Hayrın mektebi

Hayrın mektebi

Ramazan Haberleri

Allah Resulüne öyle hizmet eder ki, Peygamberlerin en üstünü bir gün şöyle dua ederler: "Yâ Rab! Ben Osman’ın ihsanından aciz oldum. Her kim bana ihsân etti, ben ona mükâfatını verdim. Ammâ Osman’ın mükafatından acizim yâ Rab. Sen Osman’a karşılığını ver..."

Eshab-ı kiram’ın en büyüklerinden ve Sevgili Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) damadı, üçüncü halifesi. Dünyada iken Cennetle müjdelenen on kişiden biri. Varını yoğunu Cenab-ı Peygamberi sevindirmeye adamış bir büyük olan Hazreti Osman, ilk müslüman olanların da beşincisidir.
Ticaretle uğraşırlar ve çok zengindirler. Zarif bir cemiyet insanıdırlar ve Kureyş'te geniş bir çevreye sahiptirler, büyük itibarları vardır. Son dinin tebliğiyle birlikte Hazreti Ebu Bekir'in teşvikiyle Resûlullah’ın huzûruna varırlar. Allah'ın Resulü'nün süzme nur dudaklarından kendisine hitaben “Yâ Osman. Hak teâlâ seni Cennete misâfirliğe davet eder. Sen de icabet eyle! (Kabûl et) Ben bütün insanlara hidayet rehberi olarak gönderildim” sözleri dökülür. Habibullah'ın yüksek hâlleri ve güler yüzle söylediği bu sözler karşısında kendinden geçer mübarek, büyük bir şevk ve teslimiyetle “Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh” der, Müslüman olur.

GELSİN SIKINTILAR
Sonra gelsin sıkıntılar... Bilhassa amcası tarafından çok işkence yapılır. Öyle ki, müslüman olduğu için amcası, onu ip ile belinden ağaca bağlayıp, yoruluncaya kadar kırbaç ile döver. O bütün işkencelere sabreder hep kelime-i şehâdet okur.
Habeşistan’a hicret etmeye izin verilince, Resulullah'ın kızı olan hanımı Rukiyye (radıyallahü anha) ile Habeşistan’a hicret eder. Bir müddet sonra Mekke’ye dönüp, ikinci olarak tekrar Habeşistan’a hicret eder. Bu ikinci hicretten sonra Mekke’ye dönüp, son olarak Medine’ye hicret eder ve böylece dini uğruna üç kere hicrette bulunurlar.

KİM RUME KUYUSUNU ALIRSA
Medine’de büyük bir su sıkıntısı vardır. Rume kuyusundan başka içecek su yoktur. Bu kuyu ise bir Yahudiye ait olup suyunu fahiş fiyatla satar. Resûlullah (aleyhisselâm), “Rume kuyusunu, kim satın alır, kendi kovasını Müslümanların kovası ile beraber tutarsa, Cennetteki kovası bundan hayırlı olur” buyururlar. Hazreti Osman hemen kuyuya gidip, Yahudi ile pazarlık eder ve yarı hisseyi satın alarak Müslümanlara hediye eder. Daha sonra diğer yarısını da alıp, Âlemlerin Sultanı'na müjdeyi vermeye giderler. Emir, "Allah için vakfet" olur ve öyle yaparlar.
Hazreti Osman, Bedir Savaşı hariç bütün savaşlarda bulunur. Hudeybiye antlaşmasında Mekke’ye elçi olarak gönderilir. Tebük seferinde on bin kişilik İslam ordusunun, bütün ihtiyaçlarını karşılayıp donatır. Ayrıca bin altın da para yardımında bulunur. Bütün malını İslamiyetin yayılması, insanların kurtulması, saadete kavuşması için Allah yolunda harcar ki, kıyamete kadar zengin müslümanlara, 'dünyalıklar nasıl ahirete döndürülür' konusunun dersini verir âdeta, mektep olur.
Peygamberimizin vahiy kâtiblerinden biri de hazret-i Osman'dır. İslam âleminde namazda bir rek’atte bütün Kur’ân-ı kerîmi okuyan dört kişiden biri de O'dur...
Hazreti Osman bir defasında Resulullah’ın evinde hiç yiyecek kalmadığını işitir. Hemen bir semiz koyun, bir miktar bal ve bir çuval un alıp, Hazreti Aişe’nin evine götürür. Peygamberimiz (aleyhisselâm) eve gelip durumu öğrenince “Yâ Rabbi! Osman’ın geçmiş gelecek, gizli, aşikâr bütün günahlarını affet” diyerek dua ederler.
Bir gün yine Allah Resulü evlerindedirler. Kapılarının önüne dört deve gelir bir anda. Üzerleri buğdayla doludur. Hizmetçileri bu yüklerin hazret-i Osman'ın hediyesi olduğunu söylerler. Efendimiz muhacirlere dağıtırlar. Yüce sahabi bunu duyunca dört deve daha gönderirler. Efendimiz bu defa da Ensârâ hediye ederler. Mübarek dört deve daha gönderir ve Fahr-i kâinâta hediyye ederler. Efendimiz onu da ıyâli arasında taksîm eder ve yükleri getiren hizmetçilere sorar: "Seyyidinize kaç deve yükü buğday getirmişlerdi"... Hizmetciler "On iki yük" derler.
Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, (Tamamını bize gönderdi. Kendi için bir mikdar alıkoymadı) derler ve mübarek ellerini kaldırıp, "Yâ Rab! Ben Osman’ın ihsanından aciz oldum. Her kim bana ihsân etti, Ben ona mükâfatını verdim. Ammâ Osman’ın mükafatından acizim yâ Rab. Sen Osman’a karşılığını ver.)
Derhâl Cebrail aleyhisselam gelir. Büyük melek, (Yâ Muhammed! Cebbâr-i âlem sana selam eder. Buyurdu ki, Osman’a benden selam söyle. Söyle ki, biz ondan razı olduk. Onu Cennette Muhammed’e refîk etdik. Arasat hesâbını ondan ref’ etdik. Eğer sen ona mükâfattan âciz isen, biz ona mükâfattan âciz değiliz.) vahyini getirir...

BİRE YEDİ YÜZ VEREN VAR
Hazreti Ebu Bekir (radıyallahü anh) halifedir. Eshab-ı kiramın kalpleri Resulullah’ın ayrılık acısıyla yanmaktadır. Üzerine bir de Medine'ye kıtlık gelir. O sırada Hazreti Osman’ın Şam’dan yüz deve yükü buğday kervanı gelir. Eshab-ı kiram satın almak için yanına giderler ve buğdaylardan satın almak isterler. Hazreti Osman "Sizden daha iyi alıcım var ve sizden daha fazla veren var, ona vereceğim" deyince eshab durumu Hazreti Ebu Bekir’e bildirir, çok üzüldüklerini söylerler.
Halife her zamanki isabetli görüşüyle acele etmez, yanına gelir ve "Ya Osman. Eshab-ı kiram senin bir sözüne üzülmüşler" deyip durumu anlatır. Cevabın büyüklüğüne bakınız, "Evet ey Resulullah’ın halifesi, onlardan iyi alıcı olan, bire yediyüz veriyor. Onlar bire yedi veriyor. Biz bu buğdayı bire yediyüz verip alana verdik” der. Bundan sonra yüz deve yükü buğdayı Medine’de bulunan fakirlere, Eshâb-ı kirama bedava dağıtır. Yüz deveyi de kesip fakirlere yedirir. Hazreti Ebu Bekir çok sevinir, Hazreti Osman’ı alnından öper...

SINIRLARI BÜYÜTTÜ
12 sene hilafet makamında kalan Hazreti Osman, cesur idi. Hiçbir felaket karşısında sarsılmamıştır. Bunun için halifeliği de başarılı geçmiştir. Bilhassa halifeliğinin ilk yılları, İslâm tarihinde altın bir devir teşkil eden Ebu Bekir ve Ömer (radıyallahü anhüma) devirlerinin bir devamıydı. Devrinde birçok fetihler yapılmıştır. Horasan, Hindistan, Maverâünnehir, Kafkasya, Kıbrıs adası ve Kuzey Afrika’nın birçok yerleri, onun devrinde İslâm topraklarına katılmıştır.
Yine onun halifeliği sırasında Şam’da valilik yapan Hazreti Muaviye komutasındaki ordu Kıbrıs adasını alarak Akdeniz’de önemli bir mevki elde etti.
82 yaşında şehid edilen Resulullah’ın göz nuru sahabi Bâki Mezarlığı’nda medfundur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...