ABD – Rusya peşrevi sürüyor…

A -
A +
Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson’un Moskova ziyaretinden ne gibi ‘somut’ sonuçlar çıkar acaba? Yahut daha açık soralım, gerçekten somut sonuç/lar çıkabilir mi yoksa havanda su mu dövülür?
 
ABD – Rusya söz düellosunun bizi en fazla ilgilendiren tarafı, şüphesiz Suriye meselesi… Çünkü orada altı seneden beri her gün oluk oluk kan akıyor! Acaba Baas rejimini ve onun başındaki katil Beşar Esad’ı durduracak bir formül işletilebilir mi? Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson’un Moskova yollarına düşmeden önce, İtalya’da G7 zirvesinde sarf ettiği şu cümle bir olumlu işaret olabilir miydi: “Esad Ailesinin saltanatı artık sona doğru yaklaşıyor…” Ucu açık bir cümle! Tillerson bunu söylerken, Esad Ailesi zulmünün ne kadarlık bir zaman diliminde sona ereceğini ciddi şekilde değerlendirdi mi acaba? Yoksa öylesine bir salvo muydu? Aynı toplantıda, “Rusya’nın Suriye rejimi ile değil, yeniden ABD ve diğerleriyle iş birliği yapması gerektiğini” ifade etmesi de bu noktada açık bir ipucu vermiyordu. Her şeye rağmen Tillerson’un, ABD’nin birkaç gün önceki resmî söylemini ters yüz eden bu açıklaması bir ümit ışığı olabilir… Ama bunun için Rusya ile asgari müştereklerde buluşması gerekiyor. Bu arada Tillerson’un sözlerine reaksiyon da gecikmedi. Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryabkov, ABD tarafının kaba söylemlerde bulunduğunu seslendirdi… Moskova’da yapılacak ciddi pazarlığın öncesinde, sanki bir peşrev durumu söz konusu!
Besbelli, son kimyasal saldırıdan sonra, ABD’nin Suriye’nin Şayrat askerî üssünü vurması Rusya’yı fena hâlde kızdırdı. Öyle ya, Esad ve Rejimi Rusya’nın koruması altındaydı… Saldırı sırasında, Rusya’nın kurduğu hava savunma sistemi neden çalışmadı veya çalıştırılmadı? ABD’nin üssü vurmadan önce Rusya’yı bilgilendirdik demesini nasıl okuyacağız? Zira o üste Rus askerlerinin de bulunduğu açıklandı. Rusya bir taraftan “Tekrar böyle bir şey yaparsanız fena olur ha!” diye gözdağı vermeye çalışırken, diğer yandan yapılan saldırının pek de ciddi olmadığını anlatmaya çalışıyor. Bakar mısınız, Amerika bu saldırı ile Suriye hava gücünün yüzde 20’sini tahrip ettiğini iddia ederken, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı İgor Konaşenkov âdeta dalga geçiyor: “ABD füzeleri bir hava balonundan oraya bırakılsaydı, maliyet açısından aynı sonucu (100 milyon dolarlık füze bedeline işaret ediyor) doğururdu…” Daha önce de fırlatılan 59 füzeden yalnızca 23’ünün üsse isabet ettiği, diğerlerinin ise nereye düştüğünün bilinmediği söylenmişti. Fakat ne olursa olsun, bu füzeler Rusya’nın karizmasını çizmeye yetti. Rusya şimdi bir şekilde telafi etmeye çalışıyor ve bu yönde yoğun bir retorik kullanıyor. Tillerson’un Putin ile ‘görüştürülmeyeceğini’ dahi dillendirdi.
Şüphesiz Rusya ile ABD arasında yalnızca Suriye ihtilafı söz konusu değil. Ondan önce var olan ve devam eden pek çok başka mesele var. O sebepledir ki, ABD’nin yeni yönetimi ile en üst düzeyde gerçekleşen bu ilk temasta pek çok konu (Ukrayna problemi, Kırım’ın ilhakı, Gürcistan – Osetya sorunu, Doğu Avrupa ve Baltık sınırlarındaki askerî gerilim, NATO’nun Rusya’ya karşı sürdürdüğü tahkimat…) masaya yatırılacak ve ciddi pazarlıklar yapılmış olacak. Bütün mesele, bu pazarlıklardan nasıl bir sonuç çıkacağıdır. Hâlen Ukrayna politikasından dolayı, Avrupa ile birlikte ekonomik ambargo uygulayan ABD, Rusya’nın bu ülkedeki pozisyonunu kabullenme noktasına gelir mi? Şayet böyle olursa, karşılığında ne gibi tavizler söz konusu olabilir? Biliyoruz ki, Amerika; Rusya’nın Çin’le daha fazla yakınlaşıp güçlü blok oluşturmaması için, dikkatli politikalar izlemeye ağırlık veriyor. Trump’ın seçim kampanyası dâhil, bütün söylemleri bu yönde oldu. Hatta bu yüzden, Amerikan establishment’ı ile arası açıldı. Bazı danışmanlarını daha koltuğa oturmadan geri yollamak durumunda kaldı. Gidişat sanki, Trump’ı biraz farklı bir yöne mecbur kıldı.
Artık kızı Ivanka’nın etkisiyle mi, yoksa kendisinin ifade ettiği üzere, “Kimyasal gazla öldürülen güzel çocukların cesetlerinden” etkilenmesiyle midir, sonuç itibarıyla inisiyatif aldı ve Şayrat üssünü vurdu en azından. Aralarının fazla iyi olmasından dolayı ABD Derin devletinin rahatsızlık duyduğu Putin, bir Rus televizyonunda yaptığı açıklamada, Trump döneminde tam aksine ilişkilerin geriye gittiğini söyledi. Trump da buna karşılık Fox News kanalında, “Şayet Putin o hayvanı (Esad’ı kast ediyor) desteklemeseydi işler böyle olmayacaktı…” diye izahatta bulunma ihtiyacı duydu. Bakalım bu Peşrev faslından sonra neler göreceğiz. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.