Ölçüyü kaçırmadan!..

A -
A +

Bugünlerde ABD ile yaşanan sıkıntılar sebebiyle vatandaşlarımız çeşitli şekilde tepkilerini ortaya koyuyorlar.  Ancak bu tepkinin yerini bulması ve etkili olması için, ölçülü, mantıklı ve makul şekilde hareket etmeliyiz…

   
Amerikan dolarını yırtmak veya yakmak… Amerikan malı cep telefonunu çekiçle ezip kırmak veya kurşunla delik deşik etmek… Buna benzer daha başka tuhaf hareketlerin kime ne faydası olabilir? Daha doğrusu esas maksada ne kadar hizmet eder? Şayet Amerika’ya karşı gerçekten etkili olacak bir tavır geliştirmek istiyorsak, adamakıllı düşünüp, tesirli ve karşı tarafın canını acıtacak, en azından canını sıkacak nitelikte taktik ve stratejik hamleler yapmamız lazım. Bu meyanda magazin olarak işi renklendirecek şeyler de olabilir. Döviz büroları önündeki uzun vatandaş kuyrukları anlamlı bir görüntü teşkil eder elbet. Esnafın elinde dolar demetleriyle poz vermesi filan… Bunlar dikkat çekme açısından bir yere kadar maksada hizmet eder. Fakat gereksiz taşkınlıklar fayda yerine zarar bile verebilir. Dolara tepki halayı çektirip Amerikan paralarını çiğnetmek birilerinin yüreğini soğutmaya dönük ise, bunun beklenen sonucu vermeyeceğini bilmek gerekiyor… Unutmayalım ki dünya medyasında konu ile alakalı pek çok haber ve yorum ve görüntü yer alıyor. Yani her şey herkesin gözü önünde cereyan ediyor! Düne kadar düğünlerde davulcunun, oyuncunun başına dolar saçmaktan, şimdilerde doların üzerinde tepinerek kızgınlığını ifade etmek… Türk halkına dair peşin fikirli olan kesimlere kendi elimizle koz vermektir bu. Daha açık ifadeyle bunun bize hiçbir yararı olmaz, ama zararı olur. Zira menfi propaganda için fırsat kollayanların eline malzeme verir. ABD’ye karşı ortaya koyacağımız tepkileri ince esprilerle süsleyebiliriz. Bu akıllarda kalır ve karşı taraf üzerinde etki eder. Dolayısıyla dolar bozdurana yemek bedava, simit bedava, taksi bedava, saç sakal tıraşı bedava gibi eylemlerin olumlu yansımaları pekâlâ olabilir. Lakin yazının girişinde verdiğimiz örneklerde olduğu gibi millî servete zarar vermek akıl kârı değil. (Şayet fotokopi değilse) Amerikan parasını yakmanın zararı kime? Burada istenen şey, yabancı parayı satıp yerli parayı yerine koymaktır. Keza Amerikan menşeli malların toplumdaki yaygınlığı malum… Bugüne kadar fiyatı, kalitesi veya kullanışlılığı sebebiyle veya başka tercihler dolayısıyla hemen hepimiz bu malları satın aldık kullandık, kullanıyoruz. Şimdi ABD ile aramızda bu kriz çıktı kendi malımıza zarar vermenin hiçbir makul gerekçesi yoktur. Esas olan bundan sonrası için bilinçli hareket etmektir. Yani bundan böyle, mümkünse yerli malı kullanmayı tercih etmek, şayet ihtiyacı karşılayacak yerli malımız mevcut değilse; yabancıya yönelirken, Amerikan mallarına karşı bilinçli bir tavır koymak esas hedefimiz olmalı. Ve bu noktada gerçekçi olalım. ABD menşeli malların tüketimini sıfırlamak da öyle kolay değil. Zaruret varsa, ihtiyaç kaçınılmaz ise, sırf ABD yapımı diye mesela hayati önemdeki bir tıbbi cihazı kullanmama yoluna gitmek rasyonel bir davranış olmayacaktır. Dememiz o ki, burada ortaya koyacağımız bilinç bizi mağdur etmemeli ve mümkün mertebe ABD ekonomisine de ekstra bir gelir temin etmemeli. Bu ölçüye dikkat edersek maksat hasıl olur… Şunu da unutmayalım, uluslararası ilişkilerde daimî dostluk ve daimi düşmanlık yoktur. Karşılıklı menfaatlerin çakışması veya çatışması vardır ve bu durumlar geçicidir. Zaman içinde şartlar değişir. Dolayısıyla dostluk veya düşmanlık pozisyonunda da ayarlamaya gidilir. Bu bakımdan ileride karşımıza engel olarak çıkacak hâl ve hareketlerden de kaçınmamız lazım. Bu sebeple duygusal ve aşırı heyecanlı davranışlar yerine, sağduyulu, soğukkanlı ve muhakkak bizim menfaatlerimizi korumaya dönük tavır içinde olmamız gerekiyor. Kısacası ölçüyü kaçırmayalım. Ne ifrat ne de tefrit!.. Bizim orta ve uzun vadeli hedeflerimiz, öncelikle ülkemizi güçlü hâle getirip, başkaları tarafından ekonomik veya siyasi yaptırım uygulanamayacak konuma yükseltmektir. Mademki büyük devlet iddiamız var, o hâlde duruşumuz da her hâl ve şartta büyük devlet şanına uygun olmalıdır. Devlet ve siyaset adamlarımızın beyanlarından tutunuz da sokaktaki sade vatandaşa kadar, Türk milletinin vakar ve haysiyetini, devletin mehabetini gölgeleyecek hiçbir ölçüsüz reflekse mahal verilmemelidir. Evet, zorlu bir dönemden geçiyoruz. Ama unutmayalım böyle zor bir durum ilk defa başımıza gelmiyor. Bugüne kadar muhtelif devletlerle irili ufaklı pek çok kriz yaşandı. Neticede hepsi de bir şekilde çözüme bağlandı. Yine öyle olacaktır. Telaşa mahal yok. ABD’nin basiretsiz yöneticilerinin Türkiye’ye yaptırım uygulama yanlışlığında ısrar etmesi, kendilerine de en az bizim kadar zarar verecektir. Hâlihazırda bunu görenler de bas bas bağırıyor. Herhâlde çok geçmeden Trump ve avenesi de durumu fark edecektir. Umarız daha fazla geç olmadan uyanırlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.