Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Irak’ta yetişen evliyânın büyüklerinden Mâcid-ül Kürdî hazretlerinin oğlu anlatıyor:

Babamla aynı evde kaldığımız zamanlarda kapımıza kim gelse, karnını doyurur ve giderdi sevinerek.

Bir gün, yine birçok fakir gelip çok aç olduklarını söylediler babama.

Babam bana;

“Gir şu küçük odaya. Orada olan yemek sofrasını alıp buraya getir!’ dedi.

Çok şaşırdım?!.

Zîra az önce o odadaydım.

Yemek nâmına bir şey yoktu...

Ama yine de îtiraz etmedim.

“Peki babacığım!” deyip odaya girdim.

Bir de ne göreyim!

Mükellef bir sofra duruyor odanın ortasında.

Üzerinde çeşit çeşit yemek ve meşrûbât vardı üstelik.

Getirip koydum önlerine.

Oturup bir güzel yediler...

Ve Allah'a şükredip babama da teşekkür ederek ayrıldılar.

Az sonra otuz fakîr daha geldi bize.

Aç olduklarını söylediler.

Babam yine;

“Git odadaki sofrayı getir!” diye emretti bana.

Tereddütsüz girdim aynı odaya.

İkinci sofrayı da kucaklayıp getirdim misâfirlerin bulunduğu yere.

Onlar da yemek yiyip gittiler.

Ben alışıktım bunlara.

Hiç yadırgamıyordum artık...

Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR