CHP değişti mi?

A -
A +

Türk demokrasisinin problemlerinden biri CHP... Bu parti, Türkiye’de Avrupaî anlamda bir sosyal demokrat parti kurulmasının önündeki en büyük engel. Bu bakımdan, İtalyan Birliğinin kurulması sürecinde Katolik Kilisesi’nin işgal ettiğine benzer bir konuma sahip. N. Machiavelli’nin en büyük isteği İtalyan Birliği’nin kurulmasıydı. Katolik Kilisesi ise hem bunu tek başına yapamayacak kadar güçsüz hem de başka bir aktör tarafından bunun yapılmasına engel olacak kadar güçlüydü. CHP de bir sosyal demokrat parti olamıyor, ama etkili bir sosyal demokrat parti kurulmasının önüne geçebiliyor. Bu hâliyle CHP Türk demokrasisi için gerçek bir sorun.

Durum buysa, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin değiştiği yolundaki sözleri hakkında ne söylenebilir? Öyle ya, Kılıçdaroğlu ikide bir helalleşmekten bahsediyor. CHP’nin hatalar yaptığını tekrarlıyor. Son açıklamalarından birinde Sabahattin Ali’nin CHP tarafından öldürüldüğünü kabul ve ilân etti. Bu söylem CHP’nin değiştiğinin veya değişmekte olduğunun işareti olarak okunamaz mı?

Önce şunun altını çizelim, CHP’nin Avrupaî bir sosyal demokrat parti olmaya doğru değişmesi Türkiye için çok iyi olurdu; çünkü Türkiye’de istikrarlı demokrasilerin sosyal demokrat kanadı hemen hemen hiç yok. Bu istikametteki gelişme ve değişmeleri takdirle karşılamak lâzım. Buna dayanarak özellikle mevcut CHP’nin klasik M. Kemal CHP’si ile bir ilişkisi, benzerliği kalmadığı iddiaları hayli çelişik. CHP gerçekten sosyal demokrat bir parti olacaksa klasik mirasının birçok unsurundan kurtulması şart. Her şeyden önce bu hâliyle parti diğer partilerle eşitsiz. Kendisini ülkenin kurucusu ve sahibi olarak görmesi ve takdim etmesi demokratik siyaseti zora düşürmekte. Dolayısıyla, CHP’nin bilindik çizgisinden uzaklaşması olsa olsa alkışlanacak bir durum teşkil eder.

Ancak, CHP’nin gerçekten değişmekte olduğundan şüphe etmemize neden olabilecek şeyler var.

Biri, CHP liderinin çelişik sözler sarf etmesi... CHP’nin hatalarından bahseden Kılıçdaroğlu bazen bunun tam tersi istikamette sözler sarf edebiliyor; yani tutarsız.

İkincisi, CHP’nin Kılıçdaroğlu dışındaki üst takımında aynı yönde açıklamaların ya hiç yapılmaması ya da tam tersi doğrultuda şeyler söylenmesi. Buna neredeyse her gün şahit olmaktayız.

Üçüncüsü, CHP tabanının tutumu... Benim gözleyebildiğim kadarıyla, CHP tabanında Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği istikamette bir değişiklik pek yok. Daha ziyade Erdoğan’ı devirmek için muhafazakâr tabana ihtiyaçları olduğu düşüncesiyle kısmî bir sessizlik var. Bu da CHP tabanının değişmediği biçiminde okunabilir. Burada CHP tabanının tutuculuğuna işaret etmek de iyi olur. CHP’liler kendilerini çağdaş, muarızlarını eski çağlara ait görüyorlar. Keza kendi parti bağlılıklarının akla ve mantığa uygun olduğunu ama mesela AK Parti tabanının bağnaz ve biat etmiş bir kitle olduğunu düşünmeye meyilliler. Oysa gerçek farklı. CHP tabanı her ne olursa olsun partisine oy vermeyi seçerken muhafazakâr taban daha esnek. Söz gelimi İstanbul’daki 2019 belediye başkanlığı seçimlerinde İmamoğlu ile Yıldırım arasındaki ilk seçimde var olan 13 bin oy farkının ikinci seçimde 800 bine çıkması, yani AK Parti tabanından bazı seçmenlerin İmamoğlu’nu desteklemesi bunu yalanlıyor.

Dördüncüsü, CHP’nin demokrasiyle bağdaşması zor bir dönemsel ve mahallî ideoloji ile enfekte olması. Bu, CHP tabanını komik durumlara da düşürüyor. Mesela Erdoğan’ı tek adam yönetimi kurmakla eleştirirken tarihimizdeki asıl tek adam dönemini görmezden geliyorlar. En fazlasından Erdoğan ile asıl tek adam dönemi kahramanlarının kıyaslanamayacağını ve ülkenin o zamanki şartlarının tek parti tahakkümünü gerektirdiğini ileri sürebiliyorlar…

CHP’nin Avrupaî anlamda sosyal demokrat olma istikametinde değiştiği iddiaları bana hiç inandırıcı görünmüyor. Keşke yanılıyor olsam...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.