Fethü’l-Fütûh Nihavend Gazası: Hazret-i Ömer “Nihavend’i kazandık ama Nu’mân’ı kaybettik” der ve gözyaşlarını tutamaz

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Fethü’l-Fütûh Nihavend Gazası: Hazret-i Ömer “Nihavend’i kazandık ama Nu’mân’ı kaybettik” der ve gözyaşlarını tutamaz

Ramazan Haberleri Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Fetihler fethi diye adlandırılan Nihavend Muharebesi sadece Sasanî İmparatorluğu’nun sonunu getirmekle kalmaz, İran, Azerbaycan ve Taberistan kapılarını da açar.

Sasanî güçlü bir imparatorluktur ama Müslümanlar karşısında dikiş tutturamaz. Şah Yezd-i Cert Kadisiye mağlubiyeti ve başkent Medain’in kaybına katlanamaz. Yeniden bir ordu toplar ve ölen komutan Rüstem’in kardeşi Hürrezâd’ı getirir başına.

Hürrezâd tedbirli bir komutandır, Celüla’da (Sevad İran arasında, Dicle kıyısında) mevzi tutar, hendek siper kazdırır ordugâhın etrafına. Barikat tahkimat artık ne gerekiyorsa. Irak cephesine bakan Sa’d bin Ebû Vakkas hazretleri, Halife Ömer’e (radıyallahu anh) mektupla sorar.

-Üzerlerine yürüyelim mi?

-Hayır siz yerinizde durun, başka bir ordu gönderin oraya.

Başüstüne der, yeğeni Hâşim bin Utbe’yi sahaya yollar (H. 16- Zilkade). Emrinde 12 bin asker vardır, sağ kola Hucr bin Adî el-Kindî, süvarilere Amr bin Ma’dîkerib’i, piyadelere de Tuleyha bin Huveylid bakar. İyi de İranlılar siperlerden çıkmaz, kaçak savaşırlar. Müslümanlar sayıca az olmalarına rağmen kararlıdırlar.

Nitekim onları söker atar, hesapsız ganimet alırlar. Bozgunu öğrenen Yezd-i Cert, Hilvân’dan ayrılamadan Hazret-i Ka’ka gelir dayanır. Şah gizlice Rey’e kaçar.

OLMADI BİR DAHA

Efendim yenilen pehlivan... Evet Yezd-i Cert de güreşe doymaz. Yeniden asker toplar, silah erzak tedarikine bakar.

Hazret-i Ömer, arkadaşları ile istişare eder. “İran üzerine yürüyeyim mi? Ne dersiniz bu hususta?”

Hazret-i Ali “Yâ Emîr-el mü’minîn” der “Şam askerini İran’a gönderirsen, Rumlar onların çoluk çocuğuna saldırırlar. Yemen askerini gönderirsen, Habeşliler bu tarafa kayar. Hicaz’ı yalnız bırakırsan, bazı kabileler isyana kalkar. Arkadan vurulursun, işini unuttururlar sana. Bence hepsi yerlerinde kalsın. Basralıları üç kısma ayır, bir kısmı müminleri, bir kısmı zımmileri koruyup kollasın, üçüncü kısmı ise, Kûfe askerine katılsın!

Sayıları bizden fazla diyenler olur. Hazret-i Ali “Biz şimdiye kadar rakam hesabı mı yaptık? Kazandığımız zaferlerin hangisinde sayıca fazlaydık? Hepsi Allahü teâlânın yardımıyla” der.

Hazret-i Ömer İran krizine bir nokta koymak için bizzat ordunun başına geçmek ister. Hazret-i Ali “Bu bir fedakârlık ama” der, sakın yapma! Acemler seni öldürmek için hırs ve istekle saldırır, tahripkâr olurlar. Başkasını tayin et. Bizim her arkadaşımız yeter onlara!”

Hazret-i Ömer kabul eder, Sa‘d bin Ebû Vakkas’a (radıyallahu anh) haber yollar. “Nu’mân bin Mukarrîn komutasında bir ordu yollansın Ahvaz tarafl arına!” Bir mektup da Hazret-i Nu’mân’a yazar: “Allah’ın emri ve yardımıyla hazırlan. Askerlerini sıkıntılı yollara sokma (İranlılar zemine üç ayaklı çiviler döker atları ve yayaları yaralar). Kardeşlerine sahip çık. Bir müslümanın sıhhati yüz bin dinardan kıymetlidir bana. Fi emanillah.”

NİHAYET NİHAVEND

Basra ve Kûfelilerden kurulan birlikler yola çıkadursun, Hazret-i Nu’mân Râmhürmüz’dekileri mağlûp eder, Tüster üzerine yürür bir anda. Arkadaşları ile buluşunca güçleri artar, şehri alırlar.

Yanında pırlantalar vardır Abdullah bin Ömer, Cerîr bin Abdullah el-Becelî, Huzeyfe bin Yemâni, Mugire bin Şu’be, Amr bin Ma’dîkerib, Tuleyha bin Huveylid ve kardeşleri Nuaym ve Süveyb (aleyhimürridvan).

Keşif için yolladığı Tuleyha (radıyallahu anh) İran içlerine akar, düşmanla karşılaşmaz, Zerdüştler kalelere çekilir, ortalığa çıkmaz.

Hasılı Nu’man bin Mukarrîn’in etrafında 30 bin gönüllü toplanır, İran başkumandanı Fîrûzan’ın emrinde ise 150 bin talimli savaşçı vardır. Hamedan yakınlarında Nihavend’de karşılaşırlar (H. 21).

Şah bu sefer kazanacağından emindir, beklemeden Medine’ye yürüyecek, İslâm beldelerini yakıp yıkacaktır acımadan.

Aldığı ders yetmez, Ebrehe’liğe kalkar. Hazret-i Nu’mân arkadaşlarına “Sakın düşenle vakit kaybetmeyin” der “Hatta ben bile olsam.”

Sonra açar ellerini duaya durur “Amin deyin bana.”

-Yâ Rabbi mücahidleri aziz eyle, Nu’mân’ı şehit eyle!

İranlılar yine mevzi arkasındadırlar, bir iki ok atar sığınaklara saklanırlar. Hazret-i Nu’mân önce saldırıyormuş gibi, sonra çekiliyormuş gibi yapar, takibe kalkan İranlılar zemindeki çivileri toplar. Çarşamba karşılıklı yoklamalarla geçer, perşembe ona keza. Cuma günü, namazlarını kılarlar. Arkadaşları “Haydi hücum edelim” derler.

-Efendimizi bilirsiniz o güneş tepedeyken savaşmazdı asla. Biraz yatsın serinlesin, ondan sonra. Sünnete ittiba.

BİİİR İKİİİ ÜÜÜÇ

---

Hazret-i Nu’mân üç işaret verir bayrakla, birincide abdest alır hazırlanırlar, ikincide hafi f hafi f düşmana yaklaşırlar. Üçüncüde ani bir hücumla mevzilere dalar, birlikte tekbir getirir korku salarlar. Ortalık toz duman, Hazret-i Nu’mân ve İranlı komutan Firuzan yaralanır.

Komutanımız bakar okun çıkası yok, dermanı bitiyor, bayrağı Huzeyfe bin Yemâni’ye teslim eder, başına bir örtü çeker, kimsenin dikkatini dağıtmaz.

Firuzan ise velvele yapar, milleti başına toplar.

Savaş hava kararınca da devam eder. İranlılar gece yollarını şaşırır, Araplar için yaptıkları tuzaklara düşer, yedişer yedişer telef olurlar, bellerinden birbirlerine bağlıdırlar zira.

Kılıç şakırtıları at kişnemeleri derken sükûnet çöker meydana. Nu’mân (radıyallahu anh) son nefesini veriyordur ki örtü açılır. Bakar Ma’kil bin Yesar.

-Ne oldu?

-Biz kazandık elhamdülillah.

Zafer haberini alınca rahatlar, huzurla gözlerini yumar. Haber ulaştığında Hazret-i Ömer tutulur kalır. Zafere mi sevinsin, arkadaşına mı yansın yoksa?

Emîr-ül mü’minîn “Nihavend’i kazandık ama Nu’mânı kaybettik” der onu minberde ağlarken görürler ilk defa.

Sasanîler o gün bugündür tarih sahnesinden çekilir. Taaki günümüzdeki Pers heveslileri koltuğa oturana kadar. Bunca fi tnenin arkasında ırkçılıkları yatar.

YEZD-İ CERT

III. Yezd-i Cert Sasanî İmparatorluğu’nun 29. ve son melikidir. II. Hüsrev’in ve Bizans İmparatoru Mauricius’un kızı Miriam’ın torunu, Şahryar’ın oğludur.

Tahta geçtiği yıllarda Araplar, Sasanî topraklarına akmakta, yerli halk Müslüman olmaktadır. Üstelik Bizans’la yapılan savaşların yorgunluğu atılmamıştır daha.

İmparator Konstantin de Müslümanların yayılmasından endişe duyar. Kızı Manyanh’ı Yezd-i Cert’e verir, bir nev’i ittifak yapar.

Sasanîler Nisan 633’ten itibaren Müslümanlarla savaşır tam 9 defa Halid bin Velid’e yenilir, korkmaya başlarlar. 634 Ocak’ta Firaz Savaşı’ndan da mağlup ayrılırlar. Köprü Savaşı’nı saymazsak galibiyeti unuturlar. Kasidiye ve Nihavend sonları olur, koca Sasanî erir biter, ortalıktan kalkar.

Kisra önce Isfahan’a gider, sonra Kerman ve Horasan’a. Türk Hakanı ve Çin İmparatoru’ndan yardım ister yalvara yakara. Yanında büyük bir servet vardır, bu yüzden yem olur yağmacılara.

Oğlu Fîrûz ise Çin’e kaçar.

Hazret-i Ömer bununla iktifa edilmesini ister, başka cephe açmaz. Cenâb-ı hak hepimizi sınayacak der, hâlinizi değiştirirseniz, bir başka kavim vasıtasıyla cezalandırılırsınız.

ŞEHRBANU

Esirler arasında Şah’ın kızı Şehrbanu da vardır. Medine’ye getirilir. Hazret-i Ömer onu Ümmü Seleme validemizin yanına yollar. Bilirsiniz annemiz Uhud’da yara alan ve bilahare şehit olan Ebû Seleme’nin hanımıdır, yaşlıcadır.

Üç yetim ile dul kalınca Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) sahip çıkar, baba olur çocuklarına. Ümmü Seleme (radıyallahu anha) hem ilim sahibidir, hem müşfi k ve tatlı dillidir. Şehrbanu’yu evladı gibi sever misafi r eder. Nasipli kızcağız sadık bir mü’mine olur ve kiminle evlenir biliyor musunuz? Hazret-i Hüseyin’le. Hazret-i Ali’nin oğlu, Efendimizin torunuyla. Ne şeref ama!

Düzenleyen:  - Ramazan Haberleri
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...