Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, bir devrin en tanınmış hukukçularındandı. Atatürkçü Düşünce Derneğinin de kurucularındandır.
Ankara'da dikkatimi çeken bir şey de arsa spekülasyonuydu. 1919 ve 1920'lerde kimsenin ev, arsa, bağ, bahçe edinme hırsına kapıldığını görmedim ve duymadım. Buna karşılık 1922 yılının sonunda, hele 13 Ekim 1923'te Ankara'nın hükûmet merkezi olmasından sonra bu kentte bir arsa edinme hırsı başladı. 1922 sonlarında bir gün Meclis'teki Kanunlar Kaleminden Fehmi Bey adında bir arkadaşımız bizim kaleme gelerek Ankara Belediye binası karşısındaki yangın yerinde büyücek bir arsanın satılık olduğunu, 20-30 arkadaş ortak olursak bunu alabileceğimizi söylemişti. Ben istemedim. Arsayı ne yapacaktım? Katılanlar olmuş, fakat gereken para toplanamadığından iş suya düşmüş. O zamanki fiyatı beş bin lira olan o arsanın bir yıl sonra elli bin liraya satıldığını Fehmi Bey gelip bize yana yakıla anlatmıştı. Aynı arsa birkaç yıl sonra Ankara Memurlar Kooperatifine beş yüz bin liraya satılmış. Kısacası, iki yıl ayrılıktan sonra Ankara'ya gelişimde, orada 1920'lerin özveri havası, savaş coşkusu ve kurtuluş amacının bir zafer gevşekliğine, bir dünyalık edinme çabasına dönüştüğünü gördüm. Benim bozkır yolculuklarında tanık olduğum Anadolu sefaletini düşünen yoktu. Bu gözlem, benim için gerçekten düş kırıcı ve çok üzücü oldu."
CHP’de genel sekreterlik makamına kim geldiyse genel başkanının kuyusunu kazmış.
Recep Peker, Mustafa Kemal'in arkasından iş çevirmiş.
Şükrü Kaya, İsmet İnönü'ye madik atmış.
Kemal Satır, Bülent Ecevit'i; Ecevit İnönü'yü sırtından bıçaklamış.
Adnan Keskin, sağ kolu olduğu Deniz Baykal'ın altını oymuş.
Önder Sav ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Baykal'a, Selin Sayek Böke'nin Kılıçdaroğlu'na yaşattıklarını biliyoruz.
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu'nun arkasından hüngür hüngür ağladıkları Kılıçdaroğlu'na neler yaptıkları herkesçe malum.
CHP'deki ayak oyunlarının sıralı tam listesini yapan Yılmaz Özdil, bu 'Brütüs’leri elma kurduna benzetti. "Elma kurdu meyvenin içinde olur. Parti içi muhalefet partinin organik, hormonsuz, pestisitsiz olduğunu gösterir" diye yazdı. İki kere pes!
İhaneti, hıyaneti, hizipçiliği demokrasi göstergesi diye satmak büyük başarı. Her ‘karakter’in yapacağı iş değil bu.
CHP İstanbul İl Başkanlığına, akçeli işler yüzünden kayyım atanmasına bir yığın itiraz geldi.
Allah aşkına hırsızın hiç mi kabahati yok?
Rüşvete, delege pazarlıklarına, oy karşılığı işe alımlara, belediyelerdeki talana da bir şey söylemeyecek misiniz?
İngiltere geçen hafta ilginç bir ‘skandalla’ sarsıldı. Başbakan Yardımcısı Angela Rayner’ın ikinci evini satın alırken 40 bin sterlin vergi ödemediği ortaya çıktı. Konu günlerce manşetlere taşındı. Hatasını kabul eden İngiliz Bakan istifa etti. Yatalak engelli oğluna aldıkları ev sebebiyle karışıklık yaşandığını kasıtlı yapmadığını söyledi. Neticede bir sonraki başbakan gözüyle bakılan Kızıl Kraliçe siyasetten silindi.
İnsan okuyunca imreniyor. Bizde vergi kaçırma neredeyse suçtan bile sayılmıyor. Vergi yüzsüzleri devlet eliyle afişe ediliyor ama umurlarında bile olmuyor. Bırakın istifayı, iş adamlarına baskı yapan, katakulli ile milletin villalarına çöken, rüşvetle para kuleleri diken kahraman ilan ediliyor!
Fatih Selek'in önceki yazıları...