İki seneden beri kan ve ateş altında hayat-memat mücadelesi veren Gazze halkı için dün, yine en uzun günlerden biriydi… Siyonist İsrail’in insanlık dışı hapishanelerinden salıverilen Gazzelilerin hâli yürek yakıcı idi!..
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun başladığı 22 Eylül tarihinden beri, Gazze meselesinde çok hızlı gelişmeler kaydedildi… Bu sene BM Genel Kurulunun bir nevi Filistin ağırlıklı toplantı olacağını Cumhurbaşkanı Erdoğan iki hafta öncesinden duyurmuştu. Gerçekten gelişmeler de bu yönde tahakkuk etti. BM Kürsüsünden çok sayıda devlet ve hükûmet başkanının konuya temas etmesinin ötesinde, iki tane de ayrı Filistin Konferansı yapıldı. Fransa ve S. Arabistan eş sponsorluğunda toplanan “İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM” başlıklı konferans, Filistin konusunu gündeme güçlü şekilde taşımak bakımından elbette önemliydi. Ama onun akabinde toplanan Filistin için Bölgesel Konferansta (Türkiye, Mısır, S. Arabistan, Ürdün, Endonezya, Pakistan, Katar, BAE ve ABD katıldı) üç gün önce yürürlüğe giren ateşkes kararı ve beraberinde 20 maddelik barış planının kısmen şekillendiği net olarak ortaya çıktı. Bunun devamının gelmesi, ateşkesin kalıcı olması ve orta ve uzun vadede bir barış noktasına ulaşması için de Mısır’daki barış konferansı tertip edildi. Bu konferans da ABD ve Mısır öncülüğünde kotarıldı demek yanlış olmaz. Velakin bahse konu konferansta ana rolü oynayan ABD ve Donald Trump olduğu için, süreç biraz da Trumpvari usulle gelişti… Kahire’ye gelmeden evvel, İsrail’e gidip Knesset’te konuşma yapan Trump, kendi aile efradı dâhil öne çıkarmak istediği kişileri tek tek sayarak ve uzun uzun methederek herkese yaranmaya ve bu arada kendi piyasasını parlatmaya çalıştı… Tabii kendisinin barış çabaları ve özellikle Nobel Barış Ödülünü fazlasıyla hak ettiği yolundaki iddiaları da gırla gitti! Kendi şovunu yaptı, ama Filistin meselesinden hiç bahsetmedi yahut edemedi! Bu arada, İsrail Meclisinde, iki vekilin yaptığı protesto kayda değer bir eylem oldu diyebiliriz. Trump’ın insan kasabı Netanyahu’yu övmesi, meclise alkışlatması, onun için af talebinde bulunması ise başlı başına bir skandal! Her neyse, uygulamaya konulan ateşkes tekrar sabote edilmesin de, Natenyahu’nun soykırım suçundan yargılanmasının sağlanması ayrı bir bahis olarak şimdilik kalsın.
Dün Gazze halkı ve serbest bırakılan Filistinli tutuklu ve rehineler için fevkalade bir gündü. Siyonist İsrail’in Nazi kamplarını bile geride bırakan vahşi hapishanelerinden salıverilen insanların ne denli ağır işkenceler gördüklerini bütün dünya izledi. İçlerinde ayakta duramayan ve sedye ile taşınan şahısların durumu aslında her şeyi anlatıyordu… İsrail yaklaşık seksen seneden beri, Filistin halkına en vahşi en barbar zulmü yapmaya devam ediyor. Bu köşede her vesileyle dile getiriyoruz; Siyonist, terörist İsrail’in barbarlığına dünya sessiz kalıyor ne yazık ki! Gazze’de tam iki sene boyunca yapılan katliam ve soykırıma karşı, nihayet son zamanlarda biraz tepki yükselmeye başladı ve bu da hem İsrail hem de destekçisi ABD tarafından, işlerin nereye doğru gittiğinin görülmesini sağladı. Bugüne kadar hiçbir kuralı ve insani değeri kale almayan İsrail ve Amerika giderek yalnızlaştığını görünce, tutum değiştirmek ve geri adım atmak zorunda kaldı. Gazze’de kalıcı bir ateşkes ve nihai bir barışa yol açmak için toplanan konferansta nasıl bir karar çıkacak, kısa zamanda anlayacağız. Bu satırlar yazılırken henüz konferans başlamamıştı. Trump’ın İsrail gezi ayağının uzaması sebebiyle, yaklaşık üç saatlik rötarla konferans başlayabildi. Bu da katılımcı diğer devlet ve hükûmet başkanlarını bekleten Trump için dolaylı bir ego tatmini olabilir!..
Asıl dikkat çeken nokta da şu: Şarm el Şeyh Barış Konferansı, az daha akamete uğruyordu… Çünkü sabah saatlerinde tuhaf bazı açıklamalar yapıldı. Özellikle Mısır cenahından yapılan duyuruya göre, terörist İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da katılacağı iddia edildi. Bu gerçekten skandal bir gelişme olurdu. Ancak anlaşıldığı kadarıyla burada da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan faktörü devreye girdi ve çirkin bir oldubittiye meydan verilmedi. Cumhurbaşkanının uçağı, ilk yaklaşmada pisti pas geçerek tekrar havalandı ve Kızıldeniz üzerinde bir müddet tur attı. Bu arada çok kritik görüşmelerin yapıldığı, sızan bilgiler arasında. Şayet insan kasabı ve savaş suçlusu Netanyahu Kahire’deki konferansa katılmaya teşebbüs etseydi, Türkiye bunu kesinlikle reddedip iştirak etmeyecekti… Dolayısıyla Erdoğan İsrail’e ikinci bir “One minute” çekmiş oluyor!.. Cumhurbaşkanı bu kararlı çıkışıyla, dünya diplomasi literatürüne çok önemli bir kayıt düşmüş oldu...
Gelgelelim Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanının alakasız bir şekilde davet edilip o konferansa katılması başka bir rezalet. Burada Mısır’ın rolü ne olmuştur, onu iyice irdelemekte fayda var. Herkesin bir şekilde rol çalmaya çalıştığı bir ortamda, Mısır konferansa ev sahipliği çerçevesinde başka hesaplar için de gayret etmiş midir, doğrusu mutlaka aydınlatılması gerekir…
Her şeye rağmen yirmiden fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanlarının katıldığı bu hızlı organize edilmiş konferanstan insanlık adına hayırlı bir netice çıkmasını temenni ederiz. İnşallah çilekeş Filistin halkının rahat nefes alabileceği bir dönemin kapıları arlanır.
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...