Abdüllatif Uyan

Fikirli Sinan Efendi, hâlis "Allah dostu" bir zattı. Kendi fakirse de zengindi gönlü.

Hazret-i Ebu Talha anlatır: "Bir gün Resulullah Efendimizin huzuruna girmiştim.

Hazret-i Ebu Talha'nın evinde "güzel bir yemek" pişirildiğinde mutlaka Resûl-i Ekrem Efendimiz hatırlanır ve Onun da bu yemeğe iştirakini isterlerdi.

Hayber seferinde Resulullah Efendimiz "harp ganimeti" olarak kendisine düşen "Hazret-i Safiyye"yi (radıyallahü anha) devesinin arkasına aldı.

Sahabenin büyüklerinden Hazret-i Ebu Talha'nın yaşı hayli ilerlemişti.

Hazret-i Ebu Talha (radıyallahü anh), harplerde Resulullah'a saldıran müşriklere karşı vücudunu "siper" eder, hiç kimseyi Ona yaklaştırmazdı.

Hazret-i Ebu Talha (radıyallahü anh), "İslâm güneşinin" Mekke'de doğduğu sırada "yirmi" yaşına erişmişti.

Ebu Rafi (radıyallahü anh), önce Resûl-i Ekrem Efendimizin amcası Hazret-i Abbas'ın kölesiydi. Hazret-i Abbas, onu Resulullah'a hibe etti.

Hasan Feyzi Efendi, Denizli toprağını nurlandıran bir "Allah dostu"dur. Bir gün bu mübarek zata "Bu gece nasıl sabahladınız?" diye sordular.

Hasan Feyzi Efendi, Denizli toprağını nurlandıran bir Hak dostudur. Her veli gibi keramet göstermekten kaçınırdı.

Allah dostlarından Zeynel Arap Efendi'yi, bir sevdiği yemeğe davet etti.

Allah dostlarından Zeynel Arap Efendi Gelibolu'da yaşadı. Bir gün Gelibolu dışındayken birileri geldi yanına.

Dai Mehmed Efendi Gelibolu'da yaşamış bir Allah adamıdır.

Muhyiddin İskilibi hazretleri âlim ve veli bir zattı. Bir gün akrabasından bir hanım "Allah'ın rızasını kazanmak istiyorum, ne yapayım?" diye sordu bu zata.

Muhyiddin İskilibi hazretleri âlim ve veli bir zattı. Bir gün dergâhında sohbet ediyordu sevdikleriyle.

Yahya Kaptan, Enez toprağını nurlandıran bir büyük zattır. Akrabasından "genç bir hanım" yolculuğa çıktı bir gün. Ancak tenha bir yerden geçiyordu ki birden "ahlâksız" bir adam çıktı karşısına.

Ahmed Hulusi Efendi, 1800'lü yıllarda Denizli'de yaşadı ve orada vefat etti.

Evliyanın büyüklerinden Ahmed Yekdest Cüryani hazretleri, gençliğinde Cüryan'dan ticaret için Hindistan'a gidiyordu.

İslâm âlimlerinden İkrime hazretlerine bir gün birisi gelip "Fakirim, bana yardım edin" diye yalvardı.

Hazret-i Hüseyin (radıyallahü anh), henüz küçüktü ve dedesinin evindeydi. Bir zaman sonra annesine gitmek arzu etti.