Sağını solunu karıştırmak...

A -
A +

Tıkanmış durumdaki siyaset, çıkış yolu arıyor. Şayet 3 Kasım seçimleri, gölgesiz ve şaibesiz olarak gerçekleştirilebilirse, bu sivil siyasetin normal mecrasına girmesi için önemli bir adım olacaktır... Evet, 4 Kasım sabahı için şimdiden bir siyasi istikrar tablosu beklenmiyor ama, seçimler, şirazesinden çıkan birçok dengenin, millet iradesiyle yeniden düzeltilmesine bir imkan verecektir. Türkiye'de siyasetin tıkanmasının ana sebebi, siyaset dışı müdahalelerdir. Bunların formüle edilmiş şekli; 1960, 1971, 1980 darbe, muhtıra ve ihtilali ile 28 Şubat 1997 post-modern müdahalesi (Aradaki sayısız örtülü muhtıra, darbeye teşebbüs, mektup ve andıçları da unutmadan) ise de, bunlara destek verip teşvik ve hatta tahrik eden, sivil örgüt, baskı grubu, lobi, iç ve dış bağlantılı odaklar ile bunların borazanlığını yapan malum basının rolünü iyice analiz etmeden, bugünkü tıkanmayı önümüze koyan gerçek faktörleri doğru şekilde teşhis edemeyiz! Halihazırda böyle bir analizi sağlıklı olarak yapabilir miyiz? Ne yazık ki hayır! Çünkü hâlâ daha devletin "kutsal" olarak telakki edilmesi yüzünden, ne kadar yanlış yaparsa yapsın, bunun sade vatandaş tarafından hiçbir şekilde tartışılması ve tenkid edilmesi mümkün değil. Önemli devlet görevlisi ve yöneticilerinin dokunulmaz ve la yüs'el (Ne yaparsa yapsın hesap sorulmayan) konumları o kadar pekişmiş durumda ki, "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." (Anayasa madde 6/3) ve Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğünü ifade eden 11. madde hükümleri adeta kağıt üstünde kalmaktadır. GAP projesinin maliyeti 40 milyar dolardı. 1976 senesinde başlatılan bu projenin daha yarısı bile bitirilemedi. Ama bu projenin hayat vereceği bölgedeki terörle mücadele için 85 milyar dolar harcandı. Hâlâ daha aynı bölgenin stabil tutulması için büyük harcamalar yapılıyor. Ve Kuzey Irak'ta meydana gelecek oluşumların toprak bütünlüğümüzü tehdit etmesi karşısında uykularımız kaçıyor... Acaba devlet zamanında doğruları yapıp bu bölgeyi kalkındırabilmiş olsaydı, bugünkü siyasi ve sosyal problemler aynı derecede başımızı ağrıtacak mıydı? Ama devletin bu ve buna benzer meselelerde yaptığı hatalar bir türlü, gerçekçi şekilde masaya yatırılamadı. 30 bin can kaybı, binlerce yaralı, yüzbinlerce kişilik göç dalgaları vs. vs... Daha önce Ahmet Altan yazmıştı; "Enver Paşa'nın yanlış kararı ile Allahüekber Dağları'nda 90 bin askerin donarak ölmesi faciasından başlamak üzere, tarihteki yanlışlarımızı sorgulamadıkça ve sorumlulardan hesap sorulmadıkça bir yere varmamız mümkün değil..." Evet, gelinen noktada meselelere çözüm getiremeyen siyaset, sağını solunu karıştırır oldu! Ecevit'in, Cem'in, Derviş'in ve Baykal'ın ve diğerlerinin sol anlayışları hep farklı farklı. Hiçbir zaman evrensel normlarda "sol" olamayan Türk Solu, bölünerek çözüm üretmeye çalışıyor... Sağ'ın durumu da farksız. DTP, Cem'in YTP'si ile ittifak peşinde. Yıllarca Demirel'in bir dediğini iki etmeyen Yalım Erez, onun en büyük siyasi rakibi olan CHP'de, Bayram Meral'le birlikte siyaset yapmaya hazırlanıyor. Düne kadar merkez sağın liderliğine talip olan Erkan Mumcu da, "çevre" olarak addedilen AKP'de karar kıldı. Bakalım, 3 Kasım'a kadar daha ne gibi değişme ve gelişmelere şahit olacağız...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.