Stockholm Sendromu’nu, celladına âşık olmayı, 2015’ten bu tarafa CHP-DEM (HDP) ittifakı için konuşuyorduk.
Blok hâlinde CHP’ye oy vermeye eli giden Kürt kökenli vatandaşlarımıza da sitemimiz şuydu;
- Omuz omuza vatanımızı koruduğumuz Osmanlı İmparatorluğu’nu -Batılı efendileri ile birlikte- yıktıktan sonra, Türk’ün de, Kürt’ün de üzerinde baskıcı vesayet rejimini kuran İttihatçıların (Jön Türkler) siyasetteki amiral gemisi CHP iken, siz onlarla birlik olup, aynı zulmün kurbanı muhafazakâr Türklerle neyin mücadelesini veriyorsunuz?
- AK Parti’ye ve Erdoğan’a kadar, sizin bırakın konuşmayı, Kürtçe şarkı bile söylemenizi yasaklayan kimdi?
- CHP’nin temsil ettiği vesayet rejimi, bir tek size mi zulmetti, bir tek sizin mi dininize-dilinize karıştı, bir tek sizi mi dışladı? Üzerinizdeki baskı unsurlarını, aynı gaddarın mağduru olmuş kesimin temsilcisi Recep Tayyip Erdoğan kaldırmışken, sizin CHP ile birlikte Erdoğan’a ve arkasındaki kitleye karşı tavır almanızın esbab-ı mucibesi nedir?
- Haydi CHP’nin yüzsüzlüğüne, kendisinin yaptığı işkence, idam ve zulmü başkası yapmış gibi davranmasına alıştık… Peki sizin derdiniz kiminleydi? “Bu ülke sadece bizim” diyen tek parti rejimiyle mi, yoksa aynı kaderi paylaştığınız milliyetçi-muhafazakâr Türklerle mi?
***
Terör örgütü askerimizi-polisimizi şehit ederken, Kandil’deki terör elebaşları doğrudan CHP’ye çağrılarda bulunuyorken, sırf iktidar hırsıyla terör örgütünün partisine oy vermekte beis görmeyen CHP’lilere de şunu soruyorduk;
- AK Parti’nin Kürtlerle sizin gibi kirli bir geçmişi yok. Nitekim çözüm süreci bitene kadar HDP’den (Bugünkü DEM) Doğu ve Güneydoğu’da daha fazla oy alan partiydi. Peki sizin yaptığınızı AK Parti yapsa ne diyeceksiniz?
Şükür ki sırf oy alma uğruna böyle bir şeyi hiçbir zaman yapmadı.
Sadece meseleyi kökten çözmeye, fitne ateşini söndürmeye uğraştı.
Keşke herkes birlik olsa, bu mesele çözüm sürecinde bitmiş olsa, çatışmaların yeniden başladığı 24 Temmuz 2015’ten bu yana 1.080 askerimizi, 434 polis jandarmamızı, 16 sivil vatandaşımızı şehit vermeyecektik.
10 yılda Türk-Kürt 1.530 vatan evladını daha toprağa verdik.
Niye?
Çünkü fitneciler ve bölücüler tarihte olduğu gibi, vazifelerini ifa etti.
***
Osmanlıyı yıkıp birliğimizi tarumar eden sömürgeci İttihatçıların bitmeyen oyunları ile mücadele bugün de devam ediyor.
Bunların tek kolu sadece kendini ‘Beyaz Türk’ olarak tarif eden CHP’liler değil tabii ki.
Aralarında dindar-milliyetçi görünümlü bukalemunlar da vardı, yine var.
Bu yüzden onları da tarif ederken hep “Tek derdimiz Batıcı sömürgeciler, İsrail’e hizmet etmeyi vazife edinenler değil... İran’ın içimizdeki şubesi gibi çalışanlar da en az onlar kadar problem” dedik.
İran’ın etrafımızdaki ülkelerde yaptığı katliamlar gerçekte nasıl İsrail’in amaçlarına hizmet ediyorsa, içimizdeki dindar, milliyetçi görünen bazı siyasi grupların gerçekte İsrail’e, Batı’ya hizmet ettiklerini anlattık.
Nitekim kritik 2023 seçimleri öncesi hepsini aynı masanın etrafında gördük mü?
Gördük.
***
Neresinden tutsan tutarsızlıklarla dolu bir masaydı o…
Tek izahı vardı, o da Osmanlıyı yıkan Jön Türklerin kurduğu ikinci masa olduğu.
- O masada yarım asırdır birbirimizin kanını döktüğümüz terör belasına son vermek yoktu…
- Yanı başımızdaki Suriye’de oluk oluk kan akıtan rejimin bertaraf edilmesi, huzura kavuşturulması, Türkiye’ye tehdit olmaktan çıkması yoktu…
- İran’ın, Batılıların, İsrail’in ortak projesi ‘teröristan’ı engellemek yoktu…
- Irak’ta taşeron terör örgütünün merkezini lağvetmek, Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak, bu ülkelerin ortak yatırımlarla kalkınmasını sağlamak yoktu…
- Halkın refah ve huzurunu temin etmek, ülkemizi tehditlere karşı her alanda büyütmek yoktu…
- Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü korumak şöyle dursun, “Terör örgütü silah bıraksın, birlikte demokratik siyaset yapalım” dertleri bile yoktu.
Kandil’deki taşeron terör sözcüleri -sahipleri adına- bunlara çağrı yayınlıyor, onlar da yapacaklarını vadediyordu.
***
Şimdi birileri çıkıp, “Kürtler kendi devletlerini kurmak için destek verdi” diyebilir…
Öyle olmadığını 2023 Ekim’inden sonra gördük.
Türkiye’deki kritik seçimlerin yaklaşık 4 ay sonrası…
Gazze’yi yutmak için 7 Ekim saldırılarını bahane eden İsrail, niyetini açık açık beyan etti, PKK/YPG’ye kukla devletçik kurdurulacağını dünya âlem gördü. (-Ki, bugün bile sınırımızdaki o koridora ulaşmaya çalışıyor.)
O devlet Kürtlerin değil, İsrail’in olacaktı… Aslında sadece biz değil, Kürtler de tıpkı bugün Filistinlilerin yaşadığı gibi, gelecekte yüzleşecekleri çok büyük bir felaketin eşiğinden döndü.
***
Az gittik, uz gittik, bunca ağır tecrübeden geçtik…
Devletimiz, kıymetli Devlet Bahçeli’nin önderliğinde, terörü sınırlarımızın ötesinde konuşlanan unsurlarıyla tamamen bitirmek için, örgütün elebaşı Öcalan’ı devreye sokarak girişim başlattı.
Tarihî çağrı, tarihî fırsat doğdu…
Yukarıda İsrail’le ilgili yazdıklarımızı teyit eden Öcalan açık açık “Artık bölünmek yok, federasyon yok, ayrı devlet yok. Bundan sonra, tarihte olduğu gibi Türk-Kürt-Arap bir ve beraber olacağız. Örgütü lağvedin, silahları teslim edin” dedi.
Bütün bu gelişmelerden kim rahatsız oldu?
CHP.
Özgür Özel’in, düne kadar ülkeyi parçalamak için ittifak yaptıkları DEM’e sitemi, yüzsüzlüğün zirvesidir.
DEM’lilerin, AK Parti ve MHP ile birlikte terörü bitirmek için ortaya koydukları çabayı ‘Stockholm Sendromu’, ‘celladına âşık olmak’ şeklinde tarif etmiş beyefendi!
Bunlar İngiliz’den yardım dilenen, “Sizin menfaatiniz AKP’de değil, CHP’de” diyebilen çakma milliyetçi ya…
DEM’e sitemine sebep olarak da terörle mücadelede MHP’nin üstlendiği rolü göstermiş.
İrtifanın ne kadar alçakta olduğunu görüyor musunuz?
Bugün hem tornistan yapıp milliyetçi postuna bürünüyor, hem de DEM’e, “Terör örgütünüzü bitirenlerle niye bir aradasın?” demeye getiriyor.
Bundan sonrası için onlara söyleyeceklerimi buraya yazamam.
Lakin, şu kadarı muhakkak ki, bu ülkede Kürtlerin de, Türklerin de celladı bellidir.
CHP’nin tarihte yaptığı Kürt katliamları yetmiyorsa…
Bugün terörün bitmesini, kanın durmasını kim engellemeye çalışıyor, onlara bakmaları yeterlidir.
Yücel Koç'un önceki yazıları...