Mezarlık bürokrasisi

A -
A +
Başbakan Yıldırım "Bürokrasi tuş oluyor" dedi, sekiz gazeteye başlık verdi.
Doğrudur, teknolojinin nimetlerinden mütevellit 'bugün git yarın gel' devri birçok sahada bitti. Ne var ki devlet-i kırtasiyeciliği alt etmek öyle kolay değil.
Geçenlerde bir grup gazeteci arkadaşla Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in konuğu olduk.
Bir örnekle meseleyi özetledi.
Kuzguncuk Üsküdar’ın sahil mahallelerinden biri.
Birkaç yüzyıl önce Musevi köyü idi.
Avrupa Musevileri tarafından "Kutsal topraklara varmadan önceki son durak" olarak kabul edilirdi.
Tıpkı bizim Harem semti gibi.
Neyse...
Mahallede bir Musevi Mezarlığı yer alıyor.
50'li yıllarda tapusu çıkarılmış. Kayıtlara 78 dönüm diye geçmiş.
Ancak 50 dönümü mezarlık.
Geri kalan 28 dönümüne vatandaş 300 civarında konut yapmış.
Bu evlerde doğup büyüyen, torun torbaya karışıp ölenler varmış.
Bölge on yıllardır her seçimde gündeme geliyormuş.
Ahali Başkan Türkmen’e de dertlenmiş.
Mezarlık bürokrasisi
Tamam demiş Başkan, "Bunu ben halledeceğim."
İfraz için adım atılmış.
Halk Sağlığı Müdürlüğüne gidilmiş, mahalli bilirkişilere başvurulmuş, onaylar alınmış.
Dört yıl sonra "Bu sefer iş tamam" derken Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü taş koymuş.
Bürokratlar "Burası mezarlık. Mezarlığa ev yapılmaz" diyerek imzalamamış.
70 yıldır bölgede oturan halk ile kadastro arasında kalan başkan, şimdilerde cumhurbaşkanının yolunu gözlüyor.
"Bir fırsat olsa da söylesem" diyor.
Bürokratlar elini taşın altına sokmak istemiyor, 'siyasetçi bugün var, yarın yok' diye düşünüyor.
Vatandaş ise faturayı siyasetçiye kesiyor.
Ve memleketin birçok köşesinde benzer vakalar yaşanıyor.
 
Mezarlık bürokrasisi
Hürriyet’ten kim gitmez?
 
Demirörenlere satılan Doğan Medya aysberginden küçük bir parça koptu. Melis Alphan ayrıldı.
İki haftadır köşelerde "Hürriyet’ten kim gider?" totosu oynanıyor. Kimi Ahmet Hakan’a, kimi Ertuğrul Özkök’e işaret ediyor.
Ben onları değil de hiç akla gelmeyen birinin akıbetini merak ediyorum.
 
Doğan Hızlan'ın...
Neden mi?
Erol Simavi, Hürriyet’i Aydın Doğan’a satarken tek bir şart koşmuştu: Doğan Hızlan’ı göndermeyeceksin!
Yani Hızlan, Hürriyet’in demirbaşı.
 
Mezarlık bürokrasisi
Kârzeteciler ve Piarcılar!
 
Betül Mardin ve Canan Noyan'ın kurucusu olduğu, ülkemizin ilk halkla ilişkiler şirketlerinden İmage PR kapısına kilit vurdu. 22 çalışan ortada bırakıldı.
Betül Mardin'in Ayşe Arman'ın kayınvalidesi olmasından mıdır bilinmez, Hürriyet yazarları bu gidişat karşısında hiç oralı olmadı.
PR'cılık, yapılması en zor işlerden biri. Ancak İmage; Akbank, Pirelli, Tommy, Puma, Kibar Holding, Polat Holding, Four Seasons Otel, Beymen gibi büyük ve kurumsal şirketlerin ajansıydı.
Kapanmaya sebep olarak ekonomik darboğazı göstermek pek ikna edici gelmiyor. Nitekim çalışanlar, "Şirketlere dört katı fiyat çekildi. Canan Noyan kasıtlı ve kötü niyetli olarak müşterileri feshe yönlendirdi" diyor.
Elbette böyle bir netice ajansın başındakilerin bileceği bir iştir. İster açar, ister kapatır. Çalışanın hakkını yemediği sürece kimse karışamaz.
Ancak PR'cılığın ciddi ciddi sorgulanması gerekiyor. İşini doğru yapanları tenzih ederim. Ama bazıları işi çığırından çıkarmış. En basitinden PR'cıların maaşa bağladığı gazeteciler olduğunu duyuyoruz. Menfaat ilişkileri korkunç boyutta. Rezillikte başı da basın ahlâkından dem vuranlar çekiyor. Daha fazlasını söylemeyeyim...
 
Mezarlık bürokrasisi
Tarihî dizilerin tarihi
 
Hiç dikkat ettiniz mi?
4 ayrı kanalda 8 kahramanlık ve tarih dizisi yayınlanıyor.
TRT'de son altı yılda, üçü yakın dönemi ele alan 12 tarihî dizi çıktı. Bazıları dört bölümde bitti. Bazıları davalık oldu. Diriliş Ertuğrul ve Payitaht Abdülhamid iyi tuttu.
TRT'nin yeni dizilerinden 'Mehmetçik Kûtulamâre' yayınlandı, iki gün sonra Zeytin Dalı Harekâtı başladı.
Yılan hikâyesine dönen Mehmed Bir Cihan Fatihi, ilk bölümü ekrana geldikten bir gün sonra yayınlandığı Kanal D satıldı.
 
Mezarlık bürokrasisi
Maria mı desem Julia mı?
 
Ayşenur gibi mübarek bir ismi taşıyan ama zihniyeti Julia'dan Maria'dan Elizabeth'ten farksız olan kadın gazeteci, konuk olduğu programda aynen şunları söyledi:
"TV8'de Serap Paköz'ün programının kapanışına şahit oldum. ‘Allah'a emanet olun, Cumanız mübarek olsun, Rabbim sizi korusun’ diye kapattı. Cumanın kutsal bir gün olduğunu zannederek 'Hayırlı cumalar diye başlıyorlar' programa. Cuma kutsal filan değil. Bu kadar şuur kaybına uğradık artık."
Bizim şuurlanmak dediğimiz şey, Ayşenur Arslan için şuur kaybı anlamına geliyor.
Türkiye’de hatlar bu kadar keskin ve net.
Bu kadınla ve onun gibi düşünenlerle hangi gri noktada buluşup, neyi konuşacaksınız ki?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.