Enflasyon büyük oranda tüketici davranışlarıyla ilgili. Aslolan arz ve talep dengesi ve bu denge ekonominin de iki temel bileşeni tabii. Bu denge, 'dezenflasyon' sürecinde ekonomi yönetimlerinin kullandığı araçlarla sağlanmaya çalışılıyor; sadece yüksek faizle değil. Talebi azaltmayı amaçlayan yüksek faiz uygulaması sürerken, arzın artması için çalışmalar sürüyor, devlet teşvikleri bunun için var ama maalesef yüksek enflasyon beklentisindeki katılık sürdüğünden, tüketiciler bir gelir artışında ya da borçlanma maliyetlerinde küçük bir gerileme olduğunda harcamaya yöneliyor.
Yani, tüketici harcamalarındaki direnç, enflasyonun ana itici güçlerinden biri olarak etkin rol oynamaya devam ediyor. Pandemi sonrası başlayan 'intikam harcaması' furyası vardı, hatırlayacaksınız... İnsanlar yaklaşık 1,5 yıl boyunca eve kapanmış, gıda ve temizlik maddesi dışında hiçbir şey almamış, pandemiden çıkışın nasıl ve ne zaman olacağını bilmeden, karanlık bir gelecek korkusuyla tasarrufa yönelmişti. Sonra durum yönetilebilir hâle gelince ev güzelleştirmeye, geliri izin verenler, kalabalıklardan uzak kalabilmek için otomobil almaya yöneldi, ikinci el otomobil fiyatı sıfırı geçti, sıfır için hava paraları ödendi. Tuhaf bir dönemdi.
Bir süre ekonomi yönetimi arzı artırmak, ihracatı desteklemek amacıyla düşük faiz politikasını da uyguladı, piyasayı sıkı denetimde tuttu ama sübvansiyonlu krediler yatırım yerine yine tüketime yönelince enflasyonun dizginleri kaçtı. Yüksek faiz politikası bu aşamada devreye girdi. Yüksek faiz harcamaları bir süreliğine talebi ertelemeye zemin hazırlasa da sonunda özellikle yüksek gelirli kesimin yüksek faizle elde edilen gelirleri yeniden harcamaya yöneldi ve enflasyonu körüklemeye devam ediyor.
Ticari kredi faizleri yüzde 58,5 seviyelerinde olmasına rağmen kredi büyümesi durmuyor. Konut ve otomobil alımlarındaki artış hız kesse de devam ediyor. Hatta konut kredisi faizlerinde 0,1-0,4 puanlık düşüşler bile talebi harekete geçiren bir etken olabiliyor. Çünkü ihtiyaç var, ertelenmiş talep var. Hem de konut fiyatlarının yüzde 68,6 artmasına rağmen... Sadece konut değil, otomobilde de ek vergilere rağmen 'fiyat yine artacak' beklentisiyle hareket eden tüketicinin talebi durmuyor.
Evet, beklenti yüksek... Hafta içinde hane halkının, dün de piyasa katılımcılarının enflasyon beklentisi açıklandı. Piyasa katılımcıları, okul harcamaları ve kışlık hazırlıkların da etkisiyle eylül ayı enflasyonunun yüzde 2,6 civarında, yıl sonunda ise yüzde 32,5 olarak gerçekleşmesini bekliyor. Uluslararası kuruluşlardan BBVA Researc, yüzde 29-30 aralığında, Goldman Sachs ise yüzde 29,5-31,5 aralığında enflasyon tahmini açıkladı. Ilımlı da olsa yüksek beklenen enflasyon sebebiyle Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin yavaşlayacağını öngören uluslararası kuruluşlar, gelecek yıl ise yüzde 19 ile yüzde 21 arasında enflasyon tahmini yapıyor. Reel sektör var bir de. Yani ürettiği ürünün fiyatlamasını yapanların enflasyon beklentisinde de düşüş biraz yavaş; yüzde 36,5 civarında. Tabii bu arada Dünya Bankası, IMF, OECD gibi kuruluşlar başta olmak üzere yatırım bankalarının Türkiye için büyüme tahminlerinin yukarı doğru revize edilerek yüzde 3,5'i aştığını söylemeliyim. Bunda azalmayan talebin etkisi var.
Talebi azalmayan hane halkı ise çok daha fazla enflasyon bekliyor. Bırakın bu yılı, 12 ay sonrası için dahi enflasyon beklentisinin yüzde 52,99 olduğunu beyan ediyor milyonlar...
Bu tablonun altında yatan en önemli unsurlardan biri ise enflasyon psikolojisi. Vatandaşların çoğunluğu, yani yüzde 72,6'sı fiyatların artacağını düşünüyor. Bu düşünceyle de yukarıda da söylediğim gibi, "fiyat artacak, bulmuşken alayım" psikolojisiyle almaya devam ediyor. Her ev bir stok merkezi. İhtiyacın çok üzerinde yağ, şeker, bakliyat var. 2 yıl yetecek yağı, tuvalet kağıdı vs. alanlar biliyorum maalesef. Piyasa katılımcıları her ne kadar yüzde 29 enflasyon hedeflese, Merkez Bankası bu civarda hedef belirlese de, hane halkının "fiyat artacak" beklentisi yerini "fiyatlar daha fazla artmayacak" şekline dönüşürse kalıcı düşüşü ve tek haneyi o zaman göreceğiz. Yani enflasyonu da psikolojimiz yönlendirecek. Hatırlayın, yüzde 5-7 yıllık enflasyon yıllarını. Uzak değil. 2009-2016 arası... Yıllık sadece yüzde 5 ila 7 arasında enflasyon... Şu anda ihtiyacımız, enflasyon psikolojisinin iyi yönetilmesi ve talebi dengeleyecek yeni bir program. Tabii kamuda tasarrufu göz ardı etmeden...
Canan Eraslan'ın önceki yazıları...