Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Büyük velîlerden Kadîb-ül Bân hazretleri zamânında bir kimse vardı ki; yanında pehlivanlar gezdirir ve bunları güreştirip nâm yapardı. Bu kişi, bir gün Kadîb-ül Bân hazretlerinin şehrine geldi.

Ve bir talebeye;

“Hocanız nerededir?” diye sordu.

Talebe de;

“Falan göle gitmiştir” dedi.

O dediği göle yaklaşınca, Kadîb-ül Bân hazretlerini, gölün ortasında bağdaş kurmuş oturuyor gördü.

Kıyıdan;

“Ey Kadîb-ül Bân! Benim yanımda kırk pehlivan var ki, bunları yenebilen bir kimse çıkmadı bugüne kadar. İsterim ki, senin talebelerle de güreşsinler” diye seslendi.

Büyük velî;

“Benim talebelerimden çok zayıf, ufak tefek bir çocuk var. Git o çelimsiz çocuğa benden selâm söyle. Senin pehlivanlarla güreş tutsun” buyurdu.

Adam bir gururla geldi medreseye.

Zayıf olan talebeyi gördü. Hocasının sözünü nakletti. Çocuk, hocasının bu emrini aldı.

Ve derhâl;

“Emirleri baş göz üstüne” dedi.

Ve çıktı er meydanına. Sanki kırk yıllık pehlivandı. O “kırk pehlivanın” her birini bir hamlede tuttu ve sırtüstü yere serdi.

Mağrur adam perîşândı.

Çarpılmıştı sanki...

Büyük velî, ona bakıp “Evliyâ himmeti dağı bile devirir. Senin pehlivanların ne ki” buyurdu.

Adam acele terk etti bu havâliyi.

Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR