“Bir adam, Allahın rızâsını umarak, âilesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için birer sadaka olur.”
Bugün de, Sahîh-i Buhârî’den bazı hadîs-i şerîf meâlleri nakletmeye devâm edeceğiz:
- “Cebrâîl, bana, komşu hakkında, o kadar çok tavsiyede bulundu ki Ben; (Allahü teâlâ, komşuyu komşuya mîrâsçı kılacak) zannettim.”(Buhârî, Edeb 28)
- “Allah’a ve âhiret gününe îmân eden kimse, komşusunu râhatsız etmesin. Allah’a ve âhiret gününe îmân eden kimse, misâfirine ikrâm etsin. Allah’a ve âhiret gününe îmân eden kimse, ya faydalı söz söylesin veya sussun.”(Buhârî, Edep 31)
- “Allahü teâlâ, kullarına lütufkârdır. Her işte onlara kolaylık gösterilmesine memnûn olur.”(Buhârî, İstitâbe 4)
- “İnsanlara merhamet göstermeyen kimseye, Allah (azze ve celle)de merhamet etmez.”(Buhârî, Edeb 18)
- “Peygamberimiz, işâret parmağı ve orta parmağıyla işâret ederek: (Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetîmi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, Cennet’te işte şöyle yan yanayız)buyurmuştur.”(Buhârî, Talâk 25, Edeb 24)
- “Dul kadınlarla darda kalan kimselerin işlerine koşan, Allah yolunda cihâd eden veya gündüzleri nâfile oruç tutup geceleri nâfile ibâdetle geçiren kimse gibi sevap kazanır.”(Buhârî, Nafakât 1)
- “Bir adam, Allahın rızâsını umarak, âilesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için birer sadaka olur.”(Buhârî, Îmân 41)
- “Bir Müslümânın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden; insan, hayvân ve kuşların yedikleri şeyler, o Müslümân için birer sadakadır.”(Buhârî, Müzâraa 1)
- “Kulum, bana, bir karış yaklaştığı zaman, ben, ona, bir arşın yaklaşırım. O, bana, bir arşın yaklaşınca, ben, ona, bir kulaç yaklaşırım. O, bana, yürüyerek geldiği zaman, ben, ona, koşarak varırım.”(Buhârî, Tevhîd 50)
- “Akıllıve olgunmü’min, bir yılan deliğinden iki defa sokulmaz. (Mü’min, iki defa aynı hatâya, yanılgıya düşmez.)”(Buhârî, Edeb 83)
- “Birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize arka çevirmeyiniz. Ey Allahın kulları, kardeş olunuz! Bir Müslümâna, üç günden fazla dîn kardeşi ile dargın durması helâl olmaz.”(Buhârî, Edeb 57)
- “Emânet zâyi edildiği vakit, kıyâmeti bekleyin! 'Emânetin zâyi edilmesi nasıl olur?'diye sorulunca, (İşler ehil olmayanlara teslîm edilince, kıyâmeti bekle!)buyurdu.”(Buhârî, İlim 2)
- “Şüphesiz ki, haksız olarak, Allah’ın mâlını kullanan (âmme mâlında haksız, adâletsiz tasarrufta bulunan) kimseler, kıyâmet gününde, Cehennem’i hak ederler.”(Buhârî, Hums 7)
- “Resûlullah (aleyhis-selâm) kazâ-yı hâcet için, helâya gireceği zaman, şu duâyı okurdu: Allahümme innî eûzü bike mine'l-hubusi ve'l-habâis.” (Allahım! Pislikten, cin ve şeytân gibi kötü yaratıklardan sana sığınırım.)”(Buhârî, Vudû 9; Da'avât 15)
- “Yiğit dediğin, güreşte rakîbini yenen kimse değildir. Asıl yiğit, kızdığı zaman, öfkesini yenen kimsedir.”(Buhârî, Edeb 76)
- “Allah’ın rızâsı için haccedip kötü söz söylemeden, kötü iş yapmadan hacdan dönen kimse, anasından doğmuş gibi günâhsız döner.(Buhârî, Hac 4)
- “Umre ibâdeti, daha sonraki bir umreye kadar işlenecek günâhlara keffârettir. Mebrûr (kabûl edilmiş) haccın karşılığı ise, ancak Cennet’tir.”(Buhârî, Umre 1)

