Artık gizleme ihtiyacı bile hissetmiyorlar

A -
A +
 
İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi psikologları bilimsel çalışmalarda kullanılmak üzere bir internet sitesi uygulaması üzenden veri topluyordu.
ABD'de kurulan İngiliz kökenli Cambridge Analytica (CA) araştırma şirketi, üniversiteye başvurarak verilerden yararlanmak istediğini bildirdi ama olumsuz cevap aldı.
Bunun üzerine CA, çalışmadan esinlenerek kendi kişilik testi uygulamasını yaptırdı.
İş ilanları yayınlayan bir internet portali ile anlaşmaya varıldı. Ankete katılan denek sayısı kısa sürede 270 bini buldu.
Ardından test Facebook'ta bütün kayıtlı kullanıcılara açık şekilde yayınlandı. CA, bir cinlik yaparak katılımcıların Facebook'taki arkadaşlarını da gizlice sürece dâhil etti ve 87 milyon kişinin verisine ulaştı!..
Cambridge Analytica bu sayede inanılmaz bir madene kavuştu. Beş kıtada yüzlerce seçim kampanyasını yürüten dünyanın en popüler araştırma şirketi oldu.
Şirket, kullanıcıların konumundan profiline, yaş, cinsiyet, eğilim ve eğitiminden ihtiyaç ve beğenilerine kadar birçok mahrem bilgisine erişebiliyordu.
Öyle ki bu muazzam veri, İngiltere'yi Brexit oylamasında Avrupa'dan koparacak, Donald Trump'a 2016 ABD Başkanlık seçimlerini kazandıracak, Trump'ın rakibi Hillary Clinton, Cambridge Analytica şirketine aracılık eden Facebook'un sahibini "diktatör" olarak nitelendirecekti. Türkiye'den de bazı siyasetçiler, seçim için CA'nın kapısını çalacaktı.
Fakat işler Mart 2018’de eski bir şirket çalışanının her şeyi itiraf etmesinden sonra değişti.
Tarihe "Cambridge Analytica Skandalı" diye geçen dijital sızıntı, dünyanın bir numaralı gündem maddesi oldu. ABD ve Avrupa ülkeleri peş peşe soruşturma açtı. CA iki ay sonra kapandı. Facebook'un değerinin beşte biri eridi. Dünya genelinde Facebook'u siliyoruz kampanyası başlatıldı. İnfial oluştu. Peki, sonra?
ABD mahkemeleri bir yıl sonra Facebook'a 5 milyar dolar ceza kestiğinde herkes skandalı unutmuş, Facebook milyonlarca yeni üye kazanmış; CA'nın yerine çoktan Data Propria isimli şirket kurulmuştu.
İşe bakın ki 2018'de CA yüzünden mağdur olduğunu söyleyen Facebook, bugün aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bazı ülkelerde WhatsApp mesajlarını kullanmak için sözleşme dayatıyor!
Dün veri açığından yararlanarak dünyanın bilgisini gizli saklı kullananlar; bugün temsilcilik bulundurmadıkları ülkelerdeki hukuk açığından istifade edip aleni şekilde veri toplamaya çalışıyor.
Bütün planların altında bilgiye sahip olma, insanları yönlendirme isteği yatıyor.
 
İBB o veriyi ne yapacak?
 
İstanbul'da normal şartlar altında her gün 8 milyon kişi yollara düşüyor. Her gün 6 milyonun üzerinde vatandaş toplu taşımayı kullanıyor.
Otobüse, vapura, metroya, metrobüse binmek için İstanbulkart gerekiyor/du. Artık kart da yeterli değil.
Yolcuların 'İstanbulkart'ını Sağlık Bakanlığı'nın HES koduyla eşleştirmesi şart. Kartını 'kişiselleştirme'yen toplu taşıma kullanamayacak.
Bunun için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin açtığı web sitesine kimlik bilgilerinizi girerek kartınızı aktif hâle getiriyorsunuz...
Buraya kadar her şey normal. Normal olmayan İBB'nin yolculardan kişisel veriler için rıza istemesi...
Başvuru formunun "Açık Rıza ve SMS ile Ticari Elektronik İleti izni" başlıklı bölümde özetle "Profilleme ve analiz faaliyetleri dâhil şirketiniz tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin beğenilerim, kullanım alışkanlıklarım ve ihtiyaçlarıma göre özelleştirilerek önerilmesi ve tanıtılmasını ve üçüncü taraflar ile paylaşılmasını kabul ediyorum" şeklinde bir metin bulunuyor.
Kanunlara göre kişinin açık rızası olmadan veri toplamak suç. Yani bu maddeyi kabul etmek durumunda değilsiniz.
Fakat akıl kurcalayan sorular var.
Böyle bir metin koymaktan maksat nedir? Bilgiler niye üçüncü kişilerle paylaşılıyor ve ne için, neden analiz edilecek? Bu üçüncü kişiler kimlerdir? Basit bir İstanbulkart'ını Sağlık Bakanlığı ile etkileştirmek yetmiyor mu?
Kabul etmeliyiz ki en önemli silah; veri... Artık seçimler bile mikro hedefleme yöntemleriyle kazanılıyor. Kişisel veriler kullanılarak kolay, hızlı ve az bir maliyetle kişiye özel mesajlar hedef kitleye ulaştırılıyor.
Sosyal medya sayesinde seçim kazanmış İBB yönetimi, verinin gücünü çok iyi biliyor. Bence yukarıdaki uygulama ile de işin 'yol'unu yapıyor.
 
WhatsApp mı, Bip mi, Telegram mı?
 
Modern hayatın içindeyseniz, hele de bizim gibi medya çalışanıysanız anlık iletişim programlarından kaçışınız yok.
Bu sıralar telefonuma sürekli "...Telegram'a katıldı" mesajları alıyorum.
WhatsApp'tan kaçanlar Telegram ve Bip'e sığınıyor.
* WhatsApp'ın kullanım kolaylığı hiçbirinde yok.
* Bip'in güzel tarafı yerli olması. Onun dışında diğerlerinden farklı bir numara göremiyorsunuz. Mesajlaşma için iyi ama sosyal medya kanalı olarak deneyimlenmemiş.
* Telegram'ın hem sosyal medya hesabı hem anlık mesajlaşma özelliğinin bulunması, büyük dosya gönderilebilmesi, gönderinin daha sonra düzeltilebilmesi, mesajların daha sıcak hissedilmesi bir adım öne geçiriyor. Misal, Cumhurbaşkanı Erdoğan Telegram'da farklı bir dil kullanıyor.
Hem Bip hem Telegram'da canlı yayın seçeneğinin bulunmaması ortak eksiklik.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.