait bilgileri yabancı istihbarat servisleriyle paylaşarak casusluk faaliyetinde bulundukları kaydedildi.

 

Gözaltına alınan şüpheli Merdan Yanardağ'ın da Gün'den menfaat temin etmek suretiyle seçim sürecinin basın ayağını organize ettiği ve 2019 yerel seçimlerinde yabancı istihbarat servisleri ile iştirak hâlinde seçimlerin manipüle edilmesi noktasında faaliyette bulunduğu ve 'casusluk' suçunu işlediği" öne sürüldü.

 

Dosyada dikkat çeken bir başka ayrıntı, Gün’ün, İmamoğlu suç örgütü hiyerarşisinde Necati Özkan’dan daha yukarıda olduğu bilgisi.

 

***

 

Daha bir ay önce İstanbul’daki tuhaf veda töreninde İngiltere’nin web tabanlı yeni casus programını tanıtıp “Artık bunu kullanın” diyen Richard Moore şunu da söylemişti;

 

“Biz gizli ajanlar devşirir ve yönetiriz. Yaptığımız iş budur. En iyi ve en motive ajanlarımızın birçoğu, kendini MI6’ya gönüllü olarak sunan kişiler olmuştur. Kapımız her zaman açık. Dünyanın herhangi bir yerindeki herkes, yeni portali kullanarak MI6 ile irtibata geçebilir.”

 

‘Gizli kalmak için daha açık olma’ felsefesini İstanbul’da beyan eden MI6’nın İstanbul mesajına daha verilecek çok cevabımız olsa gerek!

 

 

 

Yücel Koç'un önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.