Türkiye'nin en güzel yeri neresi?

A -
A +
Geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy'un basın toplantısındaydım. Turizmde de yıldızı her geçen gün daha çok parlayan ülkemizin tanıtımının Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) merkezinde yapıldığını anlattı Bakan Ersoy. Yapılan tanıtım ve pandemide seyahat iştahı artan turist kitlesi sayesinde yeni hedefi; turist sayısında 47 milyon, turizm gelirinde 37 milyar dolar olarak açıkladı Bakan Ersoy... Bir önceki hedef, 42 milyon turist, 35 milyar dolar gelir şeklindeydi. Bakan Ersoy, yıl sonu gelmeden hedefin yeniden yukarı doğru güncellenebileceğine dair ümidini de paylaştı.
 
Turizm hızlı yaşayan, canlı bir sistem. Dünyanın her bölgesinde tanınır olmak, herhangi bir yerde problem çıktığında hızlıca yeni pazarlara yoğunlaşmayı gerektiriyor. Turizm sektörü de oteliyle, yeme-içme sektörüyle, su sporlarıyla, kültür ve sanatıyla TGA bünyesinde bir araya gelmiş, işte tam da bunu yapıyor. Bu yıl, ülkemizi tanıtmak üzere çekilen reklam filmleri tam 300 ülkenin çeşitli kanallarında gösterilecek. Bu filmler 2019'da, yani sektörün rekorlar kırdığı yılda sadece 58 ülkede gösterilmiş. Bu gösterimlerde dünyaca ünlü haber kanalları kullanılıyor. Malum haber kanalları yüksek harcama potansiyeline sahip kitle tarafından seyrediliyor. Yine aynı şekilde bu şahane filmler dijitalde 200 ülkede yer alarak 21,6 milyar gösterime ulaşacak. Evet, tam 21,6 milyar defa hedef kitlenin karşısına çıkacak, tıklanacak... Bu rakamın 2019'da 7,9 milyar olduğunu da hatırlatayım.
 
Turizm Bakanımız Ersoy rakamları verirken, ülkemizin 81 ilindeki binlerce tarihî ve turistik bölgeyi, deniz-kum-güneş üçgenini, din, tarih, kültür çalışmalarını anlatırken çekilen reklam filmlerini de izletti. Her yeni filmde "İşte en güzeli bu" demekten kendimi alamadım. Bir bakıyorsunuz Güneydoğu'nun 'Tarihin Sıfır Noktası' olarak bilinen, Mısır Piramitleri'nden ve İngiltere'deki Stonehenge Anıtı'ndan 7 bin 500 yıl öncesine dayanan, 7 yıldır UNESCO (Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim, Kültür Örgütü) Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Göbeklitepe karşımızda... Ardından en güzel sahillerimiz, koylarımız... Ölüdeniz, Adrasan, Bodrum... Bir başkasında dinî merkezler, ardından dünyaca ünlü lezzetlerimiz, yamaç paraşütü alanlarıyla eşsiz fırsatlar... Kapadokya'nın büyülü görüntüsünü bembeyaz, pamuk gibi hissettiren, bu ismi adına nakşeden Pamukkale'nin sırası geliyor ardından...
 
Ve İstanbul... Asırlarca dünyaya hükmetmiş olan Osmanlı'nın dünyaca ünlü yönetim ve yaşam merkezi Topkapı Sarayı... Sultanahmet ve camilerimiz... Kızkulesi... Dünyada eşi benzeri olmayan, Allah'ın bize büyük lütfu Boğaziçi ve üzerindeki üç gerdanlığı, şehrin yeni simgelerinden olan ve üzerinde eşsiz bayrağımız dalgalanan Çamlıca Kulesi... Yerebatan Sarnıcı... Mimar Sinan'ın sırrı tam çözülemeyen, benzeri dahi yapılamayan köprüleri, camileri, sarnıçları...
 
O kadar çok ve o kadar benzersiz güzelliğimiz, değerimiz var ki "ülkemizin en güzel yeri neresi” sorusunun cevabı olarak asla tek bir yer söyleyemiyorsunuz... Birini söyleseniz, diğeri karşıdan “Ya ben, ya ben” diye bakıyor gibi hissediyorsunuz. Bir de tanıtım çalışmaları kapsamında uygulamada olan 'Go Türkiye' uygulaması var ki, ülkemizi her izlediğimde yeniden tanıyorum âdeta. Eminim dünyanın birçok ülkesindeki milyonlar da birçoğunu ilk kez görüyor, hayran oluyor...
 
Fakat yıldızların yıldızı da bizde ve onun adı da İstanbul"Dünya bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu" dedirten, bunu fazlasıyla hak eden İstanbul yıldızımız... Ve tanıtım da ona göre yapılıyor; son 40 yılda yapılan tanıtımdan daha fazlasıyla...
 
Kanuna uyan mı haklı
yasağı çiğneyen mi?
 
Bugünlerde yine baş ağrımız olmaya aday olan Covid, bütün dünyayı yeniden şekillendirdi. Ne yasaklar, kurallar geldi gitti hayatımıza bir düşündüm de... Sokağa çıkamadık, hayatı eğlencesiyle, çalışmasıyla, her şeyiyle eve sığdırdık. Evden çalıştık, evde spor yaptık, evde sosyalleştik. Yasaklar birbirini izledi. Hastalık biraz nefes aldırdı, azıcık rahatladık, yasaklar gevşetildi, sonra birer birer ortadan kalktı ama kalanlar da vardı. Uzun süre halı sahalar yasak olarak kaldı, güldürü programlarına bile konu oldu ama o da bitti sonunda. Fakat bu aralar turizm sektöründeki yeme-içme alan temsilcilerinin yasakla bir imtihanı daha var: Nargile... Ülkemizde yıllarca kahve kültürünün yanında tanıtımı yapılan, son dönemde Orta Doğu'dan turistlerin ve ülkemizde yine Orta Doğu kökenli göçmenlerin artışıyla kafelerin vazgeçilmezlerinden olan Nargile... Pandemide bu da yasaktı. Ancak özellikle turizm merkezlerimizde taleple birlikte yasak çiğnenmeye başladı. Birçok kafeterya ya da turizm işletmesi yasağa rağmen nargile kullandırmaya devam ediyor. Denetim hâlinde de küçük cezalara razı oluyor. Öte yandan yasağa harfiyen uyan işletmeler 'nargile yasak' dediği için çok sayıda müşteri kaybına uğruyor. Şimdi sormak gerekiyor: Yasağa uymak mı, çiğnemek mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.