Aşk onda, ihlas onda, hizmet onda... Mücahidler serdarı Nu’mân Bin Mukarrîn

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Aşk onda, ihlas onda, hizmet onda... Mücahidler serdarı Nu’mân Bin Mukarrîn

Ramazan Haberleri Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Abdullah ibn-i Mesûd (radıyallahu anh) “İmanın ve nifakın evleri vardır” buyurur, “Mukarrîn oğullarının evi imanın konakladığı evlerden biridir!” Bu büyük komutanın imana geliş hikâyesi, savaşlara şaşılacak bir ihlasla koşması, çocuklarımıza öğretmemiz gereken hadiselerdir

Mekke döneminde Bizans-Sâsânî savaşları kopar. Kureyşli müşrikler ateşperest kisrânın tarafını tutar.
Kisra da Kayser de zengin ve güçlüdür, atları, muhafızları, murassa kılıçları, kıymetli kıyafetleri, muhteşem sarayları, halıları, avizeleri, şamdanları mevzu olur şueraya. 

Efendimiz ise sade yaşar, kulübesi kerpiçtir, tahta bardak kullanır, hasır üstünde yatar. 
Server-i âlem Hendek Harbi’nin sıkıntılı anlarında müminlere Sa’na’nın ak köşklerini, Kayser ve Kisranın saraylarını (Beyt-ül ebyad) müjdeler ki görünüşte çaresizdir. Elinde balyozla bir kayayı kırmaktadır o sıra.
  
Hicri 5. Recep ayı.

Gölgelerin uzadığı bir ikindi serini Müzenî kabilesi mensupları muhabbete otururlar. Bulundukları mıntıka Medine-i Münevvere’ye uzak sayılmaz. Henüz iman etmeseler de Müslümanlara saygılıdırlar. Müminler sözlerinde durur, güçsüzü korur, yalan söylemez asla! Nezaket onlarda, nezafet onlarda…

Reisleri Nu’mân bin Mukarrîn “Vallahi biz Muhammed’den hep iyi şeyler duyduk” der, “hayırlı haberler aldık daima. Şefkat, merhamet ve adaletine şahit olduk. Başkaları ona koşarken, biz niye duruyoruz kenarda?
Mırıltılar yükselir “Hakikaten ya!”

-Yarın sabah ziyaretine gideceğim, arzu eden varsa gelebilir yanımda.”
-Ben de geleceğim. 
-Ben de… 
Sayı bir anda 400’ü aşar. Ki babası ve kardeşleri de (Suveyd ile Nuaym) vardır aralarında. 
O günlerde ciddi bir kıtlık yaşanmaktadır, buna rağmen eli boş gitmez, üç beş koyun bulur önlerine katarlar. 
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) mescittedir, baksalar ki bir kalabalık yaklaşmakta. Atlılar, yayalar, toz duman. 
-Kim bunlar?
-Efendim Müzenîler, civarda meskûndurlar. 
Yaklaşırlar, üstleri temiz pak, bakışları sıcak. 

MİSAFİR RIZKIYLA

Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) misafirleri bizzat karşılar. Muhteşem bir sohbet buyururlar. Bilahare kendini takdim eden kelime-i şehadet getirir, katılır halkaya. O gün Medine tekbirlerle çınlar. 
Server-i âlem arkadaşlarına dönüp sorar “dostlarımızı kim ağırlayacak?” 
Bunu hepsi arzular ama ah ellerinde nevale olsa. 

Efendimiz Hazret-i Ömer’e doğru bakınca tereddütsüz öne çıkar. 
-Bize buyursunlar ya Resûlallah! 
-Evinde iki avuç hurma vardır oysa, 20 kişiye bir tane düşer bu hesapta. Tereddütü yoktur, o ki Efendimiz işaret etti, bereketini verecektir Cenâb-ı Mevlâ.
Misafirler hurmaları doyum tokum yer, yeter. Çekirdekler öbeklenir, hurmalar da eksilmiş gibi durmaz.
Şahit oldukları mucize ile muhabbetleri artar.
Müzenîler mutlu mesut dönerler yurtlarına. Her çağrıldıklarında “lebbeyk” diyecek, cihada koşacaklardır bundan sonra. Mukarrîn oğulları dönmez, münevver Medine’de kalırlar. Ehl-i suffanın feyzinden hissedâr olurlar. Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) sancağı altında gazalara katılır, Mekke’nin fethinde, Huneyn’de, Taif’te ve Vedâ Haccında bulunurlar.
Resûl-i Ekremin dâr-ı bekaya irtihallerinden sonra Hazret-i Ebû Bekir’in etrafında toplanır, bilahare Hazret-i Ömer’e yoldaş olurlar.
“Mukarrîn” o demektir zaten, bir beraber olan, yakında duran.
(devam edecek)

Düzenleyen:  - Ramazan Haberleri
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...