Eyüp'ün sultanları

Eyüp'ün sultanları
RAMAZAN 2015 Haberleri

Eyüp denen bu cennet bahçesi; en kudretli sadrazamları, paşaları, evliya, âlim, şair, derviş gibi nice insanımızı bağrında saklar.

Tolga Uslubaş
Eski bir kibâr-ı kelâm vardır, "Şerefü'l-mekân bi'l-mekîn" diye... Yani bir mekânı şerefli kılan, o mekânda olan değerli kişi, mübârek varlık veya makamdır. Akşemseddin Hazretlerinin işaretiyle inşa edilen Ebû Eyyûb El Ensârî Camii ve türbesi, Eyüp semtini kırılmaz bir ruhaniyet fanusunun içine alır. Eyüp Sultan civarındaki her taşa, her bitki örtüsüne inen bu ruhaniyet, bu semttekileri olduğu kadar, kalp gözüyle gören herkesi etkiler. Eyüplüler ne de olsa bir büyük peygamber mihmândarının kanatları altındadır. Eyüp sokaklarının içinden o mübareği ziyarete gelenler, önce türbeye uğrar, ardından camii etrafını kuşatan ve gökten yere çekilen ruhâniyeti en güzel biçimde saklayan mezarlıklara geçer. Ziyarete gelenleri sadece hayattayken değil, öldükten sonra da bu mübarek zatın yanında olmak ister ve yakınlarındaki küçük bir toprak parçasında ebedi komşu olmayı hayal eder. Bunun sonucunda semte uhrevi havasını veren büyük mezarlıklar kurulur. Hem bu mezarlara ait mezar taşlarının sanatsal değerleri, hem de çağlara tanıklık eden üzerlerindeki kitabeleri nedeniyle, Eyüp'teki mezarlıklar bir açık hava müzesi gibidir ve yüzlerce yıllık bir tarih kesitini hüznün diliyle anlatır. Bu mezarlıklardaki servi ağaçları ise adeta ölümle yaşamın iç içeliğini vurgular. Eyüp denen bu cennet bahçesi; en kudretli sadrazamları, paşaları, evliya, alim, şair, derviş gibi nice insanımızı bağrında saklar.
Türbe ve kabirlerin Eyüp Sultan Hazretlerinin çevresinde hâlelenmesi aslında pek yeni bir şey değildir. Bunun ilk örneği, Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddîk ve Hazret-i Ömer-ül Fârûk'un peygamber efendimizin yanına defnedilmek istemeleriyle başlar. Bundaki hikmet bir nevi Allahü teâlânın sevdiği kulların yanında olup onların şefaatine kavuşma arzusudur, okunan fatihalardan hisselenme, nasiplenmedir aslında.
Bugün Mekke-i Mükerreme'yi mukaddes kılan buradaki Kâbe-i Muazzama ve Harem-i Şerif olduğu gibi Medine-i Münevvere'yi mübârek yapanlar da burada mevcut Mescid-i Nebevi, Ravdai Mutahhara gibi mekânlardır. Kudüs'ünde yeri ayrıdır zira Mescid-i Aksâ buradadır. İşte Eyüp'ü yani İstanbul'u da İslam medeniyetinin merkezlerinden biri olmasını sebebi de hiç şüphesiz İstanbul'un manevi sahibi olan Mihmândar-ı Resûl Ebû Eyyûb El Ensâri'dir.
Eyüp Sultan Hazretlerinin çevresinde hâlelenen binlerce türbe ve mezar arasında hemen her dönemin ünlü şahıslarına rastlamak mümkün. 600 civarında tanınmış simayı ebedi istirahatgâhlarında ağırlayan Eyüp'te yatan bu zatlardan bazıları şöyle: Ebu Şeybeti'l Hûdri (Sahabe), Ebu'd Derda (Sahabe), Hz. Abdusadık (Sahabe), Hz. Hafir (Sahabe), Hz. Ka'b (Sahabe), Muhammed el Ensari (Sahabe), Ali Kuşçu (Bilim Adamı), İbn-i Kemal (Bilim Adamı), Ebussuud Efendi (Şeyhul İslâm), Sokollu Mehmet Paşa (Sadrazam), Baki (Şair), Sultan Reşat (35. Padişah), Ali Haydar Ahiskami (Alim), Kara Ahmet (Pehlivan), Mehmet Akif Ersoy (Milli Şair), Vedat Tek (Mimar), Mareşal Fevzi Çakmak, Prens Sebahattin (Devlet Adamı), Ahmet Haşim (Şair), İ.Hakkı Uzunçarşılı (Tarihçi), Süheyl Ünver (Tıpçı, Sanat Tarihçisi, Tezhip), Peyami Sefa (Yazar), Necip Fazıl Kısakürek (Şair, yazar), M.Esad Çoşan (İlim Adamı), İdris-i Bitlisi (Alim), Zal Mahmut Paşa (Sadrazam), Lala Mustafa Paşa (Devlet adamı), Mihrişan Sultan (3. Selimin Annesi), Ahmet Kabaklı (Edebiyatçı)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...