Tabii ki bu görüşme de, farklı zamanlarda gerçekleşen diğer ziyaretler gibi; her şey, mevcut hukuki mevzuat ve devletin koymuş olduğu idari kurallar çerçevesinde tahakkuk etti. Yani fevkaladelik söz konusu değil!
Evet, ille de Millî Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu üyelerinden, üç farklı partiye mensup üç milletvekilinin İmralı Adasına gidip PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşme yapmasına bir kulp takmaya gerek yok… Yani her şey mevcut devlet nizamı içinde ve yürürlükteki hukuk kaideleri çerçevesinde tahakkuk etti. Tıpkı daha önce farklı kişilerin farklı sıfat ve görevlerle aynı Ada’ya yaptığı meşru ziyaretler gibi… Bu ziyarete ille bir şekilde fevkaladelik atfedilecekse, niçin bugüne kadar geciktiğinin irdelenmesi gerekir! AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’ten müteşekkil Komisyon heyetinin Öcalan’a sorduğu sorular ve aldıkları cevaplar elbette ve şüphesiz, Terörsüz Türkiye sürecinin önünü açma noktasında olumlu bir katkı yapacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dün ifade ettiği üzere, Komisyonun bu kararı sürecin önünü açacaktır. Bunu başka taraflara çekmenin bir manası da yok. Hedefe kesinlikle varılacak… Yeter ki, sabırla, samimiyetle sürece yardımcı olma noktasında herkes vatanseverlik paydasında buluşsun. İlk günden beri her vesileyle dile getirdiğimiz üzere, Millî Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonunu, partilerüstü konumuna uygun şekilde değerlendirip, kesinlikle yanlış işlere alet etmeye kalkışmamak lazım. Daha açıkçası bu komisyonun ne topyekûn kendisinin ne de tek tek üyelerinin hiçbir şekilde, bu vadide günlük siyasete alet edilmemesi şarttır… Bu yöndeki en ufak bir teşebbüsün nasıl hemen toplumu tahrik ettiğini, yersiz heyecan ve endişelere sevk ettiğini derhal görebiliyoruz. En başından beri tekrar tekrar hatırlatılıyor. Komisyon ne kadar siyasetüstü kalırsa o derece başarılı olur.
Fakat CHP ısrarla bu komisyona bir yük yüklemek istiyor… Her fırsatta Ekrem İmamoğlu ve diğer yolsuzluktan soruşturulan belediye başkanları ve elemanlarının şahsi problemlerine bulaştırmaya çalışıyor. İşte bu net olarak yanlış bir yaklaşımdır. Adı geçen Komisyonun bir tek misyonu vardır. O da: Elli yıllık prangayı ayağımızdan çıkarmaya yardımcı olmak...
Terörün tamamen bitimi sonrasında, toplumsal barış ve kardeşliği temin edecek hukuki düzenlemeler konusunda, devletin topyekûn işleyişine, millî mutabakata, tavsiyeleriyle yardımcı olmak ve süreci hızlandırmak… Burada kimse sihirli bir formül beklemiyor zahir. Normal zeminde ilerlemek ve fakat bu ilerleyişte hata yapmamak önemli. Terörsüz Türkiye sürecinde üçüncü bir taraf yok. Pazarlık vs. söz konusu değil. Sık sık dile getirildiği üzere, “Millî bir modelle” ülkenin meselelerini hâl yoluna sokacak bir gayret! Bunun çok kolay olmadığını hepimiz biliyoruz. Önemli olan bu noktada yeni tip zorluklara kapı aralamamak. Bilhassa şer odaklarının ekmeğine yağ sürecek tavır ve davranışlardan uzak durmalı. Dış çevreler deyince bazıları rahatsız oluyor, ancak o malum çevrelerden gelen tepkilere bakarak aslında neyi nasıl yapmamız gerektiğini daha iyi kavrayabiliriz. Evet, CHP ekseninden baktığımızda; son zamanlarda partiden kaçan ulusalcı oyların gidişine mâni olmak çabası bariz şekilde anlaşılıyor. Bu aşınmanın durdurulması CHP için önemli olabilir. Lakin bu parti problemi, Türkiye’nin millî menfaatlerinin önüne çekildiğinde, durum bambaşka noktalara tırmanır. CHP Yönetiminin buna meydan vermemesi gerekir. Esasen bir yere kadar, bu sorumluluğu ortaya koyması bekleniyordu. Fakat devam ettiremediler. Her ne olursa olsun, Terörsüz Türkiye hedefine varmaktan başka yol yok. El birliğiyle bunu başarmamız lazım. CHP’nin mutlaka “millî dayanışma, kardeşlik ve demokrasi” esası üstüne kurulu komisyona güç vermesi beklenir.
Bütün tarafların bu meselede kolaylaştırıcı rol oynaması lazım. Bunun en önde gelen şartı da, yukarıda belirttiğimiz üzere, sürecin kesinlikle partilerüstü bir platformda ilerletilmesidir. O zaman problemlerin çözümünün çok daha kolaylaştığını göreceğiz. Bu fırsatı boşa çıkarmak büyük vebal olur. İlk günden beri bunun için fırsat kollayan şer güçlerin eline imkân vermeyelim zinhar. İkide bir toplumdaki hassasiyetleri kaşımaya dönük çabaların kimler tarafından köpürtüldüğünü gözden kaçırmayalım. Aynı hataları tekrarlayarak bu şer güçlerin işini kolaylaştırmayalım. Terörsüz Türkiye hedefi, kayıtsız şartsız bir millî meseledir. Yarım asırlık acı tecrübeyi doğru analiz edelim, sıkıntılarımızı bir kere daha büyütmeyelim. Bazılarının timsah gözyaşını da fark edelim artık. Kim nereden, ne için hangi hesaplar içinde? Sahadaki çalışmaların beklendiği gibi devam etmesi, bundan sonraki safhaları daha da kolaylaştıracaktır. Ancak siyasi hesaplara dayalı günübirlik tavırların önüne geçilebilmeli. Sahi CHP’nin iç problemleri olabilir… Başka partiler için de bu söz konusu olabilir. Gelin hep beraber küçük siyasi hesaplara mahal vermeden, dürüstçe ve samimi olarak bu en önemli millî güvenlik meselesinde el ele verelim. Bir elli yılı daha heba etmeyelim. Bundan daha açık nasıl ifade edebiliriz ki? Bu zeminde yapılacak hataların bedeli ağır olur… Ve kimse de altından kalkamaz.
Çok fazla tekrar ettik, ama bu gerekli: Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge, milletimiz için tarihî dönüm noktasıdır. Herkes buna göre vaziyetini alsın… Bizden söylemesi.

