Azmettirici Fransa, tetikçi BAE!..

A -
A +
Libya’yı parçalayıp zengin yer altı kaynaklarına çökmek için kurulan kurtlar sofrasında, irili-ufaklı her korsanın bir rolü var… Fransa azmettirici, BAE tetikçi; Mısır’a da yardım ve yataklık görevi düşüyor.    
Libya Ordusu’nun 18 Mayıs’ta çeteci Hafter güçlerinden geri aldığı kritik Vatiyye Askerî Üssü'ne, iki gün önce korsan bir hava saldırısı oldu. Korsan dememizin sebebi, saldırıyı kimin yaptığının belli olmaması… Aslında biraz deşince kimin yaptığını tespit etmek hiç de zor değil. Lakin burada uluslararası ilişkiler, savaş hukuku vs. yönüyle, bahse konu olayın meydana geliş biçimi, tam da “korsanca saldırı” tanımlamasına cuk oturuyor!.. Nitekim Libya Ordusu yetkililerince yapılan açıklamada, mahut saldırının; Libya sınırı yakınlarındaki Mısır’ın Sidi el-Barani Üssü'nden kalkan, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait Mirage 2000-9 tipi uçaklar tarafından gerçekleştirildiği açıklandı ve uygun zamanda buna karşılık verileceği de belirtildi. Mirage uçakları malumunuz olduğu üzere Fransız yapımı… Körfez’de ve Orta Doğu Bölgesinde, ikinci bir İsrail olmak için çırpınan BAE, petrol ve doğalgaz paralarını bol bol silahlara yatırıyor. Bu noktada fazla seçici de değil açıkçası. Başta ABD, İngiltere, Fransa olmak üzere her ülkeden ihtiyacının kat kat üstünde silah satın alıyor… Mısır da, iyice dibe vuran ekonomisine rağmen, yüklü miktarda parayı silaha yatırmaktan geri durmuyor. Mısır, BAE ve diğerleri Libya’da ne yapmak istiyor?..
Vatiyye üssüne yapılan saldırıya baktığımızda şunu görüyoruz: Fransa net bir biçimde azmettirici. Mısır yardım ve yataklık rolünü üstlenmiş durumda. Eh tetikçilik de BAE’ye düşer değil mi?.. BAE konusunda, Türkiye’nin diplomatik üslubuna dikkat isterim. Ne Sayın Cumhurbaşkanı ne Dışişleri Bakanı ne de Millî Savunma Bakanı Birleşik Arap Emirlikleri ifadesini kullanmıyor. Her zaman Abu Dabi diye tanımlıyorlar. Abu Dabi, Zayed ailesinin başı olduğu Emîrliktir. BAE, bilindiği üzere yedi ayrı emirlikten (Abu Dabi, Dubai, Acman, Fuceyra, Resül-Hayme, Şarika ve Ummul-Kayveyn) oluşan bir federasyondur. Hâlihazırda BAE’yi fiilen yöneten (S. Arabistan’da olduğu gibi…) Veliaht Prens M. bin Zayed, epey zamandır boyundan çok büyük işlere girişmiş durumda. Bu şahıs ve ailesi paranın her şey olduğunu düşünüyor… Ama muhtemelen çok uzak olmayan bir gelecekte böyle olmadığını anlayacaklar. Üsse yapılan saldırıdan sonra, Türkiye aleyhine Bin Zayed cenahından yapılan açıklamalar da çok çirkin. Ancak bu kaybetmiş taraf olmanın kızgınlığı… BAE, ateş olsa cirmi kadar yer yakar!..
Gelelim Fransa’ya… Fransa’nın uluslararası arenadaki karakteri herkesçe iyi bilinir. Bir yerde menfaat varsa, Fransa ona göre eğilip bükülür!.. Geçmişte bunun çok örneği görüldü. Mesela kimi ülkelerden kârlı bir ihale aldığında, birdenbire yüz seksen derece değiştiği vakidir. Evet, Fransa budur! Ve Fransa son yıllarda; Sarkozy, Hollande ve Macron dönemlerinde iyice inişe geçmiştir… Macron “Sarı yeleklilerin” protesto gösterilerinde etkisiz kalarak itibar kaybına uğramıştı. Pandemi dönemindeki yanlışlık ve acizlikleriyle iyice dibe vurdu. O da buna karşılık dış politika alanında bir kazanımla vaziyeti kurtarmaya çalışıyor. Suriye’de, ABD’nin gölgesinde uzanmak istediği sonuçlara ulaşamadı. Doğu Akdeniz’de bu defa Yunanistan, İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile birtakım hedefler peşinde. Mesela Fransa Petrol Şirketi Total’in orta ve uzun vadedeki 200 milyar avroluk kazanç hedefi… Tabiatıyla bunlar kolay şeyler değil. Bir kere Macron Libya’da yanlış ata (Hafter) oynadı ve kaybetti. Şimdi bu kaybetmenin öfkesiyle ha bire Türkiye’ye sataşıyor. Sataşıyor da ne oluyor? Hiç! Her seferinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan -tabir yerinde ise- ağzının payını alıyor. Macron bir NATO’ya bir AB’ye koşarak, Türkiye’ye karşı siyasi ve askerî yaptırım çıkarmaya çalışıyor. Ama beklediğini bulamıyor… Bulamayacak.
Dikkat ederseniz Mısır’a fazla yer kalmıyor. Cüssesine rağmen, ayakçılık yapmaktan öteye gidemiyor. Fransa’dan nasihat alıp, BAE’ye (Parasının hatırına) baston olmayı içine sindiriyor… Öyle olmazsa topraklarından BAE uçaklarını uçurup, Libya’daki meşru hükûmete karşı gayrimeşru bir politikanın içinde yer alır mıydı? Dikkat ediniz, Mısır ve Sisi bu yanlış politikalardan çok ama çok çekecek. Ve Nil Nehri'ndeki devasa problemler yarın daha şiddetli biçimde Mısır’ın kapısını çaldığında, belki de es-Sisi’nin yerinde yeller esecek!.. Mısır, BAE ve S. Arabistan gibi ülkeler, Batı’nın güdümünde, Türkiye aleyhine bir iki yerde nümayiş yaptırarak filan, Libya’daki mücadeleyi kazanamaz. Yabancı medyadaki haber ve yorumlara azıcık kulak kabartsalar, durumu daha iyi anlayacaklar!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.