Yerli silah sanayisi ve muhalefetin kafası

A -
A +

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Türkiye’nin ABD’den uçak motoru ithal etmesinin CAATSA yaptırımlarına takıldığını açıklaması kategorik muhalefette ilginç bir şaşkınlığa ve iğrenç bir sevince yol açtı. Geleneksel ve sosyal medyada yapılan yorumlarda yerli silah sanayisini neredeyse hiç mertebesinde gösteren ve iktidarın savaş uçağı projesi olan KAAN ile toplumu aldattığını öne süren yorumlar yapıldı.

 

Türkiye yaklaşık on yıl içinde silah sanayisinde ciddi bir başarıya imza attı. Her ne kadar süreci Erdoğan başlatmış ve desteklemişse de bu başarı sadece onun ve yönetiminin değil aynı zamanda Türkiye’nin başarısıdır. Demokratik bir ülkede her iktidar geçicidir. Yarın bir gün muhalefet iktidara gelse aynı başarıdan istifade edecektir. Bu yüzden aklı başında bir muhalefetin her alandaki gelişmelere sevinmesi ve sahip çıkması beklenir.

 

KAAN’ın yerliliğine baktığımızda karşımıza nasıl bir manzara çıkıyor? Mehmet Ortakaya’nın Chat GTP’den edindiği bilgiler bu konuda bilgi verici:

 

Şu anda prototip ve ilk uçuşlarda General Electric F110 motoru (ABD) kullanılıyor. Bu, geçici bir çözüm. TUSAŞ ile TEI (TUSAŞ Motor Sanayi) ve TRMotor iş birliğiyle yerli bir turbofan motoru geliştirilmesi süreci devam ediyor. Ama o motorun 2030’lara doğru hazır olması bekleniyor.

 

Bazı kritik alt sistemlerde (örneğin fırlatma koltuğu, belirli sensörler, elektronik harp bileşenleri) hâlâ yabancı tedarik var. Ancak ASELSAN, HAVELSAN gibi firmalar tarafından bunların yerli muadilleri üretiliyor.

 

KAAN, Türkiye’de montaj hattı kurularak TUSAŞ tesislerinde üretiliyor. Yani 'dışarıdan getirilip sadece birleştirilen’ bir proje değil; ama %100 yerli de değil. Motor ve birkaç kritik alt bileşen şimdilik yabancı.

 

KAAN yerli bir tasarım ve üretim projesi, fakat motor ve bazı alt bileşenlerde yabancı parça kullanıyor. Zamanla motor dâhil tüm kritik parçaların yerelleştirilmesi hedefleniyor."

 

KAAN’da yerli/yabancı oranları hakkında şunlar söyleniyor:

 

"Tasarım ve mühendislik: %100 yerli. Tüm aerodinamik tasarım, gövde planı, dijital ikiz, uçuş kontrol yazılımları TUSAŞ tarafından geliştirildi.

 

Gövde ve malzemeler: %85-90 yerli. Kompozit malzemeler büyük oranda Türkiye’de üretiliyor. Ancak bazı yüksek dayanımlı özel alaşım ve titanyum parçalar yurt dışından temin ediliyor.

 

Motor: %0 yerli. Kullanılan General Electric F110 motoru tamamen ABD menşeli. Yerli motor (TEI & TRMotor) geliştirme sürecinde, ama en erken 2030’larda hazır olacak.

 

Aviyonik ve yazılım: %80-85 yerli. Görev bilgisayarı, kokpit ekranları, yazılım altyapısı HAVELSAN & ASELSAN tarafından geliştirildi. Bazı kritik çipler, işlemciler ve elektronik kartlar hâlâ dışa bağımlı. Radar ve sensörler-%75-80 yerli. ASELSAN tarafından geliştirilen AESA radar ve elektronik harp sistemleri büyük oranda yerli. Ama radarın çekirdek bileşenlerinde kullanılan bazı yarı iletken malzemeler ithal.

 

Silah entegrasyonu: %90 yerli. TÜBİTAK-SAGE ve Roketsan üretimi mühimmatların (SOM, Gökdoğan, Bozdoğan vb.) entegrasyonu tamamen yerli. Yabancı mühimmat uyumu için NATO standardı arayüzler bulunuyor.

 

Eğitim ve simülasyon sistemleri: %100 yerli. HAVELSAN simülatörleri ve eğitim altyapısı tamamen Türkiye’de geliştirildi.

 

Genel yerlilik oranı: %60-65. Seri üretime geçildiğinde bu oranın %80’in üzerine çıkması hedefleniyor. Motor yerli olduğunda bu oran %90’lara ulaşabilir."

 

Görülüyor ki KAAN ciddi oranda yerli. Motorunun Türkiye’de üretilmesiyle iyice yerli olacak. Muhalefet, buna sevinmesi gerekirken, projeyi âdeta yerle bir etme peşinde.

 

Bunu yaparken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı itibarsızlaştırma gayretleri de ayrıca dikkat çekmekte.

 

ABD’den Türkiye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını istediği, motor lisansı meselesi çözülmezse alternatif çözümlere bakılacağını ifade ettiği için Fidan’ı eleştirmek, “İşini niye yaptın?” demekle eş değerdir.

 

Çünkü, kendisinin de ifade ettiği gibi bu Sayın Bakan’ın vazifesidir.

 

Bu zaviyeden bakınca, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Türkiye Cumhuriyeti devletini dünyada temsil eden Dışişleri Bakanı Fidan’ı sürekli hedefine koyması üzerinde hayli düşünmemiz gereken bir meseledir.

 

CHP’nin iktidar partisinde eleştirebileceği pek çok siyasi figür varken, iç siyasi çekişmelerden hayli uzakta olan, bugün Gazze gibi pek çok hayati meselede önemli rol üstlenen ‘devlet adamı’ Fidan’a neden ve kimlerin adına sürekli saldırmaktadır?

 

Kimi muhalif isimlerin de dikkat çektiği şekilde, Özgür Özel’i kim ya da kimler kullanmaktadır?

 

İktidara muhalefet etmek adına Türkiye’ye muhalefet etmek, hatta düşmanlık yapmak, ne yazık ki Türkiye’de hiç ortadan kalkmayan bir durum. Bana göre bu zihniyet ve onun eseri olan davranış kodları demokrasimizin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri.

 

 

 

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.