Dinle
Kaydet
Türkiye Gazetesi
Medya bağırsaklarını ne zaman temizleyecek?
0:00 0:00
1x
a- | +A

Hekimler hastalarına öncelikle temiz hava ve bol su tavsiye eder; "Evinizi sık sık havalandırın" der. Oksijensiz odalarda ölü bakteriler birikir, koku oluşur. Bu ortamlar insanı hasta eder.

Sağlıklı toplumlarda medya temiz bilgi aktararak oksijen görevi yapar. Kamuoyunun bilincini açar.

Peki ya, medya kirlendiyse? Maalesef Türkiye'de tuzun koktuğu noktadayız.

Son iki haftada 'maruz kaldığımız' haberler medyanın ne kadar vahim bir duruma düştüğünü gösteriyor.

Kimi besleme gazetecilerin siyasetçilerle akçeli ilişkileri ayyuka çıkmıştı. Bazı iş adamlarının medyayı kara para aklama aracına dönüştürdüğü de deşifre olmuştu. Sonuncu operasyon geçen hafta yapıldı. GAİN grubuna bahis ve kara para aklama suçundan baskın düzenlendi ve kayyım atandı.

Kimi televizyon yöneticilerinin ve spikerlerin karıştığı öne sürülen uyuşturucu partileri ve taciz iddiaları çok düşündürücü. Vahimi bunun buz dağının görünen yüzü olması.

Skandala bir spor kulübü başkanının da adı karıştı. İşin bir ucu da Ankara'da medyaya etki eden çok önemli kamu kurumlarına uzanıyor.

Eski milletvekili gazeteci Şamil Tayyar çarpık ilişkilerden örnekler verdikten sonra şöyle dedi: "Üzülerek ifade ediyorum, kimileri Külliye programına ödül olarak yazılıyor. Bu ilişkilere göre ekranlar paylaştırılıyor, konuklar belirleniyor, politikalar şekillendiriliyor. Gözaltındaki varlıklı isimlerle ekipteki hukukçular üzerinden bağlantı kurularak milyon dolarlık anlaşmalar yapılıyor. Hem yerel hem merkezî iktidarla eş zamanlı flört ediliyor."

Türkiye, kariyerin liyakat değil etek boylarıyla ölçüldüğü bu süfli düzenden kurtulmadıkça ve sepetteki çürük elmalar ayıklanmadıkça Ay'a çıksa boş!

'Ahlak gurusu'na bak!

Gazeteci Levent Gültekin gözaltına alındı. Ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Gültekin "doğrucu" görünmeye çalışan hem iktidara hem muhalefete icabında verip veriştiren biri.

Rasim Ozan Kütahyalı, Levent Gültekin hakkında çarpıcı bir paylaşım yaptı. Aynen aktarıyorum:

"TMSF döneminde CİNE5 yönetiminde yaptığı barter yolsuzluklarıyla ciddi bir kara para elde etti. Bugünkü TMSF idaresi bu yolsuzlukları iyi biliyor. Sonra bu yolsuzluk parası ile İlbaklar ile ortak oldu. ML Yapı’da Mustafa İlbak ve Levent Gültekin ticari ortaktı. Maltepe’deki ikiz kule şeklindeki Newada Residence’in müteahhidi Levent Gültekin’dir. Dönemin İBB ve Maltepe Belediyesi’ni 'ayarlayıp' o bölgedeki tüm binalardan çok daha yüksek bir yapıya göz yumulmasını sağlayan Levent’tir. Açıkça bir imar yolsuzluğuna imza atıldı. Bunu çok detaylı biliyorum. Ben bir iddia ortaya koymuyorum. Bizzat yaşadığım, gördüğüm ve maalesef parçası olduğum rezaleti itiraf ediyorum. Ben de bu Levent Gültekin’den yani Newada Residence’den iki tane daire satın aldım. Evet, itiraf ediyorum. Çok uygun fiyata sattı bana bu Levent. Levent Gültekin’in yaptığı bu kepazelikleri bilen birçok gazeteciye de Newada Residence’dan bu şekilde ev sattı. Gültekin, bu gazetecilere âdeta 'sus payı' olarak, rüşvet kabilinden uygun fiyata sattı. Eğer Levent Gültekin, dürüstçe geçmişindeki bu pislikleri itiraf etmezse, muhalif insanlarımızı kandırmaya, aldatmaya, yalan söylemeye devam ederse bu isimleri de açıklarım!.."

Ağzım açık kaldı. Ekranda "ahlak gurusu" geçinip arkada acayip işler çevirmek... Bu nasıl bir şey!

Kardeş hâkim!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kayyım atanmasının ardından Esenyurt Belediyesini sıkıştırmak için 300 milyon lira otopark ücreti talep ettiğini, konunun davalık olduğunu, dosyanın İstanbul 9. İdare Mahkemesine gittiğini, mahkeme başkanının Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın abisi olduğunu ve o hâkimin kayyımı Anayasa Mahkemesine taşıdığını geçen ay yazmıştım. Hâkimin yeri değiştirildi. Pasif bir göreve çekildi. Demek ki illa birilerinin garabete dikkat çekmesi gerekiyormuş!

Bu kaçıncı yalan?

Sözcü Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, 90'lı yılların faili meçhul cinayetleriyle anılan "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın kendisini aradığını iddia etti. Gazetesi manşet yaptı. Arayanın adam öldürmeden cezaevinde yatan C.A. olduğu ortaya çıktı. Aynı Öztürk, terör elebaşı Öcalan'ın Güneydoğu'da elde edilen barajlardan pay istediğini yazdı, o da boş çıktı.

Bunlar bu hafta patlayan yalanlar. Daha ötesi var.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun partiye butlan atanırsa yatak sereceğini öne sürdü, üfürme çıktı.

"Atatürk, askerlerin kurs yönergesinden çıkarıldı" diye yazdı, yalan çıktı.

Atatürk'ün "Filistin’e el sürülemez" dediğini yazdı, öyle bir beyanatın olmadığı belirlendi.

Disiplinsizlik sebebiyle TSK'dan ihraç edilen eski teğmen Ebru Eroğlu hakkında kitabında gerçek olmayan bilgiler koyduğu tespit edildi.

15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra Adil Öksüz'ün havalimanı havalimanı gezdiğini yazdı, isim benzerliği çıktı!..

Fatih Selek'in önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR