Daha neler göreceğiz neler!..

A -
A +

Hep tekrarlıyoruz; Türkiye garip ülke diye... Ama biz tekrarladıkça, sanki o da bize inat daha daha garipleşiyor! Ecevit, 2001 Şubatı'nda, ekonomiyi kurtarsın diye Derviş'i ta Amerikalar'dan getirtti. Fakat, bir buçuk yıl sonra, bu defa kendi partisini ve hükümetini ondan kurtarmak için sağlığını bile tehlikeye attı. Buna karşılık, Aralık 2001 tarihindeki parti bülteninde, Derviş'in çekip gitmesi gerektiğini haykıran CHP, şimdi en kıymetli varlık olarak aynı kişiye sarılmış. Partinin başkanı Baykal, Derviş'i yanına alarak yüksek teknoloji donanımlı TIR'ların üstünde arz-ı endam edecek. Dünün istenmeyen kişisi, bugün umut adam ve baş köşelerde... Bu kadarıyla kalsa iyi, düne kadar Derviş'i IMF'nin temsilcisi olarak ilan edip görüşme için dahi aynı odada bulunmayı kabul etmeyen ve değişik mahallerde, aracılar vasıtasıyla müzakere yürüten TÜRK-İŞ Başkanı Bayram Meral, yanına TESK Başkanı Derviş Günday'ı da alarak (Günday hakkında daha önce biraz malumat vermiştim) CHP'de, Kemal Derviş ile omuz omuza politikaya soyunuyor. Diğer taraftan, geçen kongrede Mesut Yılmaz'a karşı ANAP'ta genel başkanlığa aday olan Eyüp Aşık, yapılan önseçimde, bu defa Trabzon'dan liste başı olarak DYP'den aday oluyor! Aynı şekilde ANAP'ın ve Merkez sağın liderliğine talip olduğunu izhar eden Erkan Mumcu, "İnandığı ilkeler ve savunduğu değerler"in gereği olarak AKP'ye katıldı. AKP lideri Erdoğan'ın durumu ise bir başka hikaye. Bir taraftan siyasi yasaklardan kurtulma gayretleri. Bir yandan değişme ve gelişmenin sonucu olarak kurulan partinin sisteme benimsetilmesi... Ama bütün bunlardan belki daha da zoru , eski lideri Erbakan'ın salvolarına karşı savunma yollarını bulmak... Baksanıza Erbakan, birden bire ortalığı kızıştıran bir üslupla gündeme oturdu. Eskiden de Erbakan'ın sivri benzetmelerine hep şaşardık; "Bre makarnacı, bre gazozcu, bre gafil solcu vs. vs..." Türkiye ne kadar değişse de Erbakan hep aynı Erbakan. SP dışında, seçime girecek 22 partiyi taklitçi ilan etti. Bunların içinden de özellikle AKP'yi hedef alarak "sabun köpüğü" dedi, "pıt diye sönecekler..." dedi. Yani Erbakan en erken ateşlemeyi yaptı. Bakalım sonu nasıl gelecek. Şimdiden görünen o ki, en çetin mücadelelerden biri usta-çırak arasında geçecek. Peki Erbakan, önemli ölçüde siyasi yasaklı iken, bir partiye dahi üye olamazken bunları nasıl yapabiliyor? İşte Türkiye'nin garipliği de bu değil mi? Ona göre önemli değil. Çünkü SP, kendisini tabii lider olarak her yerde savunuyor ve gerekli her türlü desteği de veriyor! Ha içerde, ha dışarda farketmez, partili olmazsa, bağımsız milletvekili olur... Tayyip Erdoğan için de durum çok farklı değil. Hâlâ daha milletvekili adayı olup olamayacağı tartışılıyor ama, o anketlere göre Türkiye'nin en yüksek oy almaya aday partisinin genel başkanı. Ve ezkaza, yargıya takılıp da seçime giremezse, bu durumun partisine getirisi daha fazla olacak. Bu da biliniyor. Ama dedik ya; Türkiye garip ülke, burada yasaklara fazla akıl erdirilemez, yasaklılara da fazla etki edilemez. Bazen yasaklanmak onlara çok daha büyük avantajlar getirir. Geçmişte yasaklı olan Demirel, Ecevit ve Erbakan'a getirdiği gibi. Merak etmeyin, Tayyip Erdoğan da yasaklı olmanın bütün avantajlarını görecektir. Burası Türkiye. 1980'de Milli Güvenlik Konseyi Kürtçe konuşmayı yasaklamıştı. Şimdi TBMM Kürtçe öğrenim ve yayın için kanun çıkarıyor. AB de bunun işleyişini tarassut ediyor... Tatbikata göre hüküm verecek! Vay babam vay... Evet burası garip bir ülke, burada işlere akıl sır erdirmek oldukça zor vesselam... İyisi mi biz birkaç gün bekleyelim de, siyasi liderlerin daha ne gariplikler sergileyeceklerini görelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.