Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Almanya’dan Türkiye’ye tatil için gelen Böcek ailesi tam bir felakete maruz kaldı… Ağustos ayında, Hollanda’dan gelen baba ve iki oğlu, aynı akıbeti yaşamış, 15 ve 17 yaşındaki iki çocuk otel odasında ölü bulunmuştu…

Memleketimizde maalesef izahı güç sevimsiz olaylar yaşanıyor… Mesela yalnızca bir günde, üç ayrı vilayette (Trabzon, Kastamonu ve Zonguldak) tavuk etinden en az yüz yirmi üç kişi zehirlendi!.. Buna benzer haberler çeşitli sebeplerle ne yazık ki sık yaşanıyor. Zehirlenmeye maruz kalan kişi sayısı yukarıdakinden daha da yüksek olabiliyor. Mesela ekim ayı sonlarında, Kocaeli’de aynı gün tam 999 kişi tavuk etinden zehirlendi…. Bazen bu kalabalık işçi çalıştıran bir fabrikada, bazen bir öğrenci yurdunda, bazen bir okulun yemekhanesinde ve bazen de düğün yemeği veya mevlit cemiyeti gibi toplu faaliyetler sebebiyle vukua gelebilmekte…

Gıda zehirlenmesiyle ilgili olarak yurt çapında düzenli biçimde tutulmuş bir istatistik var mıdır, bilemeyiz ama genel olarak bu konuya dair haberlerden öğrenebildiğimiz rakamlar hayli yüksek ve düşündürücü. Öncelikle bu, ülkemizde gıda tüketimi ve denetimi konusunda yeteri kadar dikkatli ve şuurlu olmadığımızı gösteriyor. İkincisi de bu alanda yeteri kadar resmîdenetim ve kontrollerin yapılamadığı sonucu çıkıyor ortaya. Zaman zaman gazete ve televizyonlarda hayli çarpıcı haberler yayınlanıyor. Pahalı etlerin arasına her türlü sakatatın nasıl karıştırıldığı dile getiriliyor. Ama bu tür haberlerin ömrü bir gün kadar bile kalıcı değil. Derhal unutuluveriyor. Gerek gıdalara karıştırılan sağlıksız ürünler, gerekse hijyen şartlarına riayet edilmemesi, memleketimizin en önemli problemlerinden biri… Ara sıra belediye zabıtalarının baskınlarıyla, fena hâlde bozulmuş gıda maddeleri yakalanıyor, ama yukarıda belirttiğimiz üzere bunun tesiri çok kısa ömürlü oluyor. Kontrol edilen iş yerlerine bir para cezası kesiliyor. Bunun caydırıcılığı tartışılır. Bazen de geçici olarak o iş yeri mühürleniyor o kadar. Anlayacağınız, çarşı-pazar genelinde eski tas eski hamam devam ediyor. Ta ki yeni bir denetim faaliyeti yapılana kadar. Bazen bu denetimlere, ilgili belediye başkanları da katılıyor. Bu da tabir yerinde ise çoğu zaman şova dönüşüyor… Yani kontrol ve denetim işinin esaslı şekilde yapıldığını söylemek zor. Göstermelik denetimlerden de ancak bu kadar sonuç alınabiliyor…

Son üç gündür, Almanya’dan Türkiye’ye tatil için gelen, Böcek ailesinin başına gelen felaketi konuşuyoruz. Ne yazık ki, dört kişilik ailenin üç ferdi; Anne çiğdem, Kadir Muhammed (6) ve Masal (3) artık yaşamıyor! Baba Servet ise entübe vaziyette yoğun bakımda tedavi altında. Zavallı Böcek ailesinin üç ferdinin ölüm sebebi henüz tespit edilmiş değil. Yedikleri gıdadan mı yoksa kaldıkları otelde, yapılmış olan böcek ilaçlamasından mı, henüz kesin olarak bilinmiyor. İncelemeler devam ediyor. Hadise ile ilgili olarak, kişilerin yemek yedikleri kafe, kokoreççi, lokum satıcısı ve kaldıkları otelin personelinden 11 kişi gözaltına alınmış bulunuyor. Üç tane insanın bu şekilde hayatını kaybetmesi pek feci bir olay. Bu türden bir felaket yaşandıktan sonra, gözaltına alınan veya serbest bırakılan kişi sayısı pek bir şey ifade etmiyor maalesef…

Ağustos ayı son haftasında da, yine İstanbul Beyoğlu’nda benzer bir facia yaşandı. Hollanda’dan Türkiye’ye gelen baba ve iki çocuğu yedikleri gıdadan zehirlendi. 15 yaşındaki Muhammed Yazdani ile 17 yaşındaki Muhammed Cemil Yusuf otel odasında ölü bulundu. 57 yaşındaki baba Muhammed Acîp hastaneye zor yetiştirildi. Bu olaydan sonra da, bahse konu kişilere gıda ürünü satan iki iş yerinden dört kişi gözaltına alınmış ve daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Hadisenin hukuki seyri ne oldu hâlen bilmiyoruz. Olan ise hayatının baharındaki iki çocuğa oldu… Yukarıda sadece birkaçından bahsettiğimiz bu gıda zehirlenmeleri, giderek toplumsal bir tehdit ve tehlikeye dönüşme işaretleri veriyor. Sosyal hayattaki değişmeyle birlikte beslenme alışkanlıkları da dramatik şekilde değişiyor. İnsanlar daha çok dışarıda yemek yeme gibi bir alışkanlık ediniyor ve dışarıdaki yemekler de daha çok fast food denilen ayaküstü yiyecek türünden… Bu yemeklerde kullanılan yağlar, baharat ve sosların muhtevası konusunda devletin ilgili birimlerinin ne ölçüde denetim yapabildiği zaten meydanda! Bir de buna vatandaşın yeteri kadar bilinçli olmayan tercihleri eklenince tehlikenin boyutları alıp başını gidiyor…

Kesin olan şu: Hâlihazırda ülke olarak, gıda denetiminde pek de iyi bir karneye sahip değiliz. Hâl böyle olunca gıda zehirlenmelerine dair vakalar da endişe verici boyutlarda devam ediyor. Sahanın uzmanları bu konularda bizleri uyarmaya çalışıyor. Fakat bizler fert ve toplum olarak pek de uzmanların ikaz ve tavsiyelerine kulak asma niyetinde değiliz. Ama beri tarafta da işler iyi bir noktaya gitmiyor...

Sahi bu işin şakası yok!Sadece vaka ortalaması ile öne çıkan tavuk eti değil, çok sık yakalanma konusu olan at ve eşek etlerinin gıdalara karıştırılmasındaki tehlikeli artışı da göz ardı etmemeliyiz... Kötü niyetli insanlar meydanı boş bulduklarında her türlü kepazeliği ika etmekten kaçınmıyor. Böylelerini mutlaka caydıracak tedbirleri hayata geçirmek şarttır. Yoksa tek kusuru karnını doyurmak istemekten ibaret olan zavallı insanların hayatlarına kasteden insan kılıklı canavarların, toplum ölçeğinde yapacakları tahribat çok büyük olur...

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR