Vize meselesinde kötü kokular...

A -
A +

Pakistan ile savaşında ağır kayıplar veren Hindistan, Türkiye'yi suçlamış, Hint firmaları Türk şirketlerini ambargo yarışına tutuşmuştu. Ülkede birçok havalimanının yer hizmetlerini işleten Çelebi Holding'in izinleri 'ulusal güvenlik gerekçesiyle' iptal edilmişti. Konuyu yargıya taşıyan Çelebi, olumlu cevap alamadı. Yüksek mahkemeden de benzer karar çıkması şaşırtıcı olmaz. Hintliler, Türk şirketlerinin üzerini yok yere çizerken, Türkiye'de tersine bir gelişme yaşandı. T24'ten Barçın Yinanç'ın yazdığına göre, Türkiye'nin en büyük vize şirketlerinden biri olan IDATA, Hintlilere satılmış. Rekabet Kurumu da satışı onaylamış. Almanya ve İtalya'ya bakan IDATA'nın el değiştirmesi verilerimizin başka ülkelerin eline geçebileceği anlamına gelir mi? Hint kafasına göre bakılırsa elbette. Vsf Global'in kurucusu da Hintli. Schengen vize başvurularını büyük çoğunlukla bu firma alıyor.
Konuya dair bilgi sahibi olabileceği düşüncesiyle uzun yıllardır yurt dışı eğitim danışmanlığı hizmeti veren bir dostumu aradım. O başka korkunç bir tablodan bahsetti!
Malum, Türkiye Avrupa ülkeleriyle vize problemi yaşıyor. Bırakın sıradan vatandaşı birçok ünlü sanatçı ve iş adamı vize talebinin reddedilmesi ile gündeme geldi.
İş karaborsaya düşmüş. Dostum, vize meselesinin mafyalaştığını söyledi. Bazı 'organize' yapılar, özel yazılımla vatandaştan evvel randevu kapıyor, bundan kazanç sağlıyormuş. Garanti vererek de bunun aleni olarak reklamını yapıyorlarmış. 'Eskiden bir haftada randevu alınıyordu. Pandemiden sonra düzen bozuldu. İş çığırından çıktı, belli firmalarda toplandı. Fiyatları onlar belirliyor. Bırakın vize almayı, vizenin randevuları satılıyor. Parayı basan randevuyu ve vizeyi alıyor. Bir arkadaşımın 150 dosyası vardı. VIP hizmet adı altında vize başına 3200 lira ödedi, kısa sürede randevu aldı. Bir de insanların umutlarıyla oynayan, dolandıranlar var. Onları ayrı bir dert' dedi. Anlattığına göre; normal yollarda vize randevusu almak mümkün değilmiş. Bulgaristan, Polonya, İtalya, Macaristan, İspanya, Yunanistan gibi ülkelere vize başvuru merkezlerinde bazı 'bozuk' kişiler rüşvet çarkı kurmuş. Almanya, aracıları kaldırmış. 3-4 ay sonrasına gün veriyormuş ama... Anlayacağınız vize meselesi kangrene dönmüş durumda. İçi sizi dışı bizi yakıyor. Nereden tutsan elde kalıyor!..


Ahmet Çakar'ın tespiti, Murat Yetkin'in hatası


Spor yorumcusu Ahmet Çakar "Türk halkına söylüyorum. Bizler, sanatçılar, futbolcular, kulüp başkanları, bazı siyasetçiler dâhil adam falan değiliz. Bizler normal sade vatandaştan çok daha yavşağız. Çok daha sahtekârız" dedi.
Bu, Türk yayın tarihinin gelmiş geçmiş en iyi öz eleştirisi idi. Ne var ki Çakar, ertesi gün bu sözleri sarf ettiği Btv isimli YouTube kanalından sahibinin isteği üzerine kovulduğunu duyurdu.
Sonra Murat Yetkin, tartışmadan ilham alarak yurt dışı merkezli Btv kanalının casusluk filmlerini aratmayan bir hikâyesinin olduğunu yazdı. Fakat yazı elinde patladı. Yetkin düzeltme yapınca öğrendik ki kanalın sahibi bir Türk girişimciymiş. Yani isim benzerliği çıktı. Öyle ya, Balkanlarda yayın yapan bir televizyon kanalı Türkiye'de YouTube hesabı açacak, 260 binden fazla takipçiye ulaşacak, RTÜK'ün ve kimsenin haberi olmayacak. Mümkün mü? Neyse... Konu, Ahmet Çakar'ın eleştirisi, Yetkin'in fahiş hatası kadar önem taşıyan bir özellik daha taşıyor. O da şu: Bir YouTube patronu ünlü bir ismi kovdu. Bu, medyanın nasıl dönüştüğünün çarpıcı bir örneğidir...


Kepazelik


Kemal Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı'nın ardından bu sefer Uğur Dündar ile kavgaya tutuştu.
Kılıçdaroğlu, Dündar için "Gözünü kötülük bürümüş, ıslah olmaz muhterisin kepazeliği" dedi.
Dündar da "Benim için kepaze demiş. Haklı. Yıllarca böyle birini desteklemiş olmam kepazelikmiş" cevabını verdi.
Bu sözler yıllarca kendini "tarafsız ve objektif gazeteci" diye pazarlayan kişinin öyle olmadığının kendi ağzından itirafıdır.
Kepazelik, gazetecinin bir genel başkana siyasi ayar vermeye kalkmasıdır!..


Yüzsüzler çağı!


Katakulli ile yatay geçiş yapıp haksızlıkla diploma sahibi olan politikacı, sahte diploması ayyuka çıkan düzenbazları eleştiriyor. Siyasette mafya düzeni kurmuş, siyasetin mafyalaşmasından şikâyet ediyor.
Beş dönemdir milletvekilliği yapan şahıs, parti değiştiren belediye başkanına "Kimseyi bir görevde uzun süre tutmamak gerekiyor" diye kızıyor.
Yüksek takipçili sosyal medya fenomenlerinin hesaplarının kapatılmasına bir başka yüksek takipçili trol fenomen "Tüm trollere örnek olsun hepinizin bir kullanım süresi olduğunu unutmayın" diye atar yapıyor.
Nasıl bir yüzsüzlük ve kendini bilmezlik dönemine denk geldik arkadaş! Hırsız hırsızlıktan, arsız arsızlıktan, yolsuz yolsuzluktan, trol trollükten, yandaş yandaşlıktan dertli!..

 

 

 

Fatih Selek'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.