Pusulayı şaşıran sadece füzeler değil...

A -
A +

Irak savaşı başladığından beri, her gün yönünü ve hedefini şaşıran füze ve bombaların hikayesini dinleyip duruyoruz.. Savaş haber ve propagandasının fazlaca etkisinde kalmak iyi bir şey değil. Zira cambaza bakarken, cebindeki cüzdanının maharetli parmaklar arasında kaydığını fark edemeyen vatandaş gibi, bazı önemli şeyler de dikkatlerimizden kaçıyor olabilir... Irak'a yollanan füzeler gibi, pusulayı şaşıran veya pusulası zaten başından beri bozuk olan bir kısım medya ve işadamı kuruluşları, son zamanlarda, güya Türkiye'nin menfaatleri hesabına çok abuk sabuk fikirler pompalıyor. Görünürde bu aykırı fikirler daha çok hükümete muhalefet zemininde ileri sürülüyor ama, biraz daha yakından bakınca, işin ucundaki yeşil renkli akçe meselelerine kadar bir izdüşümü derhal fark ediliyor! Amerikan ve İngilizler hesabına savaş borazanlığı yapan bu ülkelerin medyasını ve ihaleleri paylaşmak için sabırsızlanan işadamlarını kendi hesaplarına tutarlı görmek mümkün. Zira işin sonunda nemalanmak var... Destek vereceksin ki nemalanasın! Peki bizimkilere ne oluyor? Irak askerlerini "Düşman askerleri" diye kodlayan bir kısım Türk medyasının, hükümetin, daha doğrusu bütünüyle devletin, ülke menfaatlerinin korunmasına yönelik politikalarını ısrarla ama ısrarla karalayıp topa tutmasını neyle izah edebiliriz? Bunu çok samimi bir vatanseverlik ve ileri görüşlülük olarak değerlendirmek mümkün mü? Eğer böyle kabul edersek, bunlardan başka ileriyi gören "vizyon sahibi" kimse yok mu? Hem bu nasıl ileri görüşlülüktür ki, Türkiye'yi yalnızca ABD-İngiltere ve İsrail eksenine, yahut kapılarını zorlamamıza rağmen bizi bir türlü içeri almak istemeyen AB sürecine mahkum ediyor!... Türkiye'nin başka alternatifi yok mu, olamaz mı? Bazen "bölge devleti", bazen "dünya devleti", bazen de "büyük devlet" diye nitelendirdiğimiz ülkemizin manevra alanı bu kadar sınırlı mı? Diğer taraftan, Türkiye'nin IMF reçeteleri dışında bir mali kaynak bulması imkansız mı? Türkiye'nin hiç mi başka potansiyeli yok? Bir kısım medyaya ve bazı işadamlarına ve onların derneklerine göre yok!... Türkiye sadece kendisine biçilen donu giyip, verilen rolü oynayacak. Bunun dışında arayışlara girdiniz mi, derhal yaftayı yapıştırıyorlar; "Siz Türkiye'yi Batıdan koparıp ortadoğulu bir üçüncü dünya ülkesi yapmak istiyorsunuz..." IMF programı dışındaki her uygulama da "Popülizm yapmak" oluyor. Hadiselere böylesine at gözlüğü ile bakanların bir de geniş vizyondan bahsetmesi yok mu, o daha da can sıkıcı bir durum. Daha doğrusu can sıkıcı bir komiklik. İşte bu traji komik durumlardan biri; Türkiye, Kuzey Irak'ta aleyhine gelişmekte olan olayları kontol edebilmek ve etkili politika geliştirebilmek için, bölge ülkeleri ile, mesela İran ve Suriye ile görüşme ve istişarelerde bulunuyor. Vay siz misiniz bunu yapan; "Sizin niyetiniz aslında çok başka. Siz Türkiye'yi Batıdan koparmak istiyorsunuz." Bu kadar açık suçlayamayanlar da şöyle söylüyor: "Bu hükümetin ne yapmak istediğini anlayamıyorum..." Bazıları da hızını alamayıp şu teklifte bulunuyor: "Abdullah Gül Suriye gezisini derhal iptal etmeli!..." Haydaa... Buyur burdan yak. Vizyon mu dediniz, alın size vizyon. Bu yaklaşımlar iki ayrı şeyden kaynaklanıyor; Birincisi, Türkiye'nin kalıplaşmış dış politika anlayışının değişime zorlanmasından duyulan rahatsızlık. Yıllarca belli görüşler çerçevesinde statükocu ve pasif bir dış politikayı savunanlar, (Aman Batıyı, özellikle ABD'yi kızdırmayalım, mevcut durumu muhafaza edelim) güdüsüyle hareket edenler, veya bölge ülkeleri ile kurulan her ilişkiyi "irtica" koduyla değerlendirenler, bunlar ne yapmak istiyor diye şüphe izhar ediyor. Diğer taraftan, hiç yoktan "Bunlar ne yapmak istiyor?" diye bas bas bağırıp kafa karıştıranlar var. Bunlar ya olayların hızı sebebiyle pusulayı şaşıranlar, yahut da, maalesef bir süreden beri hikayesi anlatılan savaş ulûfesinden bir şekilde paylananlardır. Üçüncü bir ihtimal varsa onu da ben bilmiyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.