Unutma! Yoksa unutulursun...

A -
A +

Siyasi temayüllerdeki günlük dalgalanmayı, sadece enflasyon, döviz kuru gibi ekonomik sebeplerle izah edenlerin cevaplaması gereken bir soru var.

Seçmen tabanında oyların dağılımını iktidarın ekonomik sorunları çözme yeteneği ile sınırlarsak arkada kalan seçimlerde haritadaki farklı oy dağılımını nasıl izah edeceğiz? Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu’da enflasyon yüzde 5, Akdeniz'de Ege'de yüzde 45’miydi?

Ekonomik sıkıntılardan veya işsizlikten bizar olan kitleler veya refahtan pay alanlar belli alanlarda mı yaşıyor?

Oysa ağırlıklı olarak merkezde duran ve kolay yön değiştirmeyen “Mesele memleket meselesi, benzin, domates, patates meselesi değil” diyen bir seçmen kitlesi var. Bu görüşün yer değiştirmeyeceğini zannetmek iktidarlar açısından her zaman büyük risk taşır. Siyasetçinin vatandaşın sabrını sandık için garanti, kendi için güvenlik ve rahatlık alanı olarak görüp rahatlık tuzağına düşmesidir.

Seçmen kanaatinin değişmesi, takip ettiği siyasi kadroların nerede durduğuna bağlı. Eğer seçmen taşıdığı siyasetçiyi aynı çizgide, dert ortağı ve “Hemdert” görmezse taşımaz. Geçmişte ANAP iktidarının yaşadığı büyük göçük bu ihmalkâr siyasetin sonucudur. 

ANAP’ın siyasete giriş ve çıkışı her zaman seçmen sadakatini diri tutmak isteyen siyasetçiler için göz önünde tutmaları gereken bir vakadır.

Turgut Özal, Türkiye'nin 'gaza, tuza, beze muhtaç olduğu' bir dönemde ANAP’ı kurarak, ortaya koyduğu “Fikir ve teşebbüs, din ve vicdan hürriyeti” şeklinde özetlenen felsefesi ile halka güven verdi. Seçmenin Özal’a olan teveccühü her ikisi arasında yapılan bir ahlaki sözleşmeydi.

Ancak ortaya koyduğu başarılarla sadece Türkiye'nin değil, dünyanın dikkatini çeken ANAP, Turgut Özal'ın 1989'da cumhurbaşkanı seçilmesiyle kontrolden çıkıp farklı bir yola girdi.

Merhum Turgut Özal’ın “Büyük hatam” diye bahsettiği Mesut Yılmaz’ın Özal'ın sözleşmesinde yer alan ve en çok önem verdiği dört eğilimi tasfiyesi Anavatan'ın tasfiyesi oldu. Beklentilerine sırt döndüklerinde kendisini terk edilmiş hisseden seçmen de sandıkta onlara sırtını döndü…

Bugüne geldiğimizde, merkezde “Muhafazakâr Demokrat” alanında duran seçmenin siyasi tercihini en iyi okuyan ve yol haritasını kadrolarına sıkça ve ısrarla hatırlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Her zaman siyasetin merkezine “seçmenle teması” alan, kapılara ve gönüllere dokunan bir üslubu rakamlara tercih etmek Sayın Erdoğan’ın önceliği oldu. Rakamsal sonuçları ihmal etmemiş ama her zaman gönüllere dokunmayı önde tutmuştur.

(16 Eylül 2018) tarihli haberlerde, AK Parti İl Başkanları’yla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması “Sahada olduğunuz sürece kravatı çıkarın, gönüllere dokunun, kibirli olmayın, makam odalarında şatafattan uzak durun” hitabı sıkça tekrarladığı bir uyarı niteliğindeydi...

Bugüne gelirken de, pandemi belası, yüksek enflasyon ve son olarak Ukrayna-Rusya savaşı ile muhatap olduğumuz siyasi ve ekonomik risklerle mücadele ederken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hafta başında, eski vekillere çağrıda bulunarak yine “gönül kazanmayı” siyasetin merkezine koydu.

“Haklı veya haksız bir gerekçe, sizleri AK Parti ve ülkenin mücadelesinin dışında tutmaya bahane olamaz. Sizlerden, Türkiye için çevrenizdeki imkânı sonuna kadar kullanmanızı, ülkenin ve milletin üzerindeki hakkını yerine getirmenizi istiyorum.
İnsan kendi evine gitmek, kendi evine sahip çıkmak, için davet beklemez"
 ifadelerini kullandı.

İster siyaset ister ticaret olsun, hayatın her alanında geçerli olan kuraldır. Hizmeti yapanın da, hizmete muhatap olanın da asla ihmal edemeyeceği kural şu ki;

“Unutma!.. Yoksa unutulursun...”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.