Menderes’in katledilmesi

A -
A +
 
 
17 Eylül 2022 Adnan Menderes’in alçakça katledilişinin 61’inci yıl dönümü. Menderes, Zorlu ve Polatkan’dan bir gün sonra, idam edildi. Menderes ve arkadaşları ölüm günlerinde rahmet ve hürmetle, darbeci zalimler ise öfke ve nefretle anılmakta…
Adnan Menderes hevesli bir genç olarak siyasete Serbest Fırka’da başladı. Fırka, Halk Fırkası’nı ilk genel ve serbest seçimde silip süpüreceği anlaşılınca, kapatıldı. M. Kemal’in bir Aydın gezisinde tanıştığı ve sevdiği bu genci Halk Fırkası’na yönlendirmesi üzerine Menderes bu partiye girdi. Daha sonra Aydın milletvekili olarak, seçilmekten ziyade atanmak yoluyla, Meclis’te yer aldı.
Meclis’te geçen ilk yıllarında Menderes fazla sesi çıkmayan bir insan olarak tanındı. Komisyonlarda çalıştı ve olgunlaştı. Menderes bilge bir insandı ve Demokrat Parti hareketinin gerçek lideriydi. Partide Kemalist kadrodan Celal Bayar da tarihî bir figür olan İsmet İnönü’yü dengelemek üzere yer bulmuştu. Ancak, sisteme demokratik açıdan asıl eleştirileri getirebilecek, diktatörlüğe diktatörlük diyecek cesarete sahip kişi Menderes’di.
Menderes, rahmetli Kazım Berzeg’in tatlı üslubuyla anlattığı üzere, 1945 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu üzerine Meclis’te yapacağı konuşmaya ne diyeceği merakla beklenen bir isim olarak çıktı. Konuşmasını tamamlayıp kürsüden indiğinde artık bir liderdi. Bu tarihî konuşmasında hiç çekinmeden sistemin diktatoryal yanlarına dikkat çekti.
İnönü’nün demokrasiye geçiş sözünde durması ve Demokrat Parti’nin 1946 seçim hilesine rağmen demokratik yollardan sapmaması sayesinde Türkiye 14 Mayıs 1950’de ilk demokratik seçimleri yaşadı. Bu seçimler, dönemin liberallerinin öncülüğünde gündeme gelen ve hem iktidarın hem de muhalefetin ortak kararıyla kabul edilen bir sistemle, yargı gözetim ve denetiminde yapıldı. CHP seçimden galip çıkmayı umuyordu, zira kendisini halkın velinimeti olarak görmekte ve uğruna bunca fedakârlık yaptığı halkın kendisini iktidarda tutacağına inanmaktaydı. Tersi vuku buldu; halk Demokrat Parti’ye büyük teveccüh gösterdi ve Halk Partisi’ni iktidardan indirdi...
Bu iktidar değişikliğinin önemi abartılamaz. Türkiye böylece bir tek parti diktatörlüğünden en medenî ve barışçıl usulle, seçimlerle kurtuldu. Kimsenin burnu kanamadı. Taraflar silaha sarılarak birbirini öldürmeye yönelmedi. Bu hâlâ özellikle İslam Dünyası’nda tekrarlanamamış bir zaferdir.
Menderes Türkiye’de insan hakları ihlâllerini ortadan kaldırma ve ekonomik açılım politikası izledi. Böylece Türkiye karanlık dönemleri geride bırakmaya başladı. Menderes 1954 ve 1957 seçimlerinde de halkın teveccühünü kazanarak üst üste üç seçimden zaferle çıktı. Ancak, CHP inanılmaz sert ve birçok bakımdan anti demokratik bir muhalefet yürütmekteydi. Bu çerçevede Demokrat Parti’nin hataları olduğu iddia edilebilecek bazı uygulamalara girme teşebbüsü de oldu. Ne var ki bunlar hiçbir şekilde bir darbeyi gerektirecek ve meşrulaştıracak olaylar değildi. Üç seçimi kaybetmiş olmanın öfkesiyle CHP darbecilerin önünü kesmeye çalışmak yerine yolunu açtı. Böylece darbenin siyasi ayağı oldu. O günden bugüne CHP tarafından ne 1960 darbesi ne de Menderes ve arkadaşlarının idamı açık ve net şekilde kınandı.
Ne var ki Menderes toplumun gönlüne taht kurar ve hatırası insanların hafızasına kazınırken ona darbe yapanlar, onu düzmece mahkemelerde yargılayanlar, uydurma suçlarla itham edenler, zevkle eziyet ve işkence edenler ya tamamen unutuldu ya da lanetle hatırlanır hâle geldi. Bu da gayet normal, çünkü, bu millet, Besim Tibuk’un haklı olarak söylediği gibi, Adnan Menderes’e manen borçlu…
Katledilme yıl dönümlerinde Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu rahmet ve minnetle anıyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.