Erbakan neden askerî terminolojiyi tercih ediyor?!.

A -
A +

Birkaç gün önce, Milli Gençlik Vakfı'nın İstanbul'daki iftar yemeğinde konuşan Necmettin Erbakan'ı dinleyen birçok kişi, siyasi bir şahsiyetin politik konuşmasından ziyade, harp akademilerindeki taktik dersinde bir taarruzi harekatın icra şeklini dinliyormuş zehabına kapılmış olabilir! Gerçekten bir haber spikerinin prompterden okuması gibi kelimeleri peşpeşe sıralayan Erbakan'ın bu konuşmayı askerî terminoloji ile yapmak için özellikle hazırlanmış olduğu intibaını veriyordu... Milli Gençlik Vakfı'nı süvari kuvvetlerine, Saadet Partisi'ni piyade kuvvetlerine benzeterek, "Zafer süngünün ucundadır" tabirini uzun uzadıya anlatmaya çalıştı. Erbakan'ın görüşlerindeki isabetlilik oranını, mesela gelişen teknoloji karşısında süvari birliklerinin askeri olarak dünyada neredeyse artık kullanılmadığını, mevcut birliklerin de törenlerde filan arz-ı endam ettiğini, Körfez Savaşı ve Yugoslavya Harekatında olduğu gibi, artık piyade taarruzuna gerek kalmadan da hedefe ulaşılabildiğini belirterek sorgulamak mümkün ama, asıl konumuz bu olmadığı için "teşbihte hata olmaz..." deyip geçelim. Üzerinde durmak istediğimiz husus bu uslubun sebebi... Necmettin Erbakan, otuz küsur senelik geçmişinde de ısrarla ve özellikle hep askerî terminolojiyi kullandı. "Biz iktidara gelirsek kırk bin tane tank yapacağız..." şeklindeki abartılı vaadlerden tutun da , "TANK-UÇAK- MOTOR- MSP" afişlerine ve duvar yazılarına kadar bu sahada geniş bir sloganlar yığını konu ile ilgilenenlerin hafızalarında hâlâ yerini korumaktadır. Bu vadide Erbakan'ın öyle garip benzetme ve abartmaları da var ki, bugüne kadar herhalde kendisinden başka hiç kimse sebebini ve tam olarak ne manaya geldiğini anlayabilmiş değildir. Mesela, tam da 28 Şubat'ın civcivli günlerinde Başbakan sıfatı ile söylediği bir söz var ki, evlere şenlik: " Genelkurmay Başkanı ile görüşeceğim ve atom bombası patlayacak!.." Evet, aradan geçen uzun zamana rağmen henüz bu vecizenin temasını tam manasıyla kavrayan bir adem kişiye rastlayamadım. Zira dönemin Genelkurmay Başkanı olan Hakkı Karadayı'yı devlet teamüllerine ve protokol esaslarına tamamen aykırı olarak merdivenlerde karşılayan Erbakan, kastettiğini sandığımız müsbet manada bir sonuç elde edemedi ve bariz tazyikler sonucu Başbakanlıktan istifa etmek zorunda kaldı! O halde nedir bu askerî terminoloji aşkı? Erbakan herkesce bilindiği gibi öyle sert ve bükülmez bir kişiliğe de sahip değil ki, "Uslub-i beyan aynıyla insandır" deyimi ile izah getirmeye çalışalım! Peki bu durum nasıl izah edilebilir? Şimdiye kadar belli çevreleri rahatsız ettiği bilinmesine rağmen, "İşte ordu işte komutan" sloganları ile karşılanan ve "iktidara gelişimiz kanlı mı olacak kansız mı olacak..." şeklindeki sözleri medya tarafından çarpıtıldığı için başı belaya girip partisi kapatıldığı ve kendisi de siyasetten yasaklandığı, bu süreçte dindar-muhafazakâr milyonlarca insanı da sıkıntya soktuğu halde, bu ısrar ve inadın sebebi ne ola ki? Erbakan'dan etkilenip yine o süreçte; "Minareler süngü, kubbeler miğfer/ Camiler Kışlamız, mü'minler asker..." şiirini okuduğu için hapse ve siyasi yasağa mahkum olan Tayyip Erdoğan, değiştiğini beyan ederek bu uslubu terk etti ama, Erbakan hâlâ aynı noktada! Bence Erbakan zamanın değişimlerini algılayamayacak bir insan değil. Tam tersine çok zeki ve kabiliyetli bir kişi. Ve bence Erbakan'ın askerlik aşkı, Alman tanklarının motor aksamı konusunda doktora yapmasından da kaynaklanmıyor... Peki Erbakan niye durup durup arı kovanına çomak sokuyor? Bu soruya bilhassa Erbakan'ın siyasi fikriyatını benimsemiş olan veya sempati duyan kişiler isabetli cevabı vermek durumundalar. Tabii geçmişten dersler çıkararak! Zira geçmişten ders alınmadığı takdirde tarihin tekerrür etmesi kaçınılmazdır. Sözü daha fazla uzatmaya gerek yok, mesele bu kadar açık ve net. Tabii anlamak isteyenler için!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.