Kardeşine karşı aslan kesilmek…

A -
A +
Suudi Arabistan öncülüğünde Katar’a karşı uygulanan abluka bütün şiddetiyle devam ediyor. Bu kadar şiddetli bir baskıyı “kardeş” diye tanımladıkları ülkeye yapıyorlar. Peki, neyin nesidir bu öfke?
 
Sosyal medyada da dolaşıma sokulan karikatürde, “yeryüzünde kalan son Arap” diye tasvir edilen bir kişi, sırtüstü yerde ve elindeki iki kılıçla kendi kendine savaşıyor… Gerçekten, günümüzdeki Arap âleminin içinde bulunduğu ibret verici durumu çok çarpıcı biçimde anlatan çizgiler. Araplarla ilgili bir başka deyiş de, karikatürde anlatılmak istenen tabloyu veciz biçimde özetler; “Ben kardeşime karşıyım. Kardeşim ve ben kuzenlerimize karşıyız. Ben ve kuzenlerim dünyaya karşıyız…” Arap-İsrail ihtilafının merkez üssü Filistin’dir. Filistin meselesinin bölgesel ve küresel ölçekte barışı tehdit ettiği son yetmiş yılda, acaba Arap âlemi bu kanayan yarasını tedavi sadedinde ne yaptı? 1948 yılında, Birleşmiş Milletler kararıyla İsrail’in resmen kurulmasından sadece bir saat sonra, Araplar, bağrına saplanmış hançer misali bu yeni devlete harp ilan etti. Ve ne gariptir ki, ömrü henüz bir saatlik olan bu yeni devlet galip gelen taraf olacaktı. 1948’den 1973’e kadarki çeyrek asır içinde tam beş defa bu devletle tutuştuğu savaşlarda hep korkunç yenilgiler aldı Arap âlemi!
Denilebilir ki, İsrail sadece İsrail olarak savaşmadı. Arkasında koskoca Amerika ve diğer Batı ülkeleri de vardı. Doğrudur. Hatta şu çok keskin değerlendirme de, fiiliyatta gerçekleri yansıtmaktadır: “İsrail küçük Amerika’dır. Amerika büyük İsrail’dir…” Bunun sebeplerini izah etmek için ayrı bir yazı gerekir. Fakat bugünkü konumuz ayrı. İsrail-Amerika bağlantısından ziyade, Arap âleminin düşmanlarına karşı bir türlü ortaya koyamadığı celadeti, kendi içinde yani kardeşlerine karşı hiç beklenmeyen bir sür’atte sergileyebilmesidir. Peki, bu nasıl olabiliyor? Suudi Arabistan’ın öncülüğünde, birkaç saat içinde yarım düzineden fazla ülke, Katar’a karşı hayati damarları tıkayacak şekilde bir ablukayı fiilen devreye sokabildi. Beri tarafta yetmiş yıldır devam eden Filistin dramına karşı, Arap âleminin klasik ataleti hiç değişmedi. Kardeş diye tanımlanan kendi ırkından insanlara karşı bu denli hızlı ve öfkeli tutum sergileyen Araplar, öte tarafta uluslararası arenada daima başları eğik gezmesine sebep olan bir millî meselede sessiz ve çaresiz… Hatta öyle ki, kendilerine baş eğdiren bu meselenin var olmaması için Filistin halkının topyekûn olmamasını temenni eder bir niyet ve hava söz konusu!..
Daha önce bu köşede dile getirdik. Şayet Arap âlemi her sene Filistin’e iki üç milyar dolar maddi yardımda bulunmuş olsaydı, şimdiye kadar on defa Filistin devleti kurulmuş olurdu. Hatırlayınız, yüzde 65 oranında oy alarak iktidara gelen Hamas Partisi, Batı’nın her yıl Filistin’e verdiği 1.5 milyar dolarlık yardımı kesmesiyle birlikte yönetemez hâle gelmişti… Ama zengin Arap ülkeleri Batı bankalarında yatan ve bir nevi küresel güçlerin indinde rehin olan trilyonlarca dolarlık servetlerinden birkaç kuruş ianeyi Filistin halkına aktarmadılar, aktaramadılar. Suudi Arabistan hiçbir zaman kullanamayacağı 110 milyar dolarlık silah siparişini Donald Trump’a hoş geldin hediyesi olarak verebiliyor. Lakin beri tarafta Filistin halkı bir ekmeğe muhtaç… Aynı Suudi Arabistan, Körfez’de kendisinin hâkimiyetine tehdit gördüğü Katar’ı dize getirmek için, görülmemiş bir hızla Mısır, Moritanya gibi yardımlarına muhtaç devletleri de katarak ablukayı hayata geçiriyor. Bu saatten sonra, kuşatmanın sonuçları nasıl tecelli ederse etsin, Arap Dünyası bu hadiseden büyük kayıplarla çıkacak. Filistin’i de eklediğimizde sayısı 23’ü bulan Arap devletlerinin kemiyet itibariyle çok olması bir şey ifade etmiyor. Önemli olan keyfiyettir. Ancak keyfiyet meselesi pek keyifsiz…
Arap dünyası öyle büyük dertler ve acziyetler içindedir ki, İsrail bu sayede tarihinin en konforlu dönemini yaşıyor. Zira çevresinde kendisine tehdit teşkil edecek Irak ve Suriye gibi ülkeler, devlet olmaktan bile çıktı. Bunların yeniden egemen bir devlet hâline gelmesi için en az elli seneye ihtiyaç var. Mısır’a gelince, ona da ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler!.. Ve Mısır Suudi Arabistan’ın yanında, Katar gibi küçük ülkeleri izole etmek için yapılan operasyonlara fonksiyon ifa ediyor. Libya’da kaç tane hükûmet var? Yemen kaç parçaya ayrılmış durumda? Suriye kaç parçaya ayrılacak? Irak’tan ikinci bir devletin doğma sancıları başladı. Velakin bu felaketlerin hiçbirisi Arapların kendi arasındaki kardeş kavgasını sürdürmesine mani değil. Ne hazin bir durum!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.