Hırka altındakiler

Hırka altındakiler

Ramazan Haberleri

Server-i âlem buyurdular ki: “Ehl-i beytim, Nûh aleyhisselâmın gemisi gibidir. Onlara tâbi olan, selâmet bulur. Geri kalan helak olur”

Eshâb-ı kiram sordular. Yâ Resûlallah! Ehl-i beyt kimlerdir?
O esnada, İmâm-ı Ali gelir, mübârek abası (hırkası) altına alırlar. Fâtıma-tüz-Zehrâ gelir onu da alırlar yanına. Sonra İmâm-ı Hasan ve Hüseyn gelir onları da bir yanına “İşte bunlar, benim Ehl-i Beyt’imdir” buyururlar ki Âl-i Âba ve Âl-i Resûl de denir onlara.
Ehl-i beyti nebeviyi sevmek, âhirete imân ile gitmeğe, son nefeste selâmete kavuşmağa sebep olur. Server-i âlem buyurdular ki: “Ehl-i beytim, Nûh aleyhisselâmın gemisi gibidir. Onlara tâbi olan, selâmet bulur. Geri kalan helak olur.”
“Kızım Fâtıma’yı, Ali’ye vermeği Rabbim bana emr eyledi. Allahü teâlâ, her Peygamberin sülâlesini kendinden, benim sülâlemi ise Ali’den halk buyurmuştur.”

BABASININ SIRDAŞI
Hazreti Âişe validemiz (radıyallahu anha) anlatır:
"Resûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem), Fâtıma'ya husûsî bir teveccüh gösterirdi. O, Efendimizin peygamberliği bildirildikten sonra dünyaya gelmişti. Mübarek babasına çok benzerdi. “
Hazret-i Fatıma (Radıyallahu anha) çok zekidir. İzâcâe suresi nazil olduğunda Server-i Kâinatın fani âlemden ayrılacağını anlar, çekilip bir köşeye ağlar. Fahr-i âlem  onun mahzun olduğunu fark eder ve kulağına eğilir ve “ehl-i beytimden, bana ilk kavuşan sen olursun" buyururlar,  içine soğuk sular serpilir, çok rahatlar.
Efendimizin dâr-ı bekâya irtihallerinden sonra Hazret-i Fatıma’nın güldüğünü gören olmaz, âhiret hazırlığını artırır, vuslat gününü beklemeye başlar.
Nitekim sadece altı ay daha yaşar, ayrılık olmayan âlemde buluşurlar.

DERDİNE BAKIN!
O gün durgun görünmektedir. Esmâ bint Umeys (radıyallahu anha) sorar  "Fâtıma, seni üzen bir şey mi var?”
-Yâ Esma bilirsin bizde cenazeler düz bir tahta üstüne konur öyle taşınırlar, ancak vücud hatları da ortaya çıkar. Ben nâmahrem önünden böyle geçmek istemiyorum asla.
-Biz Habeşistan'a hicret ettiğimizde (Cafer-i Sadık Hazretlerinin hanımıdır) cenazeleri tabutla taşıdıklarını gördüm.
-Nasıl yani?
-Tahtanın üzerine basit bir çatı yapıyor, üzerine hasır örtüyorlar.
Hazret-i Esma eline aldığı ufak bir hurma dalını büker iki ucunu yere saplar, ortası kamburlaşır. "İşte böyle. Bir tane de ayakucuna."
-Ohh şimdi içim rahatladı. Vasiyet ediyorum, beni sen yıka, kimseyi sokma, naşımı da böyle taşısınlar mutlaka.

BÖYLESİ BİR RAMAZAN GÜNÜ
Hazret-i Fâtıma, Resûlullahın (aleyhisselâm) vefâtından altı ay sonra, Ramazan-ı şerîfin 3. salı gecesi akşam ile yatsı arasında vefât eder.
Hemen o gece Cennet-ül Baki’ye defnedilir. Namazını hazret-i Ali kıldırır.
Sahabe-i kiram üzülür, haberimiz olsa biz de gelirdik derler, keşke hizmetimiz olaydı Efendimizin biricik kızına.
Ama biliyorsunuz Hazret-i Fatıma örtülü naaşının bile görünmesinden korkar. Tam da istediği gibi olmuştur, gece karanlığında, gözlerden ırakta.
Rabbine yürüdüğünde yirmidört yaşındadır, 4 yetim bırakır arkasında. (Biliyorsunuz oğlu Muhassin vefat etmiştir küçük yaşta) .

BUYURDULAR Kİ
Dilerseniz Hazret-i Fatıma’nın rivâyet ettiği bir kaç hadîs-i şerîfi de yazalım:  
“Ey benim kızcağızım, kalk Rabbinin rızkına hazırlan, gâfil olma. Zira âlemleri rızıklandıran Cenâb-ı Hak insanların rızıklarını şafağın sökmesiyle güneşin doğması arasında dağıtır.”
“Hadîd, Vâkıa ve Rahmân sûrelerini okumağa devam eden kimse yerde ve göklerde “Firdevs Cenneti yerlisi” diye anılır.”
“Kızım Fâtıma Allahü teâlâ şüphesiz sana azap etmiyeceği gibi, senin çocuklarına da azâb etmiyecektir.”
“Dikkat ediniz, bir kimsenin eli bulaşık olduğu hâlde yatıp sabah kalkarsa ve o yüzden bir bela ve rahatsızlık gelirse, kendinden başkasına kabahat bulup kötülemesin.”
“Cuma gününde öyle bir saat vardır ki: Mü’min ve Müslüman olan bir kimse tam o saatte Cenâb-ı Haktan bir şey dilerse, âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâ onun duâsını kabûl buyurarak dileğini verir.”

EN ÇOK KİMİ?
Bir keresinde Server-i Kâinata sordular: En çok kimi seviyorsunuz?
- Âişe’yi.
-Erkeklerden kimi ?
-Âişe’nin babasını (Hazret-i Ebu Bekr’i)
Hazret-i Âişe’ye sordular, “Resulullah evde en çok kimi severdi?”
-Fatıma’yı.
-Erkeklerden kimi?
-Fatıma’nın zevcini
(Hazret-i Ali’yi).

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...