Dijital istihbaratın yükselişi ve mahremiyet çağının sonu

A -
A +
Doç. Dr. Ali Murat Kırık
 
Devletler, vatandaşlarını kontrol edebilmek adına sosyal medyayı kullanırken, pazarlamacılar ise ürün ve hizmetlerini sunabilmek için sosyal medya istihbaratından faydalanmakta, kişisel verileri toplamaktadır. Böylece fertler algoritmaların geliştirilmesi adına işlev görev bir nesne hâlini almaktadır.
 
İngilizce ve Fransızcada "intelligence" kelimesiyle belirtilen ve manası “akıl, zekâ” olan istihbaratın Türkçedeki karşılığı ise haber edinme, bilgi almadır. Diğer bir ifadeyle istihbarat “devlet tarafından belirlenen ihtiyaçlara karşılık olarak çeşitli kaynaklardan derlenen haber, bilgi ve dokümanların işlenmesi sonucu elde edilen ürün” anlamına gelmektedir. İstihbarat bir ülkenin milletine, mülküne veya çıkarlarına yönelik tehditler içeren ülke içinden ya da dışından toplanan bilgilerdir. İstihbarat, potansiyel tehditler ve fırsatlar konusunda uyarıda bulunan, önerilen politika seçeneklerinin muhtemel sonuçlarını değerlendiren, yabancı yetkililer hakkında bilgi sunan, güvenlik tehditleri hakkında bilgilendiren, başka yerde bulunmayan iç görüler sağlayabilmektedir.
 
İSTİHBARATIN KÖKLÜ MAZİSİ
İstihbaratın tarihçesi irdelendiğinde çok köklü bir geçmişinin var olduğu görülmektedir. İstihbaratın doğuşunda askerî maksatlar ön plana çıkar. Kaynaklar detaylı bir şekilde incelendiğinde en eski istihbarat servisinin İtalya tarafından kurulduğu göze çarpmaktadır. İtalya ile birlikte İngiltere de bu alanda öncü ülkeler arasında yer almaktadır. Zira İngiliz istihbarat servislerinin kökeni 650 yıl geriye dayanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyetinde ise Millî Emniyet Hizmeti (MAH) istihbarî amaçlarla kurulmuştur. 1965 yılında Millî Emniyet Hizmeti yerine Başbakanlık bünyesine bağlı olarak Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) kurulmuş ve her türlü güvenlik tehdidine karşı önlem almak ve ilgilileri ikaz etmek amacıyla faaliyet göstermeye başlamıştır.
 
GÜNÜMÜZDE İSTİHBARAT
İstihbaratın günümüzde siber âleme kaydığını söylemek yanlış olmayacaktır. Zira ülkeler, devletler millî sınırlarını korumak ve kendilerini geliştirmek adına sanal ortamı da aktif bir şekilde kullanmakta ve izleme faaliyetlerini gerçekleştirmektedir.
“Siber istihbarat” kavramına değinecek olursak; “dijital güvenlik tehditlerinin izlenmesi, analiz edilmesi ve karşı konulması” şeklinde tanımlanabilmektedir. Bu tür istihbarat, modern bilgi teknolojisi ile fiziki casusluk ve savunmanın âdeta bir karışımıdır. Siber istihbarat topluluğu, internet üzerinden hassas bilgileri çalmayı amaçlayan virüsler, bilgisayar korsanları ve teröristler gibi dijital tehditlere karşı güvenlik sağlamayı amaçlamaktadır.
 
İNTERNETİN DOĞUŞUNDA İSTİHBARATIN ROLÜ
Nitekim internet teknolojisinin temeli askerî istihbarata dayalıdır. ARPANET, tam anlamıyla İleri Araştırma Projeleri Ajans Ağı, internetin öncüsü olan deneysel bilgisayar ağıdır. İlk amacı, Pentagon tarafından finanse edilen araştırma kurumlarındaki bilgisayarları telefon hatları üzerinden birbirine bağlamaktı. Soğuk Savaş'ın zirvesinde, askerî komutanlar, merkezi bir çekirdeği olmayan, düşmanlar tarafından saldırıya uğrayabilecek ve yok edilebilecek hiçbir karargâhı veya üssü olmayan bir bilgisayar iletişim sistemi arıyorlardı. İşte bu problem ARPANET aracılığıyla çözülmüştür. ARPANET, savunma ve istihbarat toplulukları içinde ana akım hâline gelmiş ve internetin temellerinin atılmasına katkıda bulunmuştur.
İnternetin gelişim göstermesi ile birlikte siber istihbarata atfedilen değer her geçen gün artmaktadır. Sanal ortamdaki siber tehditler aynı anda ulusal ve iç güvenlik tehdidi ve bir karşı istihbarat sorunudur. Devlet ve devlet dışı aktörler, ekonomik ve askerî avantaj elde etmek, istikrarsızlığı körüklemek, siber uzaydaki içerik üzerindeki kontrolü artırmak ve diğer stratejik hedeflere ulaşmak için dijital teknolojileri kullanmaktadır.
 
NSA İLK SIRADA
Dijital dünyada istihbarat toplayan kurumların başında Amerikan “Ulusal Güvenlik Dairesi” gelmektedir.  Kısaca NSA olarak bilinen bu kurumun ABD’de en çok istihbarat toplayan teşkilat olduğu tahmin edilmektedir. 1952 yılında kurulan NSA, kriptoloji üzerine uzman bir teşkilattır. Yabancı ülkelerin iletişim faaliyetlerini dinlemekte, izlemekte ve takip etmektedir. Bunun için interneti aktif bir şekilde kullanmaktadır. NSA,  eski analist Edward Snowden'ın ifşaatlarıyla sıkça gündemde yer almıştır. Hatırlanacağı üzere, İngiliz The Guardian gazetesi, Amerika’nın sanal casusluk programı X-Keyscore ile ilgi çekici belgeler yayınlamıştı. Bu belgeler ışığında NSA’in internet kullanıcılarının her türlü faaliyetlerini anlık bir şekilde takip edebildikleri tespit edilmişti. Günümüzde ise PRISM bu misyonu üstlenmektedir.
 
İNTERNET İSTİHBARATININ KALBİ
NSA tarafından faaliyetleri yürütülen ve internet üzerinde veri toplama ve keşif programı olarak bilinen PRISM, internet istihbaratının kalbi durumundadır. The Guardian tarafından elde edilen gizli bir belgeye göre NSA’in, Google, Facebook, Apple ve diğer internet devlerinin sistemlerine PRISM aracılığıyla doğrudan erişim sağladığı iddia edilmektedir. Belgeye göre NSA, kullanıcıların arama geçmişi, e-Posta’ların içeriği, dosya aktarımları ve canlı sohbetler dâhil olmak üzere hemen hemen her veriyi toplayabilmektedir. Teknoloji devlerinin üst düzey yöneticilerinin çoğunluğu, PRISM konusunda hiçbir bilgilerinin olmadığı konusunda ısrar etmiş, böyle bir programa asla dâhil olmayacaklarının altını çizerek, yapılacak her türlü izlemenin bilgilerinin dışında olduğunu belirtmişlerdir.
 
BEŞ GÖZLER İTTİFAKI
Tam bu noktada UKUSA olarak da bilinen siber istihbarat ittifakı olan “Beş Gözler”e (Five Eyes) de değinmek yerinde olacaktır. “Beş Gözler” dünyanın en önemli istihbarat ittifakı olarak kabul görmektedir. İttifakta ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda yer almaktadır. “Beş Gözler” esasen soğuk savaş sırasında Sovyetler Birliği'ni izlemek ve gizli istihbaratı paylaşmak için bir mekanizma olarak geliştirilmiştir. Bu ittifakta yer alan ülkeler bütün istihbarat bilgilerini diğerleriyle paylaşarak; dinleme, toplama, edinme, analiz ve şifre çözme faaliyetlerini yürütmektedir. 70 yıldan fazla bir süredir, İngilizce konuşan beş ülkenin bir zamanlar gizli olan savaş sonrası ittifakı, global erişime sahip bir gözetim altyapısı hâlini almıştır. Hatırlanacağı üzere; NSA, ABD’nin Avrupa’daki müttefiklerini dinlemek için Danimarka’nın elektronik izleme sistemlerinden yararlandığı ortaya çıkmış ve bu olay bütün dünya genelinde büyük ses getirmişti. NSA’nın dinlediği isimler arasında Almanya Başbakanı Angela Merkel olduğu da iddia edilmişti. Amerika’nın dijital dünyayı dinleyebilmek ve bütün kullanıcıları gözetlemek adına CIA’den çok daha büyük bir ajansı gizliden gizliye kurduğu da iddia ediliyor. Elbette bu iddiaları şu an kanıtlamak son derece güç, lakin geçmişte gerçekleştirilen faaliyet bize bu iddianın gerçek olduğu noktasında çok ciddi ipuçları sunuyor.
 
NASIL DATA TOPLUYORLAR?
Ülkelerin siber istihbarat faaliyetleri sonrasında bu verilerin nasıl toplandığı sorusu da akıllara gelmektedir. Zira ülkeler istihbarat toplamak, casusluk yapmak için siber savaş tekniklerini kullanmaktadır. Sanal ortamda veri toplama faaliyetleri, hassas bilgileri taramak, toplamak ve sızdırmak için tipik olarak hedeflenen bir ağa veya bilgisayara kötü amaçlı yazılımın yüklenmesine dayanmaktadır. Dijital veri toplama araçları, hemen hemen her bilgisayar ve akıllı telefon işletim sistemi için hükûmetler ve özel girişimciler tarafından geliştirilmiştir. Bu araçların Microsoft, Apple ve Linux bilgisayarlar ile iPhone, Android, Blackberry ve Windows telefonları için mevcut olduğu bilinmektedir. Bu noktada Pegasus isimli casus yazılımını hatırlamak doğru olacaktır. Pegasus, İsrailli siber teknoloji firması NSO Group tarafından geliştirilen; iOS ve Android cep telefonlarına ve diğer cihazlara gizlice yüklenebilen casus yazılımdır.  Pegasus, SMS okuma, aramaları takip etme, şifre toplama, konum takibi yapma, hedef cihazın mikrofonuna ve kamerasına erişme ve uygulamalardan bilgi toplama gibi yeteneklere sahiptir. Le Monde gazetesi, Fas hükûmetinin Pegasus casus yazılımını kullanarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a ait akıllı telefonu gözetlediğini ileri sürmüş, öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz'in de bu sayede dinlendiği iddia edilmişti…
 
SOSYAL MEDYA NEREDE DURUYOR?
İstihbarat açısından sosyal medya da son derece önemlidir. Sosyal medya, bilindiği üzere web’in ayrılmaz bir parçasıdır. Çoğunlukla, kullanıcı tarafından oluşturulan içeriğin bulunduğu yerdir. Sosyal medya istihbaratı veya SOCMINT, sosyal medya sitelerinden toplanan istihbarata verilen genel isimdir. Bunlardan bazıları açık olabilir, herhangi bir kimlik doğrulama gerektirmeden erişilebilir ve bazıları herhangi bir bilgi alınmadan önce bir tür kimlik doğrulama gerektirebilir. İstihbarat toplama ve analizin taktik uygulamaları SOCMINT tarafından zenginleştirilmiştir ve terör saldırılarını önleme, bireyleri araştırma ve daha fazlasıyla ilgili olduğu bilinmektedir. Ama “Arap Baharı” ve esas olarak Mısır'daki ayaklanmalar, SOCMINT'in istihbarat teşkilatları için stratejik düzeyde önemini ve geleneksel istihbarat kaynaklarının ve metodolojilerinin etkisizliğini ortaya koymuştur. Bir noktada sosyal medya istihbaratının kullanımı insanların mahremiyetine bir müdahaledir ve bu sebeple uluslararası yasallık, gereklilik ve orantılılık ilkelerine uygun olmalıdır.
 
MAHREMİYETİN ORTADAN KALKIŞI
Sosyal medya istihbaratında gözetim yetenekleri oluşturan iki sektör vardır. Birisi gözetim endüstrisi, diğeri de pazarlama endüstrisidir. Her iki endüstri de hem kamu hem de özel sektör kullanıcıları için hizmetler ve yetenekler oluşturmaktadır. Devletler, vatandaşları kontrol edebilmek adına sosyal medyayı kullanırken, pazarlamacılar ise ürün ve hizmetlerini sunabilmek için sosyal medya istihbaratından faydalanmakta, böylelikle kişisel verileri toplamaktadır. Bu durum başlarda masumane gözükebilir. Ancak bu şekilde özel hayatın gizliliği de zedelenmekte, mahremiyet ortadan kalkmaktadır.
Fertler günümüzde algoritmaların geliştirilmesi adına işlev görev bir nesne hâlini almaktadır. Çerezlere verdiğimiz erişim izinleri de gizlilik ve güvenlik tehditleri oluşturabilmektedir. Ek olarak uygulamalara verdiğimiz erişim izinleri bu noktada son derece önemlidir. Birinin suç işleme ihtimalini tahmin etmek için verileri kullanan tahmine dayalı casusluk yazılımları da, sosyal medya ve mobil uygulamalardan gelen verileri kullanmaktadır.  Örnek vermek gerekirse; Çin hükûmeti, sosyal medyada yayınları ve internet aktiviteleri de dâhil olmak üzere kişisel verilere dayalı olarak Çin vatandaşlarına kredi puanları atayacak bir “sosyal kredi” sistemi geliştirmektedir. Bu da denetimin had safhada olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla birlikte; TikTok ile ilgili birtakım spekülasyonlar da mevcuttur. Uygulamanın akıllı telefonların tüm donanımı hakkında bilgiler topladığı ve geçmişte indirilen, hatta mevcutta kullanılan uygulamaları da kayıt altında tuttuğu iddia edilmektedir. Hemen hemen her ülkede buna benzer iddialar bulunmaktadır.
 
BÜYÜK BİRADER SİZİ GÖZETLİYOR
Netice itibarıyla büyük veri çağı içerisinde olduğumuzdan ötürü elde edilen her öge son derece önemli... Özellikle yabancı devletlerin topladığı istihbarî bilgilerin yarın ne amaçla, hangi şekilde kullanılacağını bilebilmek son derece güç… Toplumun hassasiyetleri istihbarat toplarken asla unutulmaması gerekmektedir. Aksi hâlde toplumun temel hak ve özgürlüklerinin ihlali söz konusu olabilecektir. Ünlü tarihçi Noah Harari geçtiğimiz yıl konuştuğu Davos Zirvesi’nde dikkat çekici açıklamalar yapmış, “İnsanı hacklemek için güçlü sistemlere ve bol miktarda veriye ihtiyacımız var” cümlesini kullanmıştır. Bu noktada istihbarat aracılığıyla elde edilen bilginin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. George Orwell’in 1984 romanında ifade ettiği ve âdeta günümüze ışık tutan “büyük birader sizi gözetliyor” olgusu sanal ortamda kendini açık bir şekilde göstermektedir. Gelecek yapay zekâ ve makine öğrenmesi üzerine kurulu olacak gibi gözüküyor. Bilgi ve veriye dayalı sonuçların üretilebilmesi adına dijital ortamın ülkeler adına son derece önemli olduğu bir gerçektir. Sanal ortamdaki istihbarat savaşlarında hangi ülke galip gelir bilinmez ama tek bir gerçek var ki bu da mahremiyet çağının sonuna geldiğimizdir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.