Osmanlının enkazında Chicagolu bir milyoner

A -
A +

Mehmet Hasan Bulut

Kendini imparatorlukları dağıtarak milletleri ‘hürriyet’e kavuşturmaya adayan Amerikan iş adamı Charles R. Crane, İstanbul’a doğru yola çıkarken karısına yazdığı mektubunda “Türkiye’yi yontmaya gidiyoruz” ifadesini kullanır.

İngiliz istihbaratçı ve devlet adamı John Buchan’ın, “Greenmantle” adında meşhur bir romanı vardır. Eser, Birinci Cihan Harbi’nde, Almanların ve Genç Türklerin İslam dünyasında İngilizlere karşı ayaklanma organize etmesini ele alır. Romanın kahramanı, Richard Hannay ve arkadaşlarıdır. Kahramanlarımız bu iddiayı tahkik etmek için Türkiye’ye giderler ve macera başlar. Hannay’ın arkadaşlarından biri de John S. Blenkiron adlı Amerikalı bir casustur. Üstelik ABD başkanlık seçimlerinde parmağı olan, zengin biridir. İşte bu karakter aslında Chicagolu milyoner Charles R. Crane’den başkası değildir!

CRANE ŞİRKETİ

Charles R. Crane, Chicagolu zengin bir iş adamının en büyük oğlu olarak 1858’de hayata gözlerini açar. Babası ölünce, soyadlarını taşıyan şirket, Charles ve kardeşlerine kalır. İki yıl sonra Charles, hisselerini en büyük kardeşine satarak şirketten elini eteğini çeker. Zira kendini imparatorlukları dağıtarak milletleri ‘hürriyet’e kavuşturmaya adamıştır!

Bir Amerikalı savaş muhabiri, Crane’ı şöyle tarif eder: “Dünyanın ezilen halklarını hürriyete kavuşturmak fikrine kafayı takmış eksantrik bir Amerikalı kapitalist… Bu kahraman, katı iş prensiplerine bağlı kalarak dünyanın her yerinde ihtilaller organize etmek için sadece devasa servetini değil, parlak Amerikan usulü iş yapma kabiliyetini de kullanan biri olarak tarif ediliyor. Bu işi biraz heyecan, biraz da kendisine verilen paranın dünya çapında insanları hürriyete kavuşturan kişi rolünü oynamak için verildiğine inandığı için yapıyor.

YOLCULUK BALKANLARDAN BAŞLADI

Crane, Osmanlı İmparatorluğu idaresindeki milletleri “hürriyete” kavuşturma çalışmalarına Balkanlardan başlar. Zira Avrupa’nın “Hasta Adam” olarak gördüğü Osmanlı İmparatorluğu hakkında, “hasta adam erken bir tabii ölüm ile ölmeli” diye düşünmektedir. 1903 yılında Bulgaristan’a varır ve dağıttığı paralarla Bulgar ihtilalini gerçekleştirmeye çalışır.

Crane, bir yandan Arnavutluk’ta da faaliyetlerde bulunur. İngiliz casus Aubrey Herbert ile birlikte Arnavut isyanı başlatmak için çaba gösterirler. Crane, burada çalışan kadın casus Edith Durham’ı finanse eder. Ayrıca Arnavut milliyetçisi Kristo Dako’yu 1911’de Arnavutluk İsyanının patladığı sırada Amerika’dan İstanbul’a getirir.

Osmanlının enkazında Chicagolu bir milyoner

Charles R. Crane, Time dergisinin kapağında (1931)

KING-CRANE KOMİSYONU

Crane İstanbul’a geldiğinde ise Robert Koleji’nin misafirhanesinde kalır. 1910’dan itibaren de Robert Koleji’nin ve Amerikan Kız Koleji’nin mütevellisi olur. Fırsat oldukça her sene gelip mezuniyet merasimlerine katılır. Bu sayede, mektepte ders veren, Amerikan Kız Koleji mezunu Halide Edib’i yakından tanıma imkânı bulur. Fakat Halide ile asıl yakınlaşması, 1919’da King-Crane Komisyonu ile gelişinde olur.

Cihan Harbi sonrası Paris’teki konferansta, mağlup devletler Almanya, Avusturya ve Türkiye’nin istikbali konuşulmaktadır. ABD Başkanı Wilson’un talebi üzerine Türkiye’ye bir komisyon gönderilmesine karar verilir. Komisyonun vazifesi, İtilaf Devletlerinin işgali altındaki Türkiye topraklarının geleceği hakkında bir rapor hazırlamaktır.

“TÜRKİYE’Yİ YONTMAYA GİDİYORUZ”

Crane, 1912 yazında kendi evinde tanıştığı New Jersey Valisi Wilson’un seçim kampanyasına en büyük desteği vermiş ve 1913’te ABD başkanı olmasını sağlamıştır. Belki de bu yüzden, Wilson’ın gönderdiği Komisyonun başına, Oberlin Koleji’nin rektörü Henry King ile birlikte Crane de seçilir. Crane, Paris’ten İstanbul’a doğru yola çıkarken seyahatlerinin maksadını karısına şöyle yazar: “Türkiye’yi yontmaya gidiyoruz…”

Komisyon, Barış Konferansı devam ederken mayıs ayı sonunda yola çıkar. Türkiye’den ayırmayı düşündükleri Suriye, Filistin, Mezopotamya, Kilikya ve Ermenistan asıl hedefleridir. 1919 Temmuz’unda İstanbul’da toplanırlar. Bu arada; Yunan ordusu İzmir’e çıkmış ve Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya gönderilmiştir. İttihatçı Genç Türkler ise Anadolu’nun her yerinde müdafaa dernekleri kurmuştur. Komisyon, bu derneklerin temsilcileri ile görüşür. Halide Edip de dernek temsilcileri ile Komisyon arasında tercümanlık yapar.

MANDA SESLERİ

Crane ve Halide Edip, komisyon daha İstanbul’a gelmeden mektuplaşmaya başlar. Halide, Anadolu’da şekillenmeye başlayan müdafaa hareketinin liderinin M. Kemal Paşa olduğunu ona yazar. Ağustos ayının başında da ona Crane’den bahseder; Millî Hareket için Amerikan yardımının çok faydası olacağını söyler.

Halide, İstanbul’daki Sultan’ın hükûmetine karşı olanları tek tek anlattığı 10 Ağustos tarihli mektubunda, Crane’e, Paşa’yı şu ifadelerle tarif eder: “Eğitimli bir adam ve çok cesur bir subay; Çanakkale’nin kahramanlarından biri. Enver’in şahsi ve siyasi düşmanı. Son beş yıldır, öyle ya da böyle, hareketin ileri gelenlerini siyasi faaliyetlerin dışında tutmaya kararlıydı. Beyanatları makul, vatanseverce ve tüm fırkaların münevverleri üzerinde iyi bir intiba bırakıyor… Liderlerin diğerleri, üç aşağı beş yukarı, ondan sonra geliyor...”

İttihatçıların müdafaa dernekleri Sivas’ta bir kongre organize etmişlerdir. Kongre reisi de M. Kemal’dir. Paşa’nın kendisi ile görüşmek istemesi üzerine Crane, Chicago Daily News gazetesinin muhabiri Louis Edgar Browne’yi Sivas’a gönderir.

Türkiye’yi idare etmenin mali yükünü ABD’ye yıkmak isteyen Britanya, Wilson’a manda teklifinde bulunur. Bunu öğrenen Sivas Kongresi azaları, bir dilekçeyi Browne’ye verirler. Milletler Cemiyeti adına ABD’nin Türkiye’yi idare etmesini isterler ve tetkiklerde bulunmak üzere bir heyet talep ederler.

Wilson, Eylül 1919’da Paris’ten döner. ABD Senatosunun manda himayesine sıcak bakmadığını bilmektedir. King-Crane Komisyonu da Türkiye’nin parçalanmasına karşıdır. Sadece Ermenistan içinse manda masraflarına değmez. Böylece manda fikri rafa kaldırılır. Bunu haber alan M. Kemal Paşa da hâlâ mandayı savunanları sert bir dille tenkit eder.

Böylece Amerikan politikası, yıllardır himaye ettiği Ermenileri kendi başlarına bırakır ve eski İttihatçılardan müteşekkil ‘Ankara’yı destekler. Komisyon, Ermeni nüfusunun azlığından dolayı Doğu Anadolu’da bir Ermenistan devletinin uygun olmayacağına karar verir. Crane’nin Ermenilere tek faydası, 1915 yılında İttihatçılar tarafından sürüldüklerinde, Near East Relief adında bir yardım cemiyeti vasıtasıyla yetim Ermeni çocuklarını Amerika’ya getirmek olur. Halide Edip de bu cemiyet için çalışmıştır.

Osmanlının enkazında Chicagolu bir milyoner

HALİDE EDİP’LE BİTMEYEN DOSTLUK

Şubat 1920’de Crane tekrar İstanbul’a gelir. Bir sonraki ay, Halide Edip, Hilal-i Ahmer’de çalışan kocası Dr. Adnan ile birlikte, yeni bir hükûmetin kurulmaya başladığı Ankara’ya geçer. Mayıs ayında Başkan Wilson, Crane’i elçi olarak Çin’e gönderir. Fakat Crane ve Halide Edip, İstanbul’daki Amerikan Elçiliği ve burada vazife yapan Amerikalı Amiral Bristol vasıtasıyla mektuplaşmaya devam ederler.

Halide’nin iki oğlu İstanbul’da kalmıştır. Crane’den onlarla alakadar olmasını rica eder. Bunun üzerine, Crane’in New York’taki ofisi, çocukları Amerika’ya getirtir ve Illinois Üniversitesine yerleştirir. Böylece Halide’nin gözü arkada kalmaz ve Ankara Hareketinin basın sözcüsü olur.

Yunan Ordusunun yenilip, İzmir’i aldıktan sonra Crane, Kasım 1922’de tekrar İstanbul’a gelir. Ankara Ordusu İstanbul’a girdiğinde de oradadır. Bu arada, “İslamcılık” hareketinin kurucusu farmason Cemaleddin Efgani’nin şehirdeki kabrini araştırıp bulur ve şık bir mezar yaptırır üstüne.

Halide Edip ile dostlukları Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da devam eder. Crane, hanım dostunun yazdığı kitapları finanse eder, yurt dışına gittiğinde de dersler vererek para kazanmasını sağlar.

AYASOFYA’NIN MÜZE YAPILIŞI

1924'te yeni cumhuriyetin ricası üzerine Crane, eğitimci John Dewey'i Türk maarif sistemini dizayn etmesi için Ankara’ya gönderir. Fakat Crane’nin hükûmete yaptığı en büyük “yardım”(!) Ayasofya’yı müzeye çevirmek olur! Arkeolog Thomas Whittemore, 12 Haziran 1929’da İstanbul’da Tokatlıyan Otel’de bir akşam yemeği verir. Mevzu; Türkler için fethin sembolü olan Ayasofya’yı müze yapmaktır. Yemeğe katılanlar arasında Charles R. Crane’in oğlu Richard T. Crane de vardır.

Whittemore, Rockefeller ve Crane gibi zengin aileler için tarihî nadide parçaları Amerika’ya kaçıran bir profesördür.

Whittemore, Rockefeller Ailesine ait Standard Oil’in hissedarlarından birinin oğlu olan George Pratt ile yakın dosttur. Pratt, meşhur ressam Osman Hamdi Beyin kardeşi ve İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Halil Edhem Bey ile Ayasofya meselesini görüşür. Halil Bey de, J. P. Morgan’ın kuzeni ve Amerikan sefiri olan Joseph C. Grew ile konuşur ve Ankara’dan Ayasofya’nın restorasyonu için izin almasını ister. İznin alınmasının ardından 1930’da Bizans Enstitüsü kurulur. Crane, dostu Rockefeller ile birlikte, bu enstitünün finansörlerinden olur.

Bizans Enstitüsü’nün Müdürü Whittemore, 1931 yılında Ayasofya’da restorasyon çalışmalarına başlar. Ertesi sene, Amerikan Koleji mezunu Zehra Kemal ile birlikte Ankara’ya gider ve Ayasofya’daki çalışmalarını hükûmete anlatır. 1934 yılında da Ayasofya müzeye çevrilir.

ARAP PETROLÜ

Bolşeviklerin dışında Libya’da İdris Es-Senusi, Yemen’de İmam Yahya, Arabistan’da Şerif Hüseyin, Irak’ta Faysal, kısacası neredeyse bütün modern liderleri yakından tanıyan Crane, bu modern devletlerdeki kalkınma projeleri ile de yakından alakadar olur. 1925’te New York’ta Institute of Current World Affairs (Güncel Dünya İşleri Enstitüsü) vakfını kurar.

1931’de Kral Abdülaziz ile ekonomik iş birliklerini görüşmek için Suudi Arabistan’a gider. Kendisini İbn-i Suud’a, krala danışmanlık yapan İngiliz casusu John Philby tavsiye etmiştir.

Crane, Kral Abdülaziz ile dört uzun görüşme yapar. İbn-i Suud, Amerikalının kendi memleketi hakkında ne kadar çok şey bildiğine şaşırır. Crane ise İbn-i Suud’un bir Hristiyan’dan daha çok Hristiyan olduğunu düşünür.

İbn-i Suud, Crane’nin Arabistan’da su ve maden arama teklifini kabul eder. Fakat ne kadar şaşırtıcı ki Amerikalılar burada su bulamazlar. Onun yerine petrolü keşfederler. Bunun üzerine İbn-i Suud, Rusya’da Bolşeviklerin yaptığı gibi, Standard Oil ile anlaşma imzalar.

ARAP İHTİLALİ

Crane, Kudüs Müftüsü Muhammed Emin el-Hüseyni ile de tanışır. El-Hüseyni, harpten sonra Filistin’in Yahudi müfettişi Herbert Samuel tarafından Kudüs Müftüsü tayin edilmiştir. El-Hüseyni’nin başını çektiği 1936-39’daki Arap İsyanını Crane finanse eder. Hatta Crane, Almanya’ya gider ve El-Hüseyni’nin çok sevdiği Hitler ile görüşür…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.