Malum herkes koronavirüs yüzünden evde olunca alışkanlıklarımız da değişti. Hemen her şey sorgulanır oldu. Birçok yeni tartışma konusu açıldı.
Olağanüstü dönemlerde kapitalizmin şartları da değişir. 2008 finans krizinde de devletler bankalara ortak olmuştu. O zaman da sosyalizm çığlıkları atan olmuştu. Şimdi de liberalizm bitti diyenler başladı. Devlet özel hastanelerin hepsine el koysun diyenler var. Her şeyi kamulaştıralım önerisinde bulunanlar az değil. Bu tartışma daha sürer ama aşı bulundu mu kimse kamulaştırmadan bahsetmez.
Instagramda canlı söyleşiler arttı. Herkes birbirleriyle söyleşi yapıyor. Can sıkıntısının doğurduğu bu aktive de belli zaman sonra kabak tadı verecektir.
"Hayat eve sığar" diyoruz. Doğru. Hasta olmaktansa evde kalmak iyidir. Ama belli zaman sonra ev insanı basmaya başlıyor. Bir hava alayım diyorsun, gidecek yer yok. Hele kapalı yer fobisi olanlar için ev belli zaman sonra sıkıntı olabilir.
Anahaber sunucuları kamu spotu gibi konuşmaya devam ediyorlar. Önceden de yapıyorlardı ama şimdi daha da arttı. Haber sunsanız daha iyi değil mi? Saman alevi etkisindeki konuşmaların kime ne faydası var acaba?
Dar gelirliler ne olacak? Ay sonu kirası, kredi kartı ödemesi olan insanlara bir şey yapılmaz mi? Bankalar üç dört ay tahsilat yapmasa ölürler mi? Kredi kartı ödemelerini bari öteleyin.
31 Mart’ta çekleri olanlar var. Çekler de üç dört ay ertelense nasıl olur? İnsanlar rahatlar. Küçük esnaf nefes alır.
Telefon operatörleri hâlâ tahsilata devam ediyor. Fatura ödemeyenlerin hatları kesiliyor.
Sonra o hattı açmak için de ayrıca para alınıyor. Yazık değil mi?
Her şey gelir geçer. Zor zamanlarda kimin nasıl tavır takındığı asla unutulmaz.

CEM KÜÇÜK'ÜN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Aşı olmadan geçmez