Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Kurtulmuşlar fırkası

Kurtulmuşlar fırkası

Ramazan Haberleri

Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselâm) ümmetinin yetmişüç fırkaya ayrılacağını haber verdi... Kurtulucu olan birinin alametini, işaretini ise şöyle bildirdi: (Bu fırkada olanlar, benim ve Eshâbımın gitdiği yolda bulunanlardır)

Müslüman olmanın ilk şartı, iman etmekdir. Doğru iman ise, ehl-i sünnet itikadına uygun olarak inanmağa bağlıdır. Sevgili Peygamberimiz bir hadîs-i şerîfde, (Benim ümmetim yetmişüç fırkaya ayrılacakdır. Bunlardan yalnız bir fırka Cehennem azâbından kurtulacak, diğerleri ise helak olacaklar, Cehenneme gideceklerdir) buyurdu.
Bu yetmişüç fırkadan her biri, İslâmiyyete uyduğunu iddia etmekde ve Cehennemden kurtulacağı bildirilen bir fırkanın, kendi fırkası olduğunu söylemekdedir. Mü’minûn suresi 54. ve Rûm sûresi 32. âyet-i kerîmelerinde meâlen: (Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak sevinmekdedir) buyuruldu.
Hâlbuki, bu çeşidli fırkalar arasında, kurtulucu olan birinin alametini, işaretini, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” şöyle bildirmekdedir: (Bu fırkada olanlar, benim ve Eshâbımın gitdiği yolda bulunanlardır). Eshâb-ı kirâmdan birini dahî sevmiyen, ehl-i sünnetden ayrılmış olur. ehl-i sünnet i’tikâdında olmayan da, kâfir veyâ (Bid’at ehli) sapık olur.
Bu sebeple bugünkü Ramazan sayfamızda ehl-i sünnet i’tikâdında olmanın alametlerini sizlere aktarmak istedik...
Allahü teala, ehl-i sünnet i’tikâdına uygun iman eden Müslümanlardan razıdır. Böyle inanmış olmanın birçok şartları vardır. Ehl-i sünnet âlimleri, bunları şöyle açıklamakdadır:
1- Îmânın altı şartına, ya’nî Allahü teâlânın varlığına ve birliğine, eşi ve benzeri olmadığına, Meleklerine, Kitâblarına, Peygamberlerine, Âhıret hayâtına, hayr ve şerrin, iyilik ve kötülüğün Allahü teâlâ tarafından yaratıldığına inanmalıdır. (Bunlar (Âmentü)de bildirilmişdir.)
2- Allahü teâlânın son kitâbı olan Kur’ân-ı kerîmin, Allahü teâlânın kelâmı olduğuna inanmalıdır.
3- Mü’min, kendi îmânından hiç şübhe etmemelidir.
4- Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” îmân edip hayâtda iken Onu görmekle şereflenen Eshâb-ı kirâmın hepsini çok sevmelidir. Dört halîfesine, yakın akrabâları olan ehl-i beytine ve muhterem hanımlarından hiçbirine dil uzatmamalıdır.
5- İbâdetleri, îmândan bir parça bilmemelidir. Allahü teâlânın emr ve yasaklarına inanıp, tembellikle yapmayan mü’minleri kâfir bilmemelidir. Harâmlara ehemmiyyet vermeyenlerin, hafîfe alanların, islâmiyyetle alay edenlerin îmânı gider.
6- Ehl-i kıble olduklarını söyleyen, Allahü teâlâya ve Peygamberi Muhammed aleyhisselâma inandım dediği hâlde, yanlış i’tikâtda olanları tekfîr etmemeli, kâfir olduklarını söylememelidir.
7- Açıkca günâh işlediği bilinmeyen her imâmın arkasında namâz kılmalıdır. Bu hükm, cum’a ve bayram namâzlarını kıldıran emîrlere, vâlîlere de şâmildir.
8- Müslimânlar, başındaki âmirlerine, idârecilerine isyân etmemelidir. Hurûc, ya’nî isyân etmek, fitne çıkarmak olur ve çeşidli felâketlere yol açar. Onların hayrlı iş yapmalarına düâ etmeli ve fısk, günâh işlerinden vazgeçmeleri için tatlı dil ile nasîhat etmelidir.
9- Abdest alırken ayakları yıkamak yerine, hiç özr ve zarûret olmasa bile, yaş el ile bir kerre, mest üzerine mesh edilmesi, erkek için de, kadın için de câizdir. Çıplak ayak ve çorap üzerine mesh edilmez.
10- Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” Mi’râcının, hem rûh ve hem de beden ile olduğuna inanmalıdır. (Mi’râc, bir hâldir, ya’nî rü’yâda olmuşdur) diyenler, ehl-i sünnetden ayrılmış olur.
Cennetde mü’minler Allahü teâlâyı göreceklerdir. Kıyâmet gününde, Peygamberler ve sâlih, iyi zâtlar şefâ’at edeceklerdir. Kabr süâli vardır. Kabrde azâb, rûh ve bedene olacakdır. Evliyânın kerâmeti hakdır. Kerâmet, Allahın sevgili kullarında meydâna gelen hârikulâde hâller olup, Allahü teâlânın âdeti dışında, ya’nî fizik, kimyâ ve biyoloji kanûnları dışında ikrâm ve ihsân etdiği şeylerdir ve inkâr edilemiyecek kadar çokdur. Kabrde rûhlar, diri kimselerin yapdıklarını ve söylediklerini işitirler. Kur’ân-ı kerîm okumak, sadaka vermek ve hattâ bütün ibâdetlerimizin sevâblarını, ölenlerin rûhlarına göndermek, onlara fâide vermekde, azâblarının hafîfletilmesine veyâ kaldırılmasına sebeb olmakdadır. Bunların hepsine inanmak, ehl-i sünnet i’tikâdında olmanın alâmetlerindendir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...