Karmakarışık bir durum!..

A -
A +

İnsan bazen düşünmeden edemiyor; acaba özel olarak gayret edilse işler bu kadar içinden çıkılamaz hale getirilebilir mi? Yani siz güya meselelere hal çaresi bulmak için gayret ediyor olacaksınız, ama her adımda durum daha da karmakarışık bir şekle girecek!... En son örneğe bakalım: Türkiye'nin AB ile ortaklık sürecini hızlandırmak ve mevcut tıkanıklıkları gidermek için, Çankaya'da tam da doğru bir zamanda yapılan "Liderler Zirvesi", uyum bildirisi ile sona erdi ama, ardında da iç siyasette tıkanma ve bir hükümet meselesi bıraktı... Karmakarışık tabloya daha yakından bakalım; Zirvede Meclis'teki en kalabalık partinin ve de hükümetin başkanı, yani Ecevit yok. Doktorlar katılmasına müsaade etmedi. Ana muhalefet lideri, yani Çiller de yok. Çünkü O, AB meselesinden önce Başbakanlık ve hükümet boşluğunun "tescil edilmesini" sağlamak derdinde. Koalisyonun "en uyumlu partisi" yani MHP, öteden beri seslendirdiği ihtirazi kayıtlarını, zirve toplantısında ve akabindeki basın toplantısında, şimdiye kadarkinden daha net beyan ediyor... Yani, idam cezasının kaldırılmasına, herkesin anadilinde yayın yapma hakkına, herkesin anadilinde öğrenim görme hakkına karşı çıkıyor ve dahi Kıbrıs konusunda dayatma yapılmasına ve taviz verilmesine karşı çıkıyor. Görünürde MHP'nin tavrı net. Ama değil! Niye değil? Şunun için: Hem çok kritik konularda hükümet ortaklarıyla anlaşmazlık içinde, hem de hükümet dimdik ayakta diyor! Yani bir taraftan itiraz ettiği konular için ortaklarına diyor ki, Meclis'te kendinize muhalefetten destek bulup meseleyi halledin, diğer taraftan da bu mesele siyasi etiğe sığmaz, bu durum yeni bir hükümet gerektirir... Söylenen laflar daha kalabalık ama, işin özü bu. Şimdi soru şu; DSP ile ANAP, AKP ve SP'nin desteği ile, (buna DYP de eklenebilir), yukarıdaki konuları Meclis'ten çıkarırsa, MHP hükümeti bozacak mı? Hayır diyorlar. Ama bu durum tekerrür ederse maraza çıkabilir! Peki yukarıda sayılan dört konunun bir defada çözüme kavuşturulması mümkün mü? Bu da çok zor! Yani MHP, kendisine göre ince siyaset yapıyor... Ve tıkanma da burada başlıyor. MHP, ülkeyi yol ayırımında imiş gibi göstermek doğru değil diyor ama, sonuçta, hem kendisini hem de ülkeyi yol ayırımına getirmiş oluyor. Yani ya MHP çekilecek, ya da ortaklarının muhalefetle işbirliğini içine sindirecek! Yahut Türkiye AB trenini bir daha, belki de son defa ve temelli kaçırmış olacak, veyahut da yeni bir hükümet ve de mecburen bir erken seçim kaçınılmaz olacak... Evet, zirve sonrasında yayınlanan uyum bildirisinin kağıt üzerinde kalacağı ayan beyan ortada. Öyle ki, DSP adına zirveye katılan parti Genel Sekreteri, üç dakika içinde zabıtları Ecevit'in ofisine bırakarak ve kendisi ile görüşmeden derhal oradan ayrılıyor... Yani olay şekilde kalıyor. Daha zirve olmadan bunların olacağı belliydi. Çiller'in ve Bahçeli'nin beyanları, Ecevit'in sağlık şartları vs. vs... Ve bir başka flu durum... Yarın Bakanlar Kurulu Sayın Bahçeli'nin başkanlığında toplanacak. Beyanlara göre Bahçeli'nin başkanlığı vekalet değilmiş. Bu durum özellikle belirtilmiş... Hukuk tahsili yapmış bir kişi olarak ben bu durumu anlayamadım. Temsilde ya asalet, vekalet, yahut da niyabet olur... Başka bir yol varsa öğrenmek isterim!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.