Yaradan nasip ederse...

Yoksul bir şeyh, kör bir ihtiyarın evine misafir olur. Evin duvarında asılı duran bir Kur'an-ı kerim vardır.
Yoksul bir şeyh, kör bir ihtiyarın evine misafir olur. Evin duvarında asılı duran bir Kur'an-ı kerim vardır. Şeyh bu duruma hayret eder, çünkü evde kör bir ihtiyardan başka kimse yaşamıyordur ama bir şey de söylemez. Bu düşünceyle yatıp uyur. Gece yarısı Kur'an-ı kerim sesiyle yatağından sıçrayıp uyanır. Kör ihtiyar, Kur'an'ı kerimi önüne almış okuyordur. Üstelik okuyuşunda en ufak bir yanlış olmadığı gibi bir yandan da parmağıyla okuduğu satırı takip etmektedir. Şeyh şaşırır, daha fazla dayanamayarak bunun hikmetini sorar. İhtiyar âmâ tebessümle, "Dostum, Allahü teâlânın kudretinin büyüklüğü yanında, benim halimin şaşılacak nesi var? O diledi mi sebepli veya sebepsiz yaratır. Allahü teâlâya yalvardım. 'Yâ Rabbi! Ben Kur'an okumayı her şeyden çok seviyorum. Kur'an okuduğum zaman gözlerime nur ver. Âyetlerini duraklamadan, yanlışsız okuyabileyim.' Rabbim duamı kabul etti. Ne zaman Kur'an-ı kerimi elime alsam, Rabbimin lütfuyla gözlerim açılır, harfleri görürüm" der.