CHP’de ‘İnce’ hesaplar mı, yanlış hesaplar mı?

A -
A +
CHP içinde genel başkanlık mücadelesini belki de en uzun müddet sürdüren Muharrem İnce, bugün Ankara’da bir basın toplantısı yapacak ve herhâlde kendince dikkat çekici açıklamalar yapacak. Peki, sonuç?..   Siyasette başarılı olmanın bazı şartları vardır. Bu şartlar hem şahıslar hem de partiler için elzemdir… Aslında herkesin bildiği şeylerdir bunlar… Doğru zamanda yola çıkmak ve doğru zeminde yürümek… Doğru ve gerçekçi bir hedef peşinde koşmak. Yani hayalperest değil, rasyonel olmak. Maksadını ve hedefini çok iyi takdim edebilmek yani halka yani seçmene, tam ve etkili biçimde izah edip toplumu ikna etmek… Doğru kişilerle yola çıkmak. Yani altına girilecek yükü taşıyabilecek kapasitede, donanımlı kadrolara sahip olmak, vs vs… Aksi hâlde, “uydum kalabalığa” türünden parti kurmak veya böyle bir şeye teşebbüs etmek, çoğu kez hüsranla sonuçlanır… Burada bir soru soralım: Emine Ülker Tarhan’ın partisinin adı neydi? Tam bu noktada, Google’a bakmak ihtiyacı hasıl oldu. Çünkü gerçekten ben de bilmiyordum. Öğrendim. Adı Anadolu Partisi imiş ve eski hâkim olan Ülker Tarhan’ın, mahkeme kararlarını açıklarken; çokça telaffuz ettiği biçimde, sadece bir yıl yirmi sekiz gün yaşamış bu siyasi parti… 14 Kasım 2014’te kurulmuş, Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 0,06 oranında oy almış ve 12 Aralık 2015’te de tabelayı indirmiş. Türkiye’de pek çok tabela partisi var. Kira ve elektrik – su faturalarını ödeyebildikçe bu partilerin hayatiyeti de sürüyor, aksi durumda tabelalar iniyor!.. Serbest piyasa hükmünü icra ediyor anlayacağınız.
Konuyu dağıtmadan CHP’deki Muharrem İnce olayına ve muhtemel ince yahut da kaba ve yanlış hesaplara dönelim. Ama bu noktada da bir soru soralım: CHP oldum olası, hizipler için mümbit bir arazi… Bunu artık kanıksadık da. Peki, niçin bu kadar fazla genel başkan adayı veya adaylığa bile terfi edemeyen aday adayı ortaya çıkıyor? Genel başkan adaylığı statüsüne ulaşamayanlar, niçin hemen yeni bir parti kurmaya girişiyor? Bu arada CHP’nin dış politikadan sorumlu eski genel başkan yardımcılarından Öztürk Yılmaz da bir parti kurduğunu duyurdu. Partide görev alan isimleri yakında açıklayacakmış. Ardından da Anadolu’ya çıkıp halka politikalarını anlatacak ve ilk seçimde de iktidara geleceklermiş… Öztürk Yılmaz’ın açıklamaları böyle. Tekrar asıl konuya dönelim. CHP’de genel başkan olma mücadelesini galiba en uzun müddet sürdüren Muharrem İnce, bugün Ankara’da bir basın toplantısı yapacak ve kendince önemli açıklamalarda bulunacak. Kulis bilgilerine göre, en önemli konu olarak, 2018 Haziran’ındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi gecesinde yaşanan olayları anlatacakmış… Sayın İnce, o seçimlerde Millet İttifakı’nın adayı idi ve yüzde 30,6 oranında oy aldı. Bu sonuç, CHP’nin klasik yüzde 25 - 26 civarındaki oy oranından elbette daha başarılı idi. Lakin netice itibarıyla kaybedilen bir seçimdi. Şimdi kaybedilmiş bir seçimin, üstelik üzerinden iki sene geçtikten sonra, o akşam yaşananları anlatma ihtiyacı duymak neden? Ne yararı olabilir ki? Seçim gecesine dair polemiklerle ilgili şayet ertesi gün veya daha ertesi gün bir açıklama yapılsaydı, çok daha anlamlı olmaz mıydı? Acaba böyle bir açıklamayı bunca zaman sonra yaparak, kendine göre “İNCE BİR HESAP” mı yapıyor Muharrem İnce? 
Haziran 2018 seçimlerinden hemen sonra, kim veya kimler; daha sandığın dumanı tüterken, Muharrem İnce’yi yeni bir kurultay yapma ve burada tekrar genel başkanlığa aday olma tuzağına düşürdü? Yoksa böyle bir şeye kalkışmayı bizzat İnce mi istemişti? Hiç sanmam!
Peki, CHP’nin son kurultayında, cumhurbaşkanlığı adayı olarak partinin oylarını yükseltmiş ismin, salonun en arkasında, tuvalet kapısının önündeki bir sandalyeye oturtulmasındaki “incelik” neye işaret ediyor? Hangi ince hesapların sonucu? Ya da bu kabalığın hesabını sorma yönteminde ne gibi incelikler veyahut siyaseten yanlışlıklar var acaba? Kemal Kılıçdaroğlu’nun aşırı rahatlığı herkesin dikkatini fazlasıyla çekiyor. Kemal Bey’in asıl mesleği “hesap uzmanlığı” idi değil mi? Galiba hesabını yapmış ki, eski genel başkanlar Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’ın; CHP’nin yeniden bir bölünmeye maruz kalmaması için gösterdikleri gönüllü gayreti, aşırı öz güven içinde izliyor. Açıkçası Selin Sayek Böke ve Aylin Nazlıaka’yı yeniden kazanmak için gösterdiği itinayı, Muharrem İnce konusunda hiç sergilemiyor nedense. Acaba İnce’nin muhalefet gücünü inceden inceye hesaplamış olarak yani kendi konumuna ve partinin bütünlüğüne kayda değer bir hasar veremeyeceğinin sağlamasını mı yapmış? Alametler bu yönde. Bakalım bu durumda Sayın Muharrem İnce, ne ölçüde İNCE POLİTİKALAR kurgulayabilecek?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.