Kökü yalan!..

A -
A +

Anadolu'da, baştan aşağı yalan olan, yahut içinde pek çok yalanın yer aldığı bir hikayeyi nitelemek için çok kullanılan bir tabir vardır; "KÖKÜ YALAN..." Irak savaşı için de, Amerika ve İngiltere'nin başından beri söylediklerini, (kökü yalan...) tabiri ile anlatmak en kestirme yol olsa gerek. Önce Birleşmiş Milletler Teşkilatını ve dünya kamuoyunu kandırmak için yalan söylediler. Uydurma ve sahte delillerle güya bu ülkede kitle imha silahı bulunduğunu ispat etmeye çalıştılar. Ama başaramadılar. Sonra giriştikleri gayri meşru savaşın maksadı için yalan söylediler; sözde Irak'a demokrasi götüreceklerdi. Bu yalanı da kimse yutmadı. En başta Irak halkı yutmadı. Beklemedikleri bir direnişle karşılaşınca bu defa, hem Irak halkının kafasını karıştırmak, hem de kendi halklarını bir kere daha kandırmak için, daha çok yalan söylemeye başladılar... Ama yalanları derhal ortaya çıkınca da, pişkince kıvırma yollarına başvurdular. Dünyaya yön verme iddiasındaki bir süper gücün bu kadar seviyesizce yalanlara başvurması, insanlık tarihinde ayrıca kara bir leke olarak yer aldı bile! ABD ve İngiltere'nin yüksek teknolojileri de, başvurdukları sahtekarlığı gizleyemiyor. Onlar Bağdat'ın merkezindeyiz iddiasını savururken, Irak Enformasyon Bakanı canlı yayında derhal balonlarını söndürüyor. Günlerdir, "Saddam'ın yaralı olduğunu biliyoruz ama, hayatta olup olmadığı belli değil.." üfürmesine, iddiaların hedefi bizzat Bağdat sokaklarında arzı endam ederek karşılık veriyor! Hele Irak tarafının ölü ve esir sayısı ile ilgili yalanlar dağ gibi. İşin gülünç tarafı kendi rakamlarını kendileri tekzip ediyor. Mesela esir sayısını 9 binden 6 bin beş yüze indirmek zorunda kaldılar! Kendi kayıplarıyla ilgili beyanları ise artık fıkralara konu oluyor. Amerikan ve İngiliz askerlerini öldüren "Dost ateşi" bu fıkralarda, "Kendi kalesine gol atmak!" diye ifade ediliyor. Dün, Kuzey Irak'ta yine böyle bir "dost ateşi" koalisyon güçlerinin kalesine bir düzineden fazla gol yağdırdı. Şimdilik trafik kazası ve dost ateşi kılıfına soktukları kayıpların cesetleri, Kuveyt'teki soğuk hava depolarına sığmazsa ne olacak? Irak'ta bulduklarını söyledikleri yıllanmış ceset görüntüleri, Amerikan ve İngiliz halklarını yatıştırmaya yetecek mi? Halen, birer-ikişer gönderilen tabutların sayısı düzinelerce dizilince, "Yalandan kim ölmüş!" anlayışı sürdürdükleri oyalama taktikleri iflas etmeyecek mi? Evet, işler giderek karışıyor. Irak'ta fatura kabarıyor, dünyanın öfkesi de... İşgalci askerlerin Irak kadınlarına yaptıkları hakaret ve tacizler, hiç bitmeyecek kin ve nefretin tohumları oluyor. Irak halkı direnmeye devam edecek. Saddam devrilse de işgalcilere direnmeyi sürdürecek. ABD ve İngiltere misket bombalarıyla Iraklı çocukları öldürüyor. Daha onların kanları yerde iken de, Irak'ın zenginliklerini paylaşıyorlar. Bunların hepsi savaş suçudur. Cenevre Anlaşmalarına göre, işgalciler Irak'ın kaynaklarını işletemezler. Birleşmiş Milletler Anayasasını, Cenevre Anlaşmalarını, kısaca tümüyle uluslar arası hukuku çiğneyen emperyalist ve sömürgeciler, zannetmesinler ki bu orman kanununu uzun süre devam ettirebilecekler. İşgal ve istila Irak halkına pahalıya mal olacak. Belki başka halklara da!.. Ama mutlaka, işlenen savaş suçlarının hesabı da bir şekilde sorulacaktır. Koalisyonun zaferi(!)nden şüphe etmeyen "savaş lobisi" bundan da emin olabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.