Dinle
Kaydet
Türkiye Gazetesi
"Hiç utanmıyor musunuz be kardeşim!"
0:00 0:00
1x
a- | +A

Meclis'te CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, bazı AK Partililerin çocuklarının sınavsız, mülakatsız kamuda işe alındığı iddiasında bulunarak "Hiç utanmıyor musunuz be kardeşim?" diye bağırdı.
Sonra da "İnsanların ahlakla çalışacağı, liyakatle iş bulacağı ve Türkiye'nin adalet düzenine kavuşacağı bir dönem gelecek. Bunu hep beraber kuracağız" dedi.
İnsan gerçekten hayret ediyor!
Sanırsın belediyeleri akraba çiftliğine çeviren, ballı koltukların eşlere, evlatlara, yeğenlere, hısımlara, kuzenlere üleştiren kendileri değil.
Günaydın Bey, fütursuzca kadrolaşmanın dibine vurduklarını, bu yüzden Şişli gibi bazı belediyelerde gelirin yüzde 80'inin personel maaşlarına gittiğini bilmesek kandıracak!..
Veli Ağbaba'ların İzmir'deki, Bülent Tezcan'ların Aydın'daki belediye kadrolarını yakınlarıyla nasıl parsellediğini bilmeyen kalmadı. Grev döneminde hepsi dökülüp saçıldı.
İnsanda biraz utanma olur!
Ya yakın geçmişte kaseti çıkan CHP'li bir siyasetçinin zırt pırt çıkışlarına ne demeli? Arınmanın semtinden geçmemiş beyefendi Türk futbolunun arınmaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Bir de "Ucu nereye giderse gitsin çıkarın" diyerek "duyarlılık" serdetti! Aynı gün bu siyasetçinin gelininin oğlundan boşanmak için 3 milyon 150 bin TL nafaka ve 1,5 milyar TL tazminat istediği yönünde haberler çıktı. Paraya bak paraya!.. Adamların geçmişine bak; kırk yıl öncesi kapıcılık...
Torpille kızını Meclis'e sokan politikacı, "evlenmeyene iş vermeyeceğiz" diye vaatte bulundu.

Amacım CHP'nin ikiyüzlülüğünü eleştirirken iktidara mensup siyasetçilerin ayıbını meşru görmek değil! AK Partili siyasetçi 'utanmıyoruz' diyerek "utanılacak" bir cevap verdi!..

Kimden gelirse gelsin, nepotizmin, kıyağın, iltimasın karşısındayız.
Maalesef Türkiye'de dediği ile yaptığı çelişen iki kesim var.
Birincisi siyaset kurumu, ikincisi medya.

İkisi de fena hâlde kokmuş durumda...

Rüşvet kapısı kapanıyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, iş yeri açma ve çalışma ruhsatına ilişkin yönetmelik değişikliğine gitti.
Buna göre, vatandaş belediyelerin yasal süre olan iki ay içinde ruhsat başvuruları sonuçlanmazsa belgesini bakanlıktan alabilecek. Belediye tarafından süresinde verilmeyen ve Bakanlıkça düzenlenecek ruhsatlarda başvuru, inceleme, süreç takibi ve ruhsat düzenlenmesinde il müdürlükleri yetkili olacak.
Cumhuriyet gazetesi "Belediyeye ortak" diye manşet atarak, yönetmelikten dolayı iktidarı eleştirdi. Oysa bakanlık ortak olmuyor, belediyeye "görevini yapmazsan devreye ben girerim" diyor.
Ruhsat işlerinde hangi dalavereler döndüğünü İBB ve Beşiktaş iddianamesinde gördük. CHP'li belediyelerin rüşvet almadan ruhsat vermediğini, karşı çıkan bazı iş adamlarının aylarca süründürüldüğünü öğrendik. Türkiye'nin anlı şanlı müteahhitlerinden nasıl milyonlarca lira alındığını da...
Onlardan biri olan Serdar Bilgili, yolsuzluktan tutuklu Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'a ruhsat karşılığı otoparkta 500 bin dolar rüşvet verdiğini itiraf etti geçen gün.
Diğerleri de iddianamede tek tek yazıyor. Mehmet Torun, Kemal Şahin, Seyfi Beyaz, Çetin Gül, Mustafa Keleş, Abdulkerim Fırat gibi onlarca mağdur iş adamı yaşadıklarını anlattı.
İBB dosyadaki 324 ayrı yerde "ruhsat" kelimesi geçiyor. Hepsi de akçeli işlere dair. Ruhsat karşılığı dairelerine çökülenler var. Manavgat’taki operasyonda, otel açmanın yolunun CHP’li belediyeye rüşvet vermekten geçtiği detaylarıyla ifşa oldu.
Yani asıl haber konusu bu: Belediyelerdeki rüşvet kapısı kapanıyor...

Nöbetler Mehmet’e maaşlar Danilo’ya

Eğitim editörümüz Mahmut Özay, haberleriyle gündeme damga vuruyor. Son olarak İstanbul Erkek Lisesindeki taciz skandalını deşifre etti. Manşete taşıdık, büyük yankı uyandırdı. Sonra İtalyan Lisesinde Türk öğretmenlere yapılan ayrımcılığa ışık tuttu. İtalyan öğretmenlere 350 bin, Türk öğretmenlere 60 bin lira maaş veriliyormuş.

Ben de biraz soruşturdum. İtalyan Lisesinde görev yapan 53 öğretmenin 20'si Türk’müş. Ders saati 50 dakikaymış. Bizimkiler itiraz etmiş, "Olmaz demişler. İtalya'da 50 dakika. Türkiye'deki gibi 40 dakika yaparsak İtalyan öğretmenler daha az maaş alır." Ne kadar adiller, kıyamam! Ama aynı adamlar Türk öğretmenleri daha fazla çalıştırıp ücretini ödemiyormuş. Üstelik nöbetleri de sadece Türklere tutturuyorlarmış. Tam sömürge kafası!

Geçen sene Fransız okulları tartışma konusu olmuş, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, hepsinin de müfredatımıza uygun çalışma mecburiyetinde olduğunu açıklamıştı. Ama İtalyan Lisesi idarecileri "kafasına" pardon "cebine" göre takılıyor...

Fatih Selek'in önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR